IŞİD, kanlı işgallerini, Suriye’de işgal ettiği petrol yataklarından başlayıp, derme çatma rafinerilerden geçen ve bidonlar içinde traktörlerle Türkiye’nin dağlık sınırlarına taşınarak sonlanabilen bir petrol kaçakçılığı operasyonuyla finanse ediyor.
IŞİD’ in petrol kaçakçılığından günlük 2 milyon dolarlık kazanç sağladığı tahmin ediliyor.
Güzergah, daha birkaç sene önceye kadar Batılı enerji devleri tarafından idare edilen ve şimdi Suriye’deki akaryakıt kaçakçılığıyla birlikte IŞİD’in kontrolünde olan petrol yataklarından başlıyor.
Suriyeli insan hakları aktivistleri, Batı ve Türkiye hükümeti yetkilileri ve bu ticaret konusunda bilgisi olan Suriyeli bir iş adamına göre, IŞİD çeteleri o petrol yataklarından çıkardıkları ya da iptidai rafinerilere uzanan borulardan çaldıkları petrolü tankerlere yüklüyor. Aynı kaynaklar, rafine edilmiş ürünlerin daha sonra tankerler, atlar ve bidonlarla sınırdan taşınmak üzere Türkiye sınırına gönderildiğini anlatıyor. Akaryakıt ayrıca sallarla nehir üzerinden taşınarak ya da yeraltına yerleştirilmiş boru hatlarından geçirilerek Türkiye’nin güneyindeki pazarına ulaşıyor.
TÜRKİYE UZUN ZAMAN GÖRMEZDEN GELDİ
Türkiye başta 2011′de Suriye’deki ayaklanmaların başında artan bu yasadışı akaryakıt ticaretini görmezden geldi. Kaçakçılık güzergahı on yıllardır var.
IŞİD’in bu ticaretin kontrolünü ele geçirmesinin ardından dahi Ankara bir süre agresif bir duruş sergilemekten kaçındı. Türkiye’nin 49 diplomatı 11 Haziran’dan bu yana cihatçı çetenin elinde ve örgüt, aralarında iki ABD’li gazeteci ve bir İngiliz yardım işçisinin de olduğu bazı rehine ve mahkumların infaz görüntülerini yayınladı.
Ancak IŞİD’in Kürdistan Bölgesi’nde daha çok toprağı eline geçirmesi ve kıyımları artırması ve örgütün finansal anlamda akaryakıt kaçaklığına bağımlı olduğunun ortaya çıkmasıyla, Ankara üzerindeki dış baskı artıyor. Batılı yetkililer, IŞİD kontrolündeki petrol yataklarından günlük 100 bin varil petrol üretimi yapıldığını tahmin ediyor. Bu sayı, IŞİD’in ele geçirdiği petrol yataklarındaki üretiminin, Sudan’ınkine yakın olduğunu gösteriyor.
IŞİD’in kontrolünde üretilen petrolün büyük kısmı rafine ediliyor ve yasadışı yollardan komşu ülkelere götürülüyor. Brookings Doha Merkezi’nden Luay El Hatib, IŞİD’in petrol kaçakçılığından elde ettiği gelirin günlük 2 milyon dolar olabileceğini tahmin ediyor.
Geçtiğimiz iki haftalık dönemde TSK, resmi internet sayfasından Suriye sınırında yaklaşık 16 bin metreküp akaryakıt ve kaçakçılık için kullanılan 2,300 metrelik boru ve diğer ekipmanlara el koyduğunu açıkladı. Kaçak maddelere büyük oranda Asi Nehri civarına düzenlenen baskınlarda el konulduğunu duyurdu.
Hatay Valiliği sözcüsü, Temmuz’da düzenlenen ve bu zamana kadarki en büyük baskında 80 kişinin tutuklandığını ve sınırdaki Hacıpaşa kasabasında 450 bin litre kaçak yakıta el konulduğunu söyledi.
TOTAL VE SHELL’İN İDARE ETTİĞİ PETROL YATAKLARI ŞİMDİ IŞİD’İN KONTROLÜNDE
Bir zamanlar Fransız Total SA FP.FR +0.85% ve Royal Dutch Shell RDSA.LN +0.96% PLC’nin idare ettiği, Suriye’nin doğusundaki petrol yataklarından şimdi IŞİD’e akaryakıt çıkıyor. Total ve Shell, 2011′de Suriye’de şiddet olaylarının artmasıyla ülkeden ayrılmıştı. Total, Suriye’nin doğusundaki Deir ez-Zor eyaletindeli Cafra, Kahar ve Atalla petrol yataklarında faaliyet gösterirken, Shell, ülkenin ve bölgenin en büyük petrol yatağı olan El-Ömer’i kontrol eden Suriyeli ortaklık iştiraki El Furat Petrol’ün hissedarıydı.
Deir ez-Zor’daki petrol yataklarına 2012′nin sonunda, Batı’nın desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) el koydu ve bu yıl da bu yatakları IŞİD ele geçirdi. Bir zamanlar o bölgede petrol işleten yabancı şirketlerin temsilcileri, petrol yataklarının şu anki durumu hakkında hiçbir bilgilerinin olmadığını söylüyor. Ancak bölgedeki Suriye aktivistler ve yayınlanan son videolar, bu şirketlerin yerli çalışanlarının, petrol yataklarının el değiştirmesinin ardından da orada kaldığını ve petrol pompalamaya devam ettiğine işaret ediyor.
