HDP Diyarbakır’da gerçekleştirdiği basın toplantısıyla Kürt Sorunu özelinde hazırlamış olduğu seçim deklarasyonunu açıkladı. Deklarasyonda Kürt Sorunu’nun muhatapları ile çözülmesi gerektiğinin altı çizilerek “Farklılıklarımızla barış içinde ve bir arada yaşayacağız” denildi
HDP, bugün (23 Mayıs) Diyarbakır’da Kürt Sorunu özelinde hazırlanmış olan seçim deklarasyonu kamuoyuyla paylaştı. Deklarasyonun okunmasından önce söz alan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 24 Haziran’ın Türkiye’nin kaderini değiştireceğini söyledi. Buldan, HDP’nin AKP-MHP ittifakına karşı çok sayıda görüşme gerçekleştirdiğini kaydetti. Buldan, Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt Sorunu’nun barışçıl yöntemlerle çözülmesi, özgürlüklerin, hukukun hayata geçirilmesinin 24 Haziran’da HDP’nin başarısıyla mümkün olabileceğini söyledi.
Kürdistan’da ve Diyarbakır’da çeşitli partilerle görüşme yaptıklarını belirten Buldan, her görüşmenin Kürt halkının statüsü konusunda ortaklaşmayla sonuçlandığını söyledi. Buldan “Bu coğrafyada Kürtler üzerinde oynanan oyunları, Kürt halkının yıllardır ödediği bedellerin bir an önce son bulması açısından bu ittifaklar zorunlu hale gelmiştir” dedi.
Buldan tüm Kürdi yapılarla AKP-MHP ittifakına karşı yan yana gelmeyi istediklerinin altını çizerek, kendisini sorumluluk sahibi gören herkesin bu ittifakın içinde olması gerektiğini söyledi. Buldan sözlerinin ardından deklarasyon metnini okumaya geçti. Deklarasyondan satır başları şöyle:
- Yerel demokrasinin, demokratik parlamenter sisteme tezat oluşturmadığını ve demokratik yerinden yönetim modeli Anayasa’nın güvencesi Türkiye’nin demokratik idari yapısının teminatı olacak.
- OHAL kaldırılacak ve OHAL’e dayanılarak kayyum atanan belediyelerin eş başkanları derhal görevlerine iade edilecek. OHAL ve KHK’lerle bölgede kapatılan pek çok sivil toplum örgütü ve anadilde yayın yapan medya organı yeniden açılacak ve tüm mal varlıkları iade edilecek.
- Yargıda eşit ve adil yargılanma için alınacak önlemlerin yanı sıra herkesin anadilinde hizmet alabileceği yargı koşulları oluşturulacak. Mahkemelerdeki tercümanların ücretlerinin yargılananlar tarafından ödenmesi uygulamasına son verilecek.
- Hasta mahpusların derhal serbest bırakılması sağlanacak, dışarıda tedavi edilebilmeleri için tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınacak raporlar yeterli görülecek.
- Türk Ceza Kanunu’nda yapılacak düzenlemelerle cezaevlerinde haksız yere tutuklu bulunan gazeteciler, kadınlar, siyasetçiler, öğrenciler özgürlüğüne kavuşacak.
- Başta Abdullah Öcalan’ın kaldığı İmralı Cezaevi olmak üzere cezaevlerindeki tecrit uygulamalarına son verilecek cezaevi idarelerine verilen “infaz yakma” yetkisi kaldırılacak.
Geçmişle ile yüzleşme ve hakikat arayışının barış içinde yaşamanın şartlarından birisi olduğu belirtilen deklarasyonda tarihte Kürtlerinde arasında olduğu halklara ve inançlara karşı yapılan soykırım ve katliamlar karşısında, bu halklardan devlet adına özür dilenmesi için gerekli çalışmaların yapılacağının altı çizildi.
Deklarasyonun devamında ise öne çıkan başlıklar şöyle:
Hakikat Komisyonları kurulacak; yıkılan kentler yeniden inşa edilecek
- Deklarasyonda soykırım, tehcir, katliam, infaz, kayıp ve benzeri uygulamaların araştırılması için “Hakikat Komisyonları” kurulacağı kaydedildi. Ayrıca zorla yerinden edilme ve zorunlu göç nedeniyle devlet veya korucular tarafından el konulan tüm mülklerin sahiplerine iade edileceği kaydedildi. Bununla birlikte Sur, Cizre gibi bölgelerde yaşanan ablukalarda, yerinden edilenlerin tüm zararının tazmin edileceği, yıkılan kentlerin aslına uygun olarak yeniden inşa edileceği belirtildi.
- Mayın ve savaş atıkları temizlenecek, mayınlı araziler tarımsal üretime açılacak, sınır barajları ve HES projeleri sonlandırılacak.
- Kentten köye geri dönüşü teşvik edilecek, dönüş yapanların üretime katılmaları için maddi destek sunulacaktır.
- Koruculuk sistemi lağvedilecek suça karışan korucular yargılanacaktır. Korucuların sebep oldukları zararlar tazmin edilecektir. Suça bulaşmamış olan korucular ise toplum yararına programlar kapsamında istihdam edilecektir.
Bütün kamusal hizmetlerde anadil hakkı garanti altına alınacak
- Eğitimin bütün kademelerinde anadilde eğitim görülecek.
- Anadil kullanımına karşı geliştirilen politikaların tamamı iptal edilecek, yer isimlerinin iadesinden, coğrafi tanımların orijinal isimleri ile kullanılmasına kadar gasp edilmiş haklar iade edilecek.
