ASANSÖRDE ÖLÜM
Asansör düşerken son 10 saniye:
“Sektörel bir vaka” olarak ben ölüyorum.
İşverenin, “hassasiyet göstermeyen” işçileri ölüme attığı olayda, emekçilerin can vermelerinden önceki son 10 saniyenin hikayesi.
Hoş geldin ölüm
Buyur otur
Saklımız kalmadı
Dök eteklerinden taşları
…
Nevzat Çelik
Asansör kazasında ölen işçilerin isimleri açıklandı.
Öldürülen işçilerin kimlikleri belli oldu:
İsimler şöyle:
Hayır, sakın aklınızda tutmaya çalışmayın bu isimleri!
Hatta tam olarak okumayın bile!
Unutun!
Unutun bu isimleri!
Tek tek ve topluca!
Samimiyesizliğe alet olmayın!
Siz de samimi değilsiniz!
Hiçbirimiz samimi değiliz!
Bırakalım bu yalan “acımaları”!
Sahte gösterilere gerek yok artık!
Birbirimizi ve en önemlisi de “ölülerimizi” kandırmayalım!
Vicdanımızı nerede ise yitirdik. Ya da duygularımız dumura uğradı!
Soma’da, binlerce söz vermiştik birbirimize ve yitirdiklerimize, onların ardlarında bıraktıklarına.
“Unutursak kalbimiz kurusundu”.
En çok bağıran, en hızlı unuttu.
Soma için, sesi en gür çıkan, en çabuk bıraktı ardını.
Bu suçlamanın, evet doğru okudunuz suçlamaların, belgesini, delilini mi sordunuz?
Bu kazadan önce yapılan Soma’yı hatırlatma ve protesto eylemlerinde olsa olsa bir kaç yüz kişi vardı.
“Nasıl da sızlamıştı yüreklerimiz. Günlerce her yutkunuşumuzda boğazımızda bir şeyler düğümlenmişti. Lütfen demiştik, sağ çıksın göçük altında kalanlar.
Öfkelenmiştik Hükümetin pişkin açıklamalarına. Hatta küfretmiştik, madencinin ölümünü fıtratında arayanlara”
… diye seslenmişti aramızdan biri, SYKP Eşbaşkanı Tuncay Yılmaz, daha bir kaç gün önce bir yazısında.
Ve devamında sormuştu hepimize, hepinize:
“SOMA’yı unuttunuz mu?”
Ya şimdi?
İlk sahne alanlar, aramızdaki en samimiyetsizler oldu.
Hep aynı yalanla başladılar sözlerine.
On milyon yüz bin kere terarladılar sözlerini, hep aynı içtensizlikle.
“Hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.”
“Hepimiz ölen işçiler için Fatiha okuyalım”
Sonrasında, gazete matbaalarının rotatifleri döndü ve beyaz kağıt rulolarının üstüne kara haberi bastılar.
“Ölüm mahalli”nde idi, TV muhabiri.
Genç televizyon muhabiri, sesi titreyerek, heyecanlı, biraz tedirgin, canlı yayın merkezine bağlandı.
Önce fısıltılı bir ses çıktı, sonra öksürdü, ardından sesini yükselti, haberi aktardı.
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İmam Hatipten sınıf arkadaşı Aziz Torun’un şirketi Torunlar GYO’nun Mecidiyeköy’de yıkılan Ali Sami Yen Stadı’nın arazisine inşa ettiği Torun Center’da işçileri taşıyan asansör 32. kattan zemine çakıldı.”
“İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu 10 işçinin öldüğünü açıkladı.”
“Olay yerine çok sayıda itfaiye ve sağlık ekibi sevk edildi.”
“Ekiplerin olay yerindeki çalışmaları devam ediyor.”
İnşaatta çalışan işçiler ise asansörlerin bakımsız olduğunu söylediler.”
Söz konusu asansör, bakımsızlıktan, sorumsuzluktan, 20 gün önce bir kez daha düşmüştü.
O zaman kimseyi öldürememişti.
Biliyordu bu gerçeği, kaybettiğimiz işçi kardeşlerimiz.
Asansöre binerken:
Bu asansör 20 gün önce de kaza yapmış, “inşallah şimdi bir şey olmaz” diye düşündüler, hep birlikte kabinin içine girerken…
“Çok doldu, daha fazlası olmaz” dedi, aralarından biri.
