“Bedelli askerlik” başlığıyla Plan ve Bütçe Komisyonu’na gelen torba yasa teklifinde sağlık hizmeti alandan sağlık emekçilerine kadar milyonlarca insanı da etkileyen maddelerde bulunuyor. Teklif, SES ile TTB’nin önerileri ve muhalefet milletvekillerinin itirazlarına rağmen komisyona geldiği gibi kabul edildi.
Sendikaorg'un haberine göre: SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara ve TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman torba yasa teklifinin sağlık hizmetini ve sağlık çalışanlarını nasıl etkileyeceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bedelli askerlik gündemiyle hazırlanan torba yasa teklifinin içinde yalnızca bedelli askerlikle ilgili düzenlemenin olmadığı aynı zamanda da sağlık hizmetinden yararlananlardan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine kadar milyonlarca kişiyi etkileyecek olan maddeler de olduğu basında geniş yer bulmuştu. Dün (24 Temmuz) itibariyle TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşüldü ve AKP-MHP oyları ile komisyona geldiği haliyle kabul edildi. Komisyondan geçen teklifin yarın (25 Temmuz) TBMM Genel Kurulu’nda da görüşülmesi bekleniyor.
Torba yasa teklifinin sağlık hizmetinden faydalananlar ile sağlık ve sosyal hizmet emekçileri açısından neden olabileceği sonuçları Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı İbrahim Kara ve Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman değerlendirdi. Kara, teklifin sağlık alanına dair bilgisi ve ilgisi olmayan milletvekilleri tarafından hazırlandığının altını çizerken Adıyaman ise komisyon görüşmeleri sırasında kendilerine oldukça kısıtlı bir zaman verildiğine dikkat çekti.
Fiili hizmet süresi zammı sağlık meslek gruplarının tamamını kapsamıyor
Teklifte, 1219 Sayılı Kanun’da yer alan sağlık meslek gruplarına 60 gün üzerinden fiili hizmet süresi zammı yapılması öngörülüyor. Kara teklifin fiili hizmet süresi zammına ilişkin şu yorumda bulundu:
''Özellikle hastanelerde çalışan sağlık çalışanlarının, “sağlık meslek grubu” diye tanımlanmış grupların eksik olduğunu görüyoruz. Örneğin sosyal hizmet emekçileri bu işin içerisinde yok, klinik psikologlar var ama klinik psikolog tanımı dışında kalan psikologlar yok. Memurlar zaten yok, genel idari hizmet sınıfındakiler, teknik idari sınıfındakiler, yardımcı hizmet sınıfındakiler zaten yok. Yani hastanelerde ve sağlık hizmeti sunumunda çalışan emekçilerin tamamını kapsamıyor.
Aslında milletvekilleri, siyasi iktidar temsilcileri, sağlık hizmetini bir bütün olarak değerlendirmekten acizler. Yasa teklifinin tüm sağlık çalışanlarını kapsaması gerekiyordu. Buna ilişkin teklifimizi sunduk, paylaştık ama maalesef siyasi iktidarın ifade ettiği biçimde geçmiş oldu.''
Kara, fiili hizmet süresi zammının geçmiş yılları kapsamadığını belirterek şunları ekledi:
''Bunun anlamı da önümüzdeki dönem personel rejiminde yapılacak değişiklikler, güvencesiz çalışmanın çok daha yaygınlaştığı bir ortamda fiili hizmet süresi zammının yeterli olacağını düşünmüyorum. Emeklilik yaşının 65 olduğunu da düşünecek olursak çok da faydası olacak bir durum gibi görünmüyor.''
Sağlık hizmeti bir ekip işidir, bir parçası eksikse aksar
Teklifte bulunan bir diğer madde ise doktor ve diş hekimlerinin emeklilik maaşlarında iyileştirme yapılmasını öngörüyor. Kara, böyle bir zammın zaten gerekli olduğunu belirterek şunları söyledi:
''Döner sermaye ve ek gelirlerin yansıtılmamasından kaynaklı emeklilik sürecinde sağlık çalışanları oldukça düşük bir maaş alıyor. Bizim zaten en başından beri taleplerimizden birisi insanca yaşanabilecek bir ücretti. Fakat burada da ilginç bir şekilde bir meslek grubunu ayırarak diğer meslek gruplarını yok sayan bir durum söz konusu. Sağlık hizmeti bir ekip işidir. Bu ekibin bir parçasının eksik olduğu bir yerde sağlık hizmeti sunumu aksar.
