Yargılamaya dair eksikliklerle süren 10 Ekim Gar Katliamı davasının bugün karara bağlanması bekleniyordu ancak sanıkların mütalaaya ilişkin son sözlerinin bugün tamamlanmaması nedeniyle duruşma bir gün daha uzatıldı. Yarın devam edecek duruşmada kararın çıkması bekleniyor.
103 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Gar Katliamı’nın karar duruşması üçüncü gününde devam etti. Katliama ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 19’u tutuklu, 36 sanıklı davanın karar grup duruşması, Gülen Cemaati sanıkları için özel olarak inşa edilen Sincan Ceza İnfaz Kurumu içerisindeki duruşma salonunda görüldü.
Salı günü başlayan duruşmanın son gününde ailelere karşı polis ablukasının sürmesi dikkat çekti. Duruşma salonun önünde çevik ekipleri, bir ambulans, bir polis bir de jandarma TOMA’sı konumlandırıldı.
182 klasörden oluşan dava dosyasında, sanıklar hakkındaki eksik belgelerin başka illerdeki mahkemelerden istenmesi yönünde mağdur avukatlarının yaptığı talepler yerine getirilmedi. Yine aradan geçen 53 celsede, katliamdaki sorumluluklarına dair kamu görevlilerini işaret eden deliller avukatlar tarafından ortaya konulmasına rağmen kamu görevlileri hakkında hiçbir dava açılmadı.
Davanın bugünkü duruşmasında karar verilmesi bekleniyordu ancak sanıkların mütalaaya ilişkin son sözlerinin bugün tamamlanmaması nedeniyle duruşma bir gün daha uzatıldı. Mahkeme Başkan Selfet Giray’ın da bu yönlü olarak, “Geceye kadar da sürse bugün karar vereceğim” dediği öğrenildi.
Duruşmada ilk gün müştekilerin ve avukatların savcının mütalaası hakkındaki, ikinci günü ise müşteki avukatlarının sanıklar hakkındaki beyanları alındı. Sanıkların esasa ilişkin savunmalarına başlandı.
Sanık Alpfidan’dan Mahkeme Başkanına: Sizinle abi, kardeş gibi konuşacağım
Sanık Suphi Alpfidan’ın avukatı Akın Deniz müvekkili hakkında savunma yaparken mağdur aileleri, “Bir katili bu kadar savunmayın, giydiğiniz cübbeye yazık” diye seslendi. Avukat Deniz müvekkili hakkındaki savunmasına devam etti. Deniz, müvekkilinin beraatını istedi. Sanık Suphi Alpfidan, bir kişiyi tanıdığı için 2 yıldır tutuklu olduğunu savunarak, Mahkeme Başkanı Giray’a hitaben “Ben de siz de Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşısınız. Sizinle abi kardeş gibi konuşacağım. Yakup Karaoğlu ilk tanıdığım insan. Biz arazi alıp satıyoruz. Arazi harici eve dahi bakamıyoruz. O kadar yoğundu. Haftanın 5 günü tapudaydık. Bu işlemler aracılığıyla Yakup’la tanıştık. Onun aracılığıyla da Halil Alçay’la tanıştık” dedi.
‘Kültürümüz uyuşmuyor’
Alpfidan, IŞİD üyelerine ev kiralamadığını ileri sürerek, “Bir tane ev kirası kontratı gelmedi. Benim bu adamlarla ilgim ilişkim yok. Kültürümüz uyuşmuyor. Hayatım perişan oldu. Bir terör örgütü damgası yedim” diye konuştu.
‘Belki FETÖ’cülerin parmağı var’
Alpfidan, Antep 1 Mayıs patlamasıyla ilgili “İstihbaratın çok büyük açığı var” ifadesini kullanarak, Gar Katliamı’nı kast ederek, “Bu olay 15 Temmuz öncesi oldu bu işin içinde belki FETÖ’cülerin parmağı vardır” dedi.
Alpfidan, Yunus Durmaz’la ilgili “Etme bulma dünyası başkan. O kadar insanın canını yaktı, bakın nasıl öldü” diyerek kendisini savundu.
