Eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, AKP’yi demokratik yollardan devirecek en geniş siyasi ittifakı kurma konusundaki sorumluluğun CHP’ye düştüğünü, bu ittifakın içinde ise hem HDP’nin hem de İyi Parti’nin yer alması gerektiğini söyledi. Karayalçın, Kürt sorununun çözümü için de Meclis’i işaret etti.
Eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, AKP’yi demokratik yollardan devirecek en geniş siyasi ittifakı kurma konusundaki sorumluluğun CHP’ye düştüğünü, bu ittifakın içinde ise hem HDP’nin hem de İyi Parti’nin yer alması gerektiğini söyledi. Karayalçın, Kürt sorununun çözümü için de Meclis’i işaret etti.
Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güzelyüz ile Emrullah Acar, Türkiye’deki mevcut durum ile demokratikleşme ihtiyacını, Kürt sorununun çözümünde siyasi partilerin son dönemlerdeki çıkışları ve ittifak arayışlarını eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ile konuştu.
“AKP sayısal çoğunluğuna dayanarak yıllar yıllı istikrar gerekçesiyle destek talebinde bulundu. ‘İstikrarı ben sağlarım bana oy verin’ dedi. Aslında tek adam yönetimin getirildiği yeni siyasi rejimde de AKP aynı gerekçeyi kullandı ve tek adam sisteminde istikrarın daha kolay olacağını belirterek destek istedi. Fakat şu görüldü ki siyasi istikrar ile siyaset istikrarı aynı değil. 2002’den bu yana AKP yönetimde. 18 yıldır siyasette bir istikrar var ama izlenen politikalarda bir istikrar söz konusu değil.” diyen Karayalçın, “Dolayısıyla hep AKP yönetimi o yönüyle istikrar var fakat politikalarda istikrar yok. Ekonomide de yatırım politikalarında da böyle. Dolayısıyla siyaseten istikrar ile politikada istikrarın birbirinden ayrı şeyler olduğunu söylüyorum.” saptamasında bulunuyor.
“Terör” ve “terörizm” kavramlarının da AKP tarafından istenildiği gibi kullanıldığını söyleyen Karayalçın şöyle konuşuyor:
“AKP toplumda duyarlılık yaratan kimi kavramları iktidarını sürdürmek ve iktidarda kalmak için kullanmaya başladı. İki yıl önce “Siz hele Sultanahmet Cami’yi doldurun da ondan sonra Ayasofya’ya bakarsınız” diyen Cumhurbaşkanı, birdenbire ‘Ayasofya Fatihi’ olarak sunulmaya başlandı. Belli ki buna ihtiyaçları var. Aslında ihtiyaç duyduğu konuyu her hafta ya da kısa aralıklarla kullanıldığını görüyoruz. Terör de bu bağlamda çok kullanılan kavramlardan bir tanesi. Yalnızca Türkiye için değil, dünya genelindeki güç erkleri ‘terör’ ve ‘terörizm’ kavramları üzerinde güç kazandı. Dolayısıyla hükümetler, yürütme erkini daha güçlü tutmak isteyen siyasi erk, bu kavramları sürekli kullanarak, bunlardan yararlanıyorlar. Terör başlığı da bunlardan bir tanesi.”
Türkiye’de siyasetin 2017’den beri yeni bir dönemin içine girdiğini belirten Karayalçın, “Bu yeni dönemde siyaset yapma biçimini bana göre iki unsur belirliyor. Bunlardan birincisi Cumhurbaşkanı’nın iki turlu seçimle seçilmesi, ikincisi de partilerin seçim süreçlerinde ittifak kurmaları. Her ikisi de yeni ve her ikisi de Türkiye siyaseti için yeni gelişmeler.” değerlendirmesinde bulunuyor.
“Önümüzdeki süreçte bu ittifaklar nasıl şekillenmeli?” sorusuna da Karayalçın şöyle cevap veriyor:
“Seçimler resmen 2023’te ama öyle gözüküyor ki daha önceki bir tarihte Cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak. Bu seçimle birlikte milletvekili seçimleri de yapılacak. Bence şu anda tartışılması gereken en önemli konuda ittifakların nasıl şekilleneceği, nasıl yapılacağı üzerine olmalı.