Sağlık hizmetinde birisinin bir birim katkısı vardır birisinin on birim fakat bunlar toplamda sağlık hizmetini ortaya çıkaran şeyler. Bunların hepsinin bir arada görünmesi gerekiyordu fakat siyasi iktidar bunu da görmezden gelmiş oldu. “Ben sadece hekim merkezli bir sağlık sistemi düşünüyorum. Diğer çalışanlar zaten köle olarak süreci işletirler” dendi. Diğer yandan hekimlerin durumunu iyileştirerek, hekimleri emekliye sevk ederek yeni kadro açılmasını, kendi yandaşlarının üniversitelerde şehir hastanelerinde pozisyon almasının da önünü açan bir uygulama olarak görülüyor.''
“Sağlık turizmine karşıyız”
Teklifte “sağlık turizmi” önemli bir yer kapsıyor. Teklife göre sağlık turizmi kapsamında Sağlık Bakanlığı yönetimi altında Uluslararası Sağlık Hizmetleri AŞ (USHAŞ) kurulacak, doktorlar ve diş hekimleri bu kapsamda esnek bir şekilde çalışarak verdikleri hizmetten yüzde ile pay alacak. Teklifte aracılık faaliyeti gösteren şirketlere de yetki veriliyor. Kara, USHAŞ’ın neredeyse Sağlık Bakanlığı’nda bile olmayacak yetkilerle donatıldığını belirterek şunları aktardı:
''Sağlık turizmine karşıyız. Ne için karşıyız? Kim olursa olsun, bulunduğu ülkede sağlık hizmetine ihtiyacı var ise, ister Türkiye vatandaşı, ister mülteci, ister turist, ister Türkiye’de çalışan yabancı uyruklu insanlar, kim olursa olsun sağlık hizmetine ücretsiz, nitelikli, ana dilinde ulaşma hakkına sahiptir. Sağlığın turizminin olmaması gerektiğini tartışıyoruz çünkü sağlık parayla arasında ilişki olmaması gereken bir şey.
Başka ülkenin vatandaşları sağlık hizmeti almak için bizim ülkemize gelecekler ama ne yazık ki bizim vatandaşlarımız açısındansa sağlık hizmeti almak konusunda ciddi zorlanacakları durumlarla karşı karşıya kalacak. Diğer yandan şöyle düşünelim: Kalp ameliyatı bir insan. O insanın süreci sadece burayla tamamlanmıyor ki. Sadece ameliyatla bitmiyor bu süreç. Sonuç itibariyle onun bir iyileşme dönemi, tedavi süreci olacak. Hepsi buradan mı yapılabilecek? Kendi ülkesine gittiğinde mesela ameliyatını yapmamış olan bir hekim ona nasıl tedavi uygulayabilecek? Bunlar da ayrıca bir muamma.''
Teklif sağlık turizmi için hazırlanmış durumda
Adıyaman ise düzenlemenin emeklilik konusu dışında sağlık turizmi için hazırlanmış olduğuna dikkat çekerek “Bu maddelerin çoğu sağlık turizmini kendi kafalarına göre yetiştirmek ve kurtarabilmek için yapılan düzenlemelerdir” dedi.
Sağlık dönüşüm programı ile sağlık hizmetlerinin iyi bir yere geldiğinin iddia edildiğini anımsatan Adıyaman “Beklentiler çok yüksek olmasına rağmen, halkın, hastaların beklentisinin oldukça altında hizmet veriliyor. Bu tamamen sağlıkta dönüşüm programının yetersizliği ile ilgili bir durumdur” dedi. Adıyaman, sağlık turizminde “özelliği olan ameliyat”ları yapabilen doktorların görevlendirilmesinin eşitsizlik yaratacağına dikkat çekerek şunları söyledi:
''Zaten hekime ulaşmakta zorluk çekiliyor. Sağlık hizmetine ulaşmakta zorluk çeken hastalar bir de şimdi hekimlerin sağlık turizmine yönlendirilmesi ile beraber çok daha büyük sıkıntıya gireceklerdir. Hatta şöyle bir şey olacak sağlık turizmi için; özelliği olan ameliyat yapan bin kadar hekim telaffuz edildi dün [komisyon görüşmelerinde]. Bu durum Türkiye’deki hastalarda bir beklentiye yol açacaktır. “Ben de bu hastalığım için bu doktora tedavi olmak istiyorum” diyeceklerdir.
Biz biliyoruz ki, Türkiye’de özelliği olan hastalıkların ameliyatını yapan birçok hekim var. USHAŞ kurularak yurt dışındaki hastaların pazarlanması bu şirket vasıtasıyla yapılacak. Parantez içinde belirtmeliyim ki Türkiye’de bu kanunen yasaktır ve hapis cezası vardır. Muhtemelen bu hastalar şehir hastanelerinde tedaviye getirilecek ve bu seçilen hekimler de özel ve üniversite hastanelerden, bu ameliyatı yapmak için şehir hastanelerine getirilmeye çalışılacaktır. Elde edilen gelirin yüzde 50’si bu doktora ve ekibine verileceği söyleniyor. Aynı şeyi Türkiye’de yaşayan ve burada tedavi olmak zorunda olan hastalar da isteyecektir.''