- Kürdistan ismi tarihsel bir hakikattir ve tarihi coğrafyayı tanımlamak için de kullanılmaktadır. Geçmişte bu realiteyi dile getirmesine rağmen, AKP-MHP iktidarının yine aynı realiteyi yasaklı hale getirmesi mücadele gerekçelerimizdendir.
- HDP, Kürdistan gerçekliğine uygun olarak ortak vatan, demokratik anayasa kapsamında bu hakikatin yasal statü temelinde kabul görmesi için mücadele eder.
- Kayyumlar tarafından değiştirilen Kürtçe isimler iade edilecek, sökülen tabelalar, yol lehvaları yerlerine asılacak.
- Ortadoğu’da statükocu devletler ve güçlerin Kürt halkının kazanımlarına karşı giriştiği kapsamlı saldırı dalgasına karşı Kürtlerin ulusal birliğinin sağlanması en acil sorundur. “HDP, bir yandan Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük güçlerinin ittifakı olarak yükselirken, diğer yandan Kürt halkının asimilasyoncu, baskıcı, tekçi yapılarak karşı siyasal olarak bir araya gelmesini savunur.”
- “Kürt Ulusal Birliği, bölgedeki demokratik birliktelik açısından da gerekli ve kaçınılmazdır. Partimiz, Kürt ulusal birliği ile Türkiye demokrasi güçlerinin ortaklığı için çaba gösterir ve bunun için üzerine düşen tüm görevleri yerine getirir.”
“Kürt Sorunu ancak muhatapların iradesiyle çözülebilir”
HDP’nin çatışmasız ve savaşsız bir dünya tahayyülü ile hareket ettiği ve mücadelesinin savaşsız bir yaşam yaratmak olduğu belirtilen deklarasyonda baskıcı iktidarların elindeki şiddet tekelinin meşrulaştırılmasının birçok hak ve özgürlüğün önündeki en büyük engel olduğu gibi çatışmaların da kaynağı olduğuna dikkat çekildi. Deklarasyonda yaşanan çatışmalı sürecin Kürt Sorunu’nda yaşanan çözümsüzlüğün sonucu olduğu tespitine yer verilerek bu sorunun yalnızca müzakereler aracılığıyla çözülebileceğine vurgu yapıldı.
Kürt Sorunu’nun yalnızca “muhatapların iradesiyle” çözülebileceği belirtilen deklarasyonda PKK lideri Abdullah Öcalan’ın diyalog sürecinde bir aktör olduğu, sorunu çözebilecek güçte bir muhatap olduğunun görüldüğü kaydedildi. Çözüm sürecinin bitirilmesinin toplumun karşı çıkmasından değil AKP’nin beklentilerinin karşılanmamasından kaynaklandığı ifade edildi. Deklarasyonda “Partimiz, siyasi hesaplara kurban edilen bu sürecin, bütün toplumsal dinamikleri dahil ederek yeniden başlatılması için PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen gayri ahlaki ve hiç bir hukuki zemini bulunmayan katı tecrit uygulamasının kaldırılmasının gerekli olduğunu her zaman vurgulamaktadır” ifadelerine yer verildi.
“Barış mücadelesi demokrasi mücadelesidir, özgürlük mücadelesidir”
Deklarasyonun sonuç kısmında ise şu ifadelere yer verildi:
Partimiz, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır. Türkiye’nin demokratikleşmesi Kürt sorununun çözülmesinden geçmektedir. Kürt sorununun çözüldüğü Türkiye’de ne OHAL kalır, ne darbe mekaniği devreye girer, ne de otoriterleşme ve tek adam tehlikesi ortaya çıkar. Meselenin önceliği, aciliyeti ve yarattığı acılar ortadadır.
Şimdiye kadar denenen ve çözümsüzlük yaratan tüm yöntemler iflas etmiş, ezberler çökmüştür. O halde yapılması gereken; şimdiye kadar denenmemiş olanı denemektir. Sadece 3 yıllık diyalog süreci bile bu ülkeye nefes aldırmış, anaların gözyaşı dinmiştir.
Türkiye halklarının huzura, güvene ve refaha kavuşmaya ihtiyacı vardır. Bunun yegâne yolu Kürt sorununda kalıcı barışı sağlamaktır. Barış, sadece çatışmaların, ölümlerin ve acıların olmaması değil, aynı zamanda erdeme, iyiliğe, bir arada yaşama doğru atılan en büyük adım olacaktır.
Barış mücadelesi demokrasi mücadelesidir, özgürlük mücadelesidir. Özgür bir ülke için, Demokratik Cumhuriyet için, yerel demokrasi ile güçlendirilmiş parlamenter sistem için, tekçi anlayıştan kurtulmak için atılacak en güçlü adım barış olacaktır.
24 Haziran kalıcı ve onurlu bir barış için umuttur. Savaş politikalarıyla iktidarını sürdürmeye çalışanlara, kayyumcu zihniyete, ablukalarla ve yıkımlarla insanları yerinden edenlere inat, barış diyenler kazanacaktır.
Farklılıklarımızla barış içinde ve bir arada yaşayacağız. Demokratik bir ülkede kalıcı barışı birlikte var edeceğiz. HDP ile birlikte eşit, özgür, demokratik bir ülke yakındır.
Yeter ki inanalım ve bu tekçi inkarcı düzeni değiştirmek için harekete geçelim.
(Sendika.org)