‘Savunma yapmayacaktım’
Sanık Hacı Ali Durmaz’ın avukatı Tansu Çiller de, müvekkilinin masum olduğunu ileri sürerek, tahliyesini istedi. Sanık Durmaz, kendisinin suçsuz olduğunu ileri sürerek, “103 kere ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan adam tek bir sayfa savunma hazırlıyor. Normalde bunu da yapmayacaktım. Avukatım hazırlanmış yapayım. Ben bu patlamanın neresinde yer almışım. Bu tertibin neresindeyim. Bir şeyler yapmışsam iddia makamının açıklaması lazım. Tamam tertibinde yer almışım da neresinde yer almışım. Ben Yunus Durmaz’ın kardeşiyim diye ağırlaştırılmış müebbet almam mı lazım” diye konuştu. Mağdur aileleri Durmaz’ın bu ifadelerine tepki gösterdi.
Erdoğan’ın sözüyle savunma yaptı
Sanık Resül Demir, savunmasında “Güzel bir hikaye anlatacağım” diyerek, şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti devletinin benden özür dileyerek, beni buradan göndermesi gerekecek. Benim 3 yılımı çaldınız. Kendimi anlatmak için üstümü başımı yırtasım geliyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözünün tersini yaparsanız, insanla beslenir devlet derseniz. Benim bütün ömrümü çalarsınız.”
Sanık Hacı Ali Durmaz, bir sayfalık savunma hazırladığını söyleyerek suçsuz olduğunu ileri sürdü. Durmaz, kendisi hakkındaki suçlamaları reddetti ve parmağıyla tekbir işareti yaparak "Allah vekildir iman edenlere" dedi.
Durmaz, “103 kere ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan adam tek bir sayfa savunma hazırlıyor. Normalde bunu da yapmayacaktım. Avukatım hazırlamış yapayım” dedi. Mağdur aileleri Durmaz’a tepki gösterdi. Sanık Demir’in 1.5 saat süren savunmasının ardından duruşmaya ara verildi.
‘Bank Asya’nın açılışında, Erdoğan ve Gül vardı’
Duruşmaya verilen aranın ardından sanık savunmalarıyla devam edildi. Sanık Burak Ormanoğlu, dosyada yer alan belgelerin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, belgelerde yer alan resimlerdeki kişinin kendisi olmadığını ileri sürdü. Sanık Yakup Karaoğlu, “IŞİD üyesi olduğumu ispat etmek için belirledikleri delillerden birisi IŞİD daha kurulmadan önce gittiğim bir piknik. Bank Asya’nın açılışında Gülen, Erdoğan ve Abdullah Gül vardı. Ancak şimdi bu bankaya para yatıranlar suçlu sayılıyor. Önceden bu açılışı yapanlar suçlanamayacağı gibi biz de suçlanamayız” dedi.
Sanıktan itiraf gibi ifadeler
Sanık Yakup Karaoğlu, savunmasını yaparken sanık Esin Altıntuğ araya girdi. Bombacıları Ankara’ya getiren Halil İbrahim Durgun’un eşi olan Altıntuğ, şunları söyledi: “Eşim Halil’in firar ettiği gece Yakup’un onu kaçırdığını söyledi. Zorla evimizde ders yaptırdı, misafir getirtti. Yabancı misafirleri gelirdi. Benim evime de getirtmek istedi ama müsaade etmedim. Hiçbir şey yapmamış gibi şimdi yalan söylüyor burada. Benim eşimi bu yola sokan, bizim hayatımızı mahveden kişi Yakup’tur. Suriye’den gelen insanlara evini açıyordu. Dini toplantılar yapıyor, beyinleri yıkıyordu. Eşleri Suriye’de ölen kişiler geliyordu, Türkiye’ye bunların vesilesiyle. Eşleri Suriye’de ölen kişileri Yakup Karaoğlu Suriye’den getiriyordu. Halil yurt dışına çıkacağını 14 Ekim günü söyledi. ‘Yakup geldi beni aldı götürdü’ dedi.”