“Biz burada kalıyoruz” diye seslendi diğerleri, uğurlar gibi..
“Oğlum, ben burada kalıyorum” diye seslendi yaşlı işçi, asansör kabinine çoktan girmiş olan oğluna: “Çok doldu, hem de çok ağır, ben bekliyorum”
“Asansör çok dolu, malzemeleri koymuşlar, çok ağır” diye düşündü ölen işçi Tahir Kara.
”Asansörün, emniyet güvenlik freni vardır” diye aklından geçirdi ölen işçi İsmail Sarıtaş.
“Umarım kötü bir şey olmaz, freni devreye girer ve asansörü durdurur” dedi kendi kendine, ölen işçi Bilal Bal.
“Aşırı yük uyarı sistemi de bulunur mutlaka” diye fısıldadı, ölen işçi Cengiz Tatoğlu.
“Asansör şimdi çok ağır ama, denetim ve kontrol yapılmıştır herhalde, asansörün güvenliği tam olmalı” diye arkadaşı ölen işçi Vahdet Biçer ile konuştu kısaca, ölen işçi Murat Usta.
“Asansörün periyodik denetimi, mutlaka olmuştur, neden çekiniyorum sanki” diye düşündü, ölen işçi Menderes Meşe.
“Milyonlarca liralık, dev inşaat bu, bir asansörü mü bozuk bırakacaklar yahu?, olmaz böyle şey, çekinecek bir şey yok!” diye söylendi ölen işçi Bilal Bilgi.
“Bu binada hiç bir ciddi güvenlik tedbiri yok, Allah sonumuzu hayır etsin” dedi, ölen işçi Ferdi Kara ve asansörün içine sığışıverdi.
Birinci ölüm saniyesi
“Düşüyoruz” diye haykırdı, ölen işçi Tahsin Kara.
İkinci ölüm saniyesi
“Ya Ali, ya Hızır” düşüyoruz, diye seslendi ölen işçi Hıdır Ali.
Üçüncü ölüm saniyesi
“Allahım, düşüyoruz” diye iç geçirdi ölen işçi İsmail Sarıtaş.
Dördüncü ölüm saniyesi
“Eşim, çocuklar” diye fısıldadı ölen işçi Bilal Bal.
Beşinci ölüm saniyesi
“Kim bakar benimkilere şimdi?” dedi ölen işçi Cengiz Tatoğlu.
Altıncı ölüm saniyesi
“Gün yüzü göremeden gidiyoruz!” diye bağırdı ölen işçi Murat Usta.
Yedinci ölüm saniyesi
“Öleceğiz!” diye haykırdı ölen işçi Menderes Meşe.
Sekizinci ölüm saniyesi
Mezar suskunluğunda idi, ölen işçi Vahdet Biçer.
Onuncu ölüm saniyesi
“Ölüyoruz” diye iç geçirdi yaşamını bu kazada yitiren işçilerden Cengiz Bilgi.
Türkiye’de sadece Ağustos ayında 158 işçi, yılın ilk 8 ayında ise 1270 işçi ve emekçi hayatını yitirdi ….