“Güvencesiz ve esnek çalışma dayatılıyor”
Teklifte USHAŞ’ta görev alan doktor ve diş hekimlerinin esnek çalışacağı açıkça belirtiliyor. USHAŞ’ta görev alabilmek içinse doktorun/diş hekiminin mevcut çalıştığı yerdeki sağlık hizmeti görevinin en az yüzde 60’ını yerine getirmesi bekleniyor. Kara bu duruma ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
''Performansa dayalı ücretlendirme çıktığında sağlık çalışanları ne yazık ki hasta bakımı sürelerinde hastaya yeterince zaman ayıramıyor, daha fazla performans yapabilmek için hastalara daha az zaman ayırması gerekiyordu. Sistem de zaten ona sürekli hasta gönderiyordu. Bu teklifle beraber bu sistem iyice katmerlenecek.
Siz sağlık turizmi faaliyetlerine katılacaksanız orada sağlık hizmeti sunacaksanız oradan alacağınız döner sermayeden pay alabilmek için kendi bulunduğunuz işyerinde daha fazla hasta bakmak zorundasınız.''
Kara, “özelliği olan ameliyat”ların hekimler açısından güvencesizleşmenin de başlangıcı olabileceğine dikkat çekerek şunları söyledi:
''Sağlık emekçisi hekim arkadaşlarımız hem A hastanesinde sağlık hizmeti üretecek, ihtiyaç halinde gidecek şehir hastanelerinde, kendi çalışmadığı kurumlarda, üniversite hastanelerinde de sağlık hizmeti üretecek. Bu bir taraftan güvencesiz, esnek çalışmayı dayatıyor. Diğer taraftan önümüzdeki dönem açısından şöyle bir riskle karşı karşıya bırakıyor: A hastanesinde çalışmayabilirsiniz, evinizde oturursunuz, iş olduğunda sizi çağırırlar, çalıştığınız işin parasını ve sigortasını öderler. Böylece tamamıyla esnek çalışma ile karşı karşıya kalacağız.''
Yurt dışında ve Türkiye’de benzer uygulamalar olduğunu belirten Kara şunları söyledi:
''Tam bir güvencesizlikle de karşı karşıya kalabiliriz önümüzdeki dönem. Çünkü bu yasa tekliflerini “Bugün aklımıza geldi, yapalım dedik”le değil başka hamlelerin ön adımları olarak değerlendirmek lazım. Güvencesizliğin, fazla çalışmanın ön adımı olarak değerlendirmek lazım. Bugün sağlık çalışanlarını yüzde üzerinden verecekleri parayla susturmaya çalışıyor olabilirler ama bilelim ki bunun sonu yok. Diyelim A biriminin şirketleşmesine kadar gidebilir, böyle okumak gerekiyor.''
Esnek çalışmaya karşı olduklarının altını çizen Adıyaman, iseşehir hastanelerine sağlık turizmi için gelen hastaların aradığı nitelikli sağlığa ulaşamayacaklarına dikkat çekti:
''Hiçbir zaman vaat ettikleri o niteliği azaltacaklar asla yakalayamayacaklar. Şehir hastanelerinin çok yoğun olacağını söylüyorlar ki yurt dışından gelecek hastalar daha kaliteli hizmet bekleyecektir ama bu kaliteyi bulamayacaklardır. Muhtemelen şehir hastanelerinin bir bölümü sağlık turizmine tahsis edilecek dolasıyla da bu Türkiye’deki hastalara büyük haksızlık olacaktır.''
Komplikasyon oranını artırır
Adıyaman ise bu sistemin hekimlerin daha çok çalışmasına neden olacağını, sonucunda ise ameliyatlarda oluşabilecek komplikasyon oranının artabileceğine dikkat çekti:
''Kendilerine göre bir kota koymuşlar, yerli hastaya, bunlara milli hasta diyorlar, yüzde 60 baktıktan sonra ancak dışarıdan gelen hastaya bakabilecekler. Bu neyi gerektirecek? Doktorun daha çok çalışmasını gerektirecek bir durum ortaya çıkarıyor. Bu da hem hastalar için, hem de hekim arkadaşımız daha çok yorulacağı için iyi bir şey değil. Komplikasyon oranı artacaktır, bu özelliği olan ameliyatlar uzun süren ameliyatlardır günde 3-4 tane yapılan ameliyatlar değildir. Dolasıyla yurt dışından gelecek hasta sayısında artış olacağını söylüyorlar ama yurt dışından gelecek hasta sayısının artışı garanti değildir. Bunun için simsarlık ve reklam olayına giriyorlar. Dolasıyla Türkiye’deki hastalar, bazı doktorlar yurt dışından gelen hastalara yönelecekleri için yurt içindeki hastaların bu doktorlara arzları daha az olacaktır.''