AKP’nin kurucularından Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘çok hatası olsa dahi’ eski dava arkadaşlarından birinin karşısına aday olarak çıkmayacağını söyledi.
Habertürk TV’de canlı yayına katılan Arınç, Abdullah Gül’ün ‘çatı aday’ olarak isminin erken seçim kararından sonra geçtiğini kaydetti.
AKP’nin kuruluşunu anlatırken “Biz birimizin ‘Hayır’ diyeceğine‘Evet’ demeyecek isimlerdik” diyen Arınç, “Erbakan hocanın yanında başladığım siyasi tecrübeme 7 Haziran’da son verdim. 2007’de de 2011’de de hepsinde de başarı elde ettik. 7 Haziran’da millet bize bir ders verdi. Dersi ne kadar aldık bilmiyorum. 1 Kasım’da tekrar zafer elde ettik” diye konuştu.
‘Erdoğan’ın çok hatası olsa dahi…’
Arınç, Gül’ü 1991’den beri tanıdığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “14 Mayıs 2000 Fazilet Partisi kongresinden beri bir kader beraberliğimiz var. Onun Tayyip beyin karşısına geçecek olmasını kabul edemeyiz. Her şeyi benimle paylaşan insanların bu konuyu benimle paylaşmamalarına şaşırdım. Adaylıktan haberim yoktu. Ankara’daki arkadaşlarıma sordum. ‘Bu gelişmelerden haberiniz var mı?’ dedim. On kişiden biri biliyor çıktı. ‘Abdullah Gül bir gelişmeyi bekliyor ve bu gelişmenin sonucunu aldıktan sonra karar verecek veya bu tekliflere ‘Hayır’ diyecek’ diye düşündük. Erdoğan’ın çok hatası olsa dahi kendi geleneğimizde dava arkadaşımızın karşısına çıkıp muhalefetin adayı olmak yok. CHP İnce’yi aday yaparak, kendi içerisinden bir aday çıkararak oylarını ciddi konsolide etti, doğrusu oldu.”
‘15 Temmuz’dan sonra örgüt olduğu ortaya çıktı’
Arınç, ‘FETÖ’yle ilgili de şunları kaydetti: “Darbe girişimine katılanlar ayrı. Okullarına çocuk göndermiş, bankacılık işlemi yaparken mevduat göndermiş, bunların masum olduğunun anlaşılması lazım. 15 Temmuz’dan sonra bunların bir örgüt olduğu ortaya çıktı.”
AKP’nin kurucusuna ‘FETÖ’den yargılanan damadı da soruldu: “Damadımın mahkemesi devam ediyor, sayın Gökçek herkesin bilmesini istediği için herkes biliyor, yargı süreci devam ediyor. Kızım kendisinden memnun, aile olarak da memnunuz. Doçentti. Bir ayı kalmıştı, açığa alındı, savunmalar yapıldı ve ihraç edildi. Sonra hakkında dava açıldı. Ağlamadık, sızlamadık. Kimseye gitmedik. Hukuki süreç olarak bakıyoruz. Tutuklandı, beş gün sonra tahliye edildi. Bu şekilde 30 bin kişi var (şartlı tahliye). Benim bir gücüm ile olmuş olsaydı (tahliyesi) damadımın hiç bu safhalardan geçmemesi lazımdı. Tutuklama istisnai olmalı, serbest yargılama kural olmalı. HDP’liler için de bunu söylemişimdir. Maktul oradadır, elinde silahla yakalanır, bunda geçerli olmaz. FETÖ ile iltisaklıların hakim-savcı olduğunu dikkate alırsak, ben ‘Tahliye esastır’ diyorum. Dosyadaki delillerin zayıflığı nedeni ile serbest kalmıştır.”