HER ŞEYE TIPATIP UYAN VE HER ŞEYİ ÇOKTAN BİLENLERİN ŞARKISI
bir şey yapılması gerektiğini ve de hemen
çoktan biliyoruz
ama daha erken olduğunu bir şey yapmak için
ama artık geç olduğunu bir şey daha yapmak için
çoktan biliyoruz
ve işlerimizin yolunda olduğunu
ve bunun böyle süreceğini
ve bunun anlamı olmadığını
çoktan biliyoruz
ve suçlu olduğumuzu
ve suçlu oluşumuzda bir suçumuz olmadığını
ve elimizden bir şey gelmeyişinde suçlu olduğumuzu
ve bunun bize yettiğini
çoktan biliyoruz
ve belki de ağzımızı tutmanın daha iyi olacağını
ve ağzımızı tutmayacağımızı
çoktan biliyoruz
çoktan biliyoruz
ve kimseye yardım edemiyeceğimizi
ve bize kimsenin yardım etmeyeceğini
çoktan biliyoruz
ve yetenekli olduğumuzu
ve hiç ve gene hiç arasında seçme yapabileceğimizi
ve bu sorunu temelden incelememiz gerektiğini
ve çaya iki tane şeker attığımızı
çoktan biliyoruz
ve baskıya karşı olduğumuzu
ve sigaraların pahalılaştığını
çoktan biliyoruz
ve her seferinde bir şeyin olacağını önceden kestirdiğimizi
ve her seferinde haklı çıkacağımızı
ve bundan bir şey çıkmayacağını
çoktan biliyoruz
ve her şeyin yalan olduğunu
çoktan biliyoruz
ve bir şeyi atlatmanın her şey değilde hiçbir şey olduğunu
çoktan biliyoruz
ve bizim bunu atlatacağımızı
çoktan biliyoruz
ve bütün bunların yeni olmadığını
ve yaşamanın güzel olduğunu
ve bunun her şey olduğunu
çoktan biliyoruz
çoktan biliyoruz
çoktan biliyoruz
ve bunu çoktan bildiğimizi
çoktan biliyoruz.
Hans Magnus ENZENSBERGER
Çeviri: Sezer DURU
KAR HIRSI YİNE İŞÇİ KATLİAMI YAPTI!
Gün geçmiyor ki gözümüzü açtığımızda üç beş İş Cinayeti haberi duymayalım.
Dün yine adeta bir katliam yaşandı.
Torunlar GYO’nun yıkılan Ali Sami Yen Stadı üzerinde yaptığı inşaat çalışmasında işçileri taşıyan asansör 22. kattan yere çakıldı ve 10 canımızı kaybettik.
Daha Nisan ayında aynı inşatta yaşanan iş cinayetinde bir canımızı kaybetmiştik.
İşçinin canının, kanının sudan ucuz addedildiği sermaye düzeni işçi sağlığı ve iş güvenliğine para ayırmak istemiyor.
Torunlar GYO’nun sahibi, AKP’nin kongrelerinde boy gösteren Aziz Torun. Torunlar GYO, 19 Ağustos’ta, 2014 yılının ilk altı ayında, geçen yılın aynı dönemine göre net karını yüzde 96,5 oranında artırarak 271 milyon TL kar ettiğini açıklamıştı.
Bu demektir karını ilk 6 ayda %100 artırmıştır.
Güvenli ve insanca çalışma koşulları yaratmak için ne kadar para harcadığı ise açığa çıkan sonuçlardan bellidir.
Bütün ülkeyi AVM, rezidans ve gökdelen inşaatlarıyla beton yığınına çevirmekle övünen AKP iktidarı da işçilerin kanı üzerinde yükseliyor.
İSİG verilerine göre sadece Ağustos ayında 158 işçinin hayatını kaybettiği, yılın ilk 8 ayında 1270 işçinin aramızdan ayrıldığı ölümlü ve yaralamalı kazaların en fazla yaşandığı sektörün inşaat sektörü ve madenler olduğu biliniyor.
Bu işyerlerinin gerektiği gibi denetlenmesini savsakladığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli düzenlemeleri yapmadığı, yeterince denetim yapmadığı için AKP hükümeti de bu cinayetlerin birinci derecede sorumlusudur.
Büyük inşaatlardaki kirli para çarkını döndürenler AKP’li bakanlar olduğu için AKP hükümeti bu cinayetlerin sorumlusudur.
Aşırı kar hırsı ile yürüyen taşeron sistemini var eden ekonomik politikaların yürütücüsü olduğu için AKP hükümeti bu cinayetlerin sorumlusudur.
Çalışma Bakanı derhal istifa etmelidir. Başta Torunlar GYO’nun sahibi ve yöneticileri olmak üzere bütün sorumlular hızla yargılanmalı, hükümet bir an önce işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli yasal düzenlemeleri yapmalı, denetimleri yeterli düzeye getirmelidir.
Bizler Halkların Demokratik Kongresi olarak, hayatını kaybeden canlarımızı saygıyla anıyor, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Kar hırsıyla insan canını hiçe sayan bu taşeron düzenine karşı ve insan onuruna yakışır çalışma koşulları için herkesi ortak birleşik mücadeleye çağırıyoruz.
HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ YÜRÜTME KURULU