Altıntuğ’un ifadelerinden sonra Karaoğlu, “Ben şimdi neyle suçlandım” dedi ve Altıntuğ hakkında söylediklerini inkar ederek, “Kendi evime Suriyeli birini niye götüreyim. Öyle hale geldi ki kocasının benim öldürdüğümü söyledi. Ben Halil İbrahim Durgun’u aranıyorsun diye aramadım. Kaçması yönünde bir şey söylemedim. Ben nasıl işler yapıyorum anlamadım ki” diye konuştu.
Sanık İbrahim Halil Alçay, bombacıların Ankara’ya getirildiği aracın kendisini ait olmadığını ileri sürerek, “Ben bu aracı satmıştım. Araç olay için tahsisi edilmemişti. Halil İbrahim Durgun’a aitti araç ve onun olaya özel tahsis edildiğine dair bir tane belge yok” sözleriyle kendini savundu.
Sanık Nihat Ürkmez’in avukatı Hüseyin Almaz, müvekkili hakkında dosyada sadece bir fotoğrafın olduğunu söyleyerek, “Bu fotoğrafın nerede, ne zaman çekildiğine dair bir delil mevcut değildir. IŞİD Eylül 2013 tarihinde terör örgütü olarak kabul edildi. Fotoğrafın çekildiği zaman mütalaada belli değilse nasıl bunu örgüt üyeliğine delil olarak kabul edeceğiz” dedi. Almaz, Zaman Gazetesi’ne yapılan operasyon sırasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun olay yerine gidip fotoğraf çekindiğini hatırlatarak, “Kılıçdaroğlu şimdi örgüt üyeliğinden tutuklu mu? Değil. O zaman fotoğraf örgüt üyeliğine delil değil” diye müvekkilini savundu.
Almaz, müvekkilinin Suriye’ye gittiğini ancak IŞİD kampına gitmediğini ileri sürerek, “Arapça eğitimi almak için Suriye’de bulundu. Yine İHH yardım kamplarında bulundu. Müvekkilin DAEŞ (IŞİD) kampında bulunduğun dair somut delile dosyada rastlamadım. Çektirdiği fotoğraftaki silah gerçek mi değil mi? Dosyada tespit yok” dedi.
Mağdur ailelerinden avukat Almaz’ın ifadelerine itirazlar geldi. Almaz, Mahkeme başkanına “22 yılıdır avukatım ilk defa böyle bir şey görüyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Giray, “Avukat bey provoke etmeyelim” dedi. Almaz, ifadelerine devam ederken, salondan itirazlar da sürdü. Almaz, “Neşet Ertaş’ın bir sözü var, kendi kendisinden utanmayan. Yeryüzünde hiç kimseden utanmaz” diye sözünü sürdürürken, Mahkeme Başkanı Giray, “Avukat bey kaçıncı kez söylüyorum savunmanıza devam edin” sözleriyle avukat Almaz’ı bir kez daha uyardı.
'Akrabalarım IŞİD'li ama ben değilim’
Sanık Nihat Ürkmez, Hasan Aksoy ile yaptığı görüşmenin çarpıtıldığı savundu. Elazığ sorumlusu olmadığını, zaten o telefon görüşmesinden sonra çalışmak için Kuveyt'e gittiğini söyleyen Ürkmez, akrabası IŞİD üyesi diye kendisinin de IŞİD üyesi olamayacağını savundu.
Sağ ayağı sargılı olan ve koltuk değneği ile salona giren Yakup Yıldırım, Hakan Şahin ile konuşmalarının "sosyal içerikli" olduğunu iddia etti. Yabancı uyruklu bir kişinin üzerine olan hattı kullandığını belirten Yıldırım, askerdeyken bu hattı almak zorunda kaldığını öne sürdü.
Duruşma sanıkların mütalaaya ilişkin son sözlerinin bugün tamamlanmaması nedeniyle duruşma bir gün daha uzatıldı. Yarın devam edecek duruşmada kararın çıkması bekleniyor.
Mezopotamya Ajansı