Bölgedeki insan hakları aktivistleri ve bu ticarete katılan bir işadamı, Deir ez Zor’daki petrol yataklarından çıkarılan ham petrol, boru hatlarından ve diğer yataklardan çalınan petrollerin, IŞİD’in elindeki Rekka eyaletindeki derme çatma rafinerilerde dizel yakıt gibi düşük kaliteli akaryakıt olarak işlendiğini anlatıyor.
Bölgedeki aktivistlerden biri olan Ebu İbrahim El Rekkavi, ham petrolün işlendiği derme çatma fabrikalardan birinin, Akriş kasabası yakınlarında olduğunu söylüyor. Akriş’te Hasakah eyaletindeki petrol yataklarına bağlanan boru hattının yakınlarındaki en büyük petrol istasyonlarından biri yer alıyor. Ancak IŞİD’in Rekka’ya yerleşmesinden önce de eyaletin başka yerlerinde başka operasyonlar belirmeye başlamıştı.
2012′de Suriyeli işadamı Muhammed Dada bir fırsat gördü. Dada, Suriye sınırındaki Tel Ebyad yakınlarında dört küçük rafineri kurmak için 860 bin dolarlık Türkiye ve İran yapımı ekipman satın aldığını söyledi. Dada ve insan hakları aktivisti İbrahim Müslim, bu yılın başlarında IŞİD çetelerinin Tel Ebyad’daki rafinerileri işgal ettiğini anlattı. Şimdi Türkiye’de yaşayan Dada, ekipmanlarının Tel Abyad’dan Tel Suluk’a taşındığını söyledi.
Dada, El-Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’nin de aralarında olduğu birçok isyancı grubun farklı zamanlarda Tel Abyad’ın kontrolünü ele geçirdiğini, ancak kendisiyle birlikte başka Türkiyeli ve Suriyeli işadamlarının işlerini yürütmeye devam ettiğini belirtti. Dada isyancılara para ödememiş olsa da, bazılarından ham petrol alma sözü verdi. Dada, şoförlerinin genellikle isyancıların kontrolündeki yolardan geçiş için 500 ila bin dolar para vermek zorunda kaldığını anlattı.
Rafinerilerinin hâlen faaliyet gösterdiğini belirten Dada, ancak şu an kontrolün doğrudan IŞİD’de olduğunu söyledi.
Fabrikalar, boru hatları, depolar ve beş tanker için harcadığı paralarla birlikte yaklaşık 2,5 milyon dolarlık kaybı olduğunu tahmin eden Dada, eski çalışanlarının üçte birinin yeni yerde çalıştığını, geri kalanının ise Türkiye’ye kaçtığını belirtti.
“KİMİN PETROL ALACAĞINA IŞİD’İN REKKA EMİRİ EBU LUKMAN KARAR VERİYOR”
Dada ve Müslim, şu an rafineri işini, Ebu Lukman ismiyle tanınan IŞİD’in Rekka emiri El Hamud Ali’nin idare ettiğini söyledi. Muslim, “Kimin petrol alacağına Ebu Lukman karar veriyor” dedi.
Kaçakçılar, Lukman’ın isteğine göre para ödüyor ve tankerleri yüklüyor. Müslim, Akriş rafinerisinde üretilen yakıtın 350 km kadar yol giderek, Türkiye sınırındaki Suriye köylerine götürüldüğünü anlatıyor. Dada’nın rafinerisinde üretilen yakıt da önceden Türkiye’ye gönderiliyordu. Ancak Dada bir zamanlar kendine ait olan rafinerilerde üretilen yakıtın şimdi Irak’ta IŞİD’in kontrolündeki yerlere götürüldüğünü söyledi.
YERALTI BORU HATLARI VE SALLARLA PETROL KAÇAKÇILIĞI YAPILIYOR
Bölge halkı ve şoförler, tırların Türkiye sınırındaki Suriye kasabalarında yüklerini indirdiğini ve yakıtların daha küçük konteynırlara aktarıldığını belirtiyor. Yakıtın bir kısmı küçük, plastik bidonlar içinde Türkiye’ye gidiyor.
Yakıtın bir kısmı traktör gibi çiftlik araçları ya da tırlara gizlenmiş olarak resmi sınır kapılarından geçiriliyor. Türkiyeli yetkililer dağlık sınır bölgesinde yeraltında yerleştirilmiş yaklaşık 5 km uzunluğunda borular buldu. TSK 9 Eylül’de yaptığı baskında, yaklaşık 300 metre uzunluğundaki yeraltı boru hattından geçen yakıta da el koyduklarını açıkladı.
Kaçakçılar ayrıca dizel yakıt doldurulmuş bidonları, Hacıpaşa yakınlarında, Asi Nehri üzerinden sallarla geçiriyor. Şoförler ve Hatay’da yaşayanlar, kaçak akaryakıtın sınırdan geçtikten sonra Hataylılar tarafından, yüzde 30 daha ucuz fiyata pazarlarda satıldığını anlatıyor.
Türkiye Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın rakamlarına göre, yetkililerin yılın ilk 6 ayında yaptığı baskınlarda el koyulan kaçak yakıt ve petrol ürünlerinin miktarı, 37 milyon kilogram ile 2013′ün toplamına ulaştı. Bakanlık, ülkelerin adını vermese de, rakamlar, kaçak yakıtın büyük oranda Suriye çıkışlı olduğunu gösteriyor. (ZETE)