DİHA, Azadiya Welat, KURDÎ-DER ve Aram Yayınları’nın bulunduğu binayı “makul şüphe” gerekçe göstererek arama kararı olmadan basarak, aralarında gazetecilerin de bulunduğu 32 kişiyi darp ederek gözaltına alan polisler hakkında yapılan suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı.
AKP Diyarbakır il binası önünde bekleyen akrep tipi polis aracına yönelik 28 Eylül 2015’te saldırı gerçekleştirdiği iddia edilen kişi veya kişilerin eylemden sonra Dicle Haber Ajansı (DİHA), Azadiya Welat ve Kürt Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği (KURDÎ-DER) ile Aram Yayınları’nın bulunduğu binaya kaçtığı iddiasıyla polisler, arama kararı olmadan “makul şüpheyi” gerekçe göstererek binanın kapılarını kırarak içeri girmişti.
Çalışanlar, polis tarafından binanın en alt katına indirilerek kimliklerine ve telefonlarına el konulmuş, sözlü ve fiziki şiddete maruz kalmıştı. Polis, gözaltına alınan kişilerin durumunu öğrenmek için baskının yapıldığı binanın önüne gelenlere de müdahale etmişti. Polis araçlarına bindirilen 32 kişi Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüş, aynı gece serbest bırakılmıştı. HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, bina için arama ve gazeteciler hakkında gözaltı kararı veren nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Müstakim Türkyılmaz için söylediği “Saraya soytarı adayı” sözleri nedeniyle açılan davada 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmıştı.
'Polis keyfi davranışlarda bulundu’
Baskın sırasında darp edilerek gözaltına alınan 32 kişi, avukatı Resul Temur aracılığıyla görevli polisler hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu dilekçesinde, polislerin binada yaptığı arama ve gözaltı işlemlerinin keyfi, usulsüz ve hukuka aykırı olduğu, kapılar kırılarak içeri girildiği, mala zarar verildiği, mağduriyetlere yol açtığı, arama için makul nedenler gösterilmediği, derneklerin bu şekilde aranamayacağı, şikayetçi avukatlarının darp, tehdit ve hakaret edilerek aramanın binadan uzaklaştırıldığı, onlara plastik mermi sıkıldığı belirtildi. Polislerin arama sırasında denetimden uzak ve keyfi davranışlarda bulunması nedeniyle kişi hürriyetinden yoksun bırakma, çalışma hürriyetlerini engelleme, nitelikle tehdit ve hakaret, görevi kötüye kullanma ve haberleşmenin engellenmesi suçları işlediği ifade edilerek gerekli yasal işlemlerin yapılması istendi.
Savcı: Polisin yaptıklarının mazur karşılanması gerekir
Suç duyurusu üzerine arama sırasında görevli polisler ve amirleri hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan açılan soruşturma Şubat 2018’de tamamlanarak, takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararında “makul şüphe” bulunması üzerine soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda polislerin görevlerini yerine getirmek için binaya girdiği savunuldu. Takipsizlik kararının gerekçesinde şunlara yer verildi: “Cumhuriyet Savcılığımızca iddialarla ilgili yürütülen soruşturmada toplanan delillerden iddiaya konu olan soruşturma evrakının örneği kolluktan temin edilerek incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda özellikle olayla ilgili kolluk form ve tutanakları incelendiğinde Diyarbakır’da PKK örgütünün ölümlü saldırı olayını gerçekleştiren şüphelilerin kaçtığı yer olarak değerlendirilen, yetkili merciinin emrinin icrası ile durum ve koşullar gözetilerek görevinin ifa olunduğu, olay yerinde kameraların çalışmadığı veya ilgili yerleri görmediği bu sebeple iddia olunan diğer darp, cebir, kötü muamele ve kişilerin yere yatırıldığının iddialarının kanıtlanmadığı, ilgililerin el swaplarının alınması için ve mevcut adli işlemlerinin yapılabilmesi ve görevini yerine getirilmesi gerekleri ile kişilerin dernekten emniyete götürüldüğü, işlemler ve incelemeler tamamlanıp bir suç unsuruna rastlanmayınca serbest kaldıkları, cumhuriyet savcısının emrine uygun hareket edildiğinden olayda haksızlık unsuru bulunmayıp hukuka uygunluk nedenleri bulunduğu meydana gelen mağduriyetler ve olumsuzlukların soruşturma yapılan olayın önemli bir terör olayı soruşturması olup unsurları ve koşulları itibari ile görünür gerçekliğe uygun, usulsüz ve hukuka aykırı olmayacak ölçülerde olup mazur karşılanması gerektiği,
Dolayısıyla kamu görevlilerinin görevlerini görevini kötüye kullanma kastıyla hareket ettiklerine dair delil elde edilemediğinden suçun yasal unsurlarının bulunmadığı böylece toplanan delil, bilgi ve belgelerden; soyut iddia dışında, şüphelilerin yüklenen suçu işlediklerini gösterir, dava açmaya yeter kanıt ve emare bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle; olay hakkında yüklenen suçtan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına.”
Temur, takipsizlik kararının kaldırılması için Diyarbakır Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz edecek.