Bana göre; Türkiye siyasetinin en önemli konularından bir tanesi budur. Öyle gözüküyor ki, burada sergilenecek siyaset mühendisliği başarısı, AKP’nin demokratik yollardan devrilmesini beraberinde getirecektir. AKP’nin demokratik yollardan devrilmesi için kurulacak olan ittifakta bence en önemli sorumluluk CHP’nindir. CHP bunu taşımak durumundadır. CHP’nin Türkiye’nin ikinci büyük parti konumunda olması, bunu zorunlu kılıyor. CHP’nin yapması gereken şey AKP’yi demokratik yollardan devirecek en geniş siyasi ittifakı kurmasıdır.”
İçinde bulunulan şartlarda bunun mümkün olup olmadığı sorusunu ise Karayalçın şöyle cevaplıyor:
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin şöyle bir tavır ortaya koyması gerektiğini düşünüyorum. Bu sefer ittifak olacaksa HDP’nin de, İyi Parti’nin de eş zamanlı olarak içinde yer alan bir ittifak olmalıdır. Yani ‘HDP olmasın ben İYİ Parti ile yaparım’ ya da ‘İYİ Parti olmasın ben HDP ile ittifak yaparım’ diyemez, dememelidir. Çünkü böyle bir şey derse AKP’nin demokratik yollardan devrilmesi için sorumluluk taşıyan güçlerin tümünü elde tutamaz ve harekete geçirmez. Çünkü HDP olmazsa tepki gösterecek güçler var, İYİ parti olmazsa tepki gösterecek güçler var. Onun için CHP’nin bu kuralı koyması gerektiğini düşünüyorum.”
“Ülkedeki temel sorunlardan biri de Kürt Sorunu. Siyasi yaşam ve tecrübelerinizden üzerinden yöneltirsek Kürt Sorunu sizin için ne ifade ediyor?” sorusunu ise Karayalçın şöyle cevaplıyor:
“Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının bir bölümü Kürt yurttaşları eğer ki ‘benim sorunlarım var’ diyorsa, bunun konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Benim için bu yaşamsal derecede önemli bir konudur. Hem Cumhuriyetçi hem sol kimliği olan bir siyasetçiyim. CHP’nin konumu da böyle olmalıdır. Burada Kürt yurttaşların sorunu varsa, bu tüm yurttaşlarımızın sorunudur. Başta da Türk yurttaşlarımızın sorunudur. Bunun giderilmesi gerekir.”
“Toplumun bir kesiminde ‘HDP ile ittifak kurduğunu açıktan söyleyemeyen CHP’nin Kürt sorununu nasıl çözecek’ şeklinde bir kaygı var…” şeklindeki sorusuna ise şöyle cevap veriyor Karayalçın:
“AKP’nin demokratik yollardan devrilmesini sağlayacak bir sürece ihtiyaç var. CHP’nin de bu süreçte çok temel bir sorumluluğu var bu durumda. Çünkü AKP’nin karşısındaki en büyük parti CHP. O Nedenle CHP’nin sırtında çok büyük bir sorumluluk var, o nedenle CHP’nin sırtında çok büyük yumurta küfesi var. Böyle bir ittifakın inşasında hepimizin bildiği, bazen söylediğimiz bazen söylemediğimiz çeşitli sorunlar var. Şimdi bu sorunu çözeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu’nun tüm bunları dikkate alarak bir ittifak kurmaya çalışıyor. Kimi zaman belki bazı şeyleri söylüyor, kimi zaman söylemiyor. Kimi zaman gerekli durumlarda söylüyor. Bu bir yoğurt yeme yöntemi. Bu insan bir mühendislik çalışması yapıyor. Yeterli mi, yeterli değil mi sonuç gösterecek. Ben bir yere gidileceğini düşünüyorum. Gidilecek yerde hem HDP olmalı hem de İYİ parti olmalı. Simgesel olarak söylüyorum. İkisi birden olmalı. İkisinden biriyle olmaz. Biz yalnızca HDP ile götüremeyiz, yalnızca İYİ Parti ile götüremeyiz. İkisiyle birlikte olmayacaksa biz hiçbir ittifak olmadan seçime gideceğiz. Şahsım adıma söylüyorum, sizin dediğiniz eleştiriyi sunanların biraz da konunun bu tarafını dikkate almaları gerektiğinin kanısındayım.”