Cumhur İttifakı’nı, “AKP-MHP-Ergenekon ittifakı” olarak tanımlayan ve bunun tüm halklar, emekçiler ve ezilenler için büyük bir tehlike olduğunu ifade eden SiyasiHaber Editörü Halit Elçi, “HDP’nin temsil ettiği devrimci dinamizm olmadan faşizm yenilemez” dedi.
Siyasi Haber Editörü Halit Elçi, 2019 seçimlerine giden Türkiye'de Cumhur İttifakı’nı, ittifak sonrası Türkiye'yi ve bu ittifakın karşısındaki muhtemel muhalefet koalisyonunu değerlendirdi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Bilal Seçkin’in haberine göre, AKP-MHP ittifakına Ergenekon’un da eklenmesi gerektiğini söyleyen Elçi, bu üçlü ittifakın politik ve pratik liderinin de AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirtti. "Onun hegemonyası altında kurulan bu ittifakta elbette Erdoğan ve arkasındaki ekibin, politik/ekonomik çıkarları ve ideolojik motifleri öncelikli konumdadır” diyen Elçi, “Cemaat ile ipleri koparan Erdoğan, devlet kadrolarında doğan boşluğu gidermek için Cemaat’le birlikte devletten tasfiye ettiği Ergenekoncu kadrolara muhtaç hale geldi. Eski güçlerine kavuşamayacaklarından emin olduğu için bu ekibi yanına çekti. Ardından partisinin çoğunluğunun arzusu hilafına koltuğunda kalmasına yardım ettiği Devlet Bahçeli üzerinden MHP’yi de kendisine yedekledi” dedi.
‘Bu ittifakın arkasında Kürt korkusu var’
AKP-MHP ittifakının sadece kişisel ve zümresel hesaplara değil yeni iktidar blokunun politik ve ekonomik çıkarlarına dayandığının altını çizen Elçi, “Bu ittifakın arkasında yeni dalga Anadolu burjuvazisinin yırtıcı/yayılmacı sınıfsal çıkarları da var. Kürt Halk Hareketi’nin ve aşağıdan gelen toplumsal muhalefetin gücünden korkuya kapılan 'devletçi' kadroların korkuları var. Elbette Erdoğan ve şürekasının iktidardan düştüklerinde kendilerini mahkeme önünde bulma kaygıları da önemli bir rol oynuyor" diye belirtti.
'Bu ittifak emek ve halk düşmanı'
Cumhur İttifakı’nın hangi paydalarda birleştiğini ve ortaklıklarının ne olduğunu da Elçi şu şekilde sıraladı: "Birinci ortaklık Kürt korkusu, halk ve emekçi düşmanlığıdır. İkincisi, çoğulculuk, çok seslilik, demokrasiye karşı tekçilik, otoriterlik ve giderek faşizmdir. Üçüncüsü ise, uç noktasında Avrasyacılık olan, stratejik bağlamda yeni Osmanlıcılıktır. Bu müşterekler, birbiriyle sıkı bir etkileşim halinde Cumhur İttifakı’nın temellerini oluşturuyor. Gerek demokratik siyaset alanına yönelik kitlesel tutuklamalar ve siyaset alanının giderek daraltılması, gerekse başta Afrin olmak üzere Suriye ve Irak sınırları içinde yapılan operasyonlar Cumhur İttifakı'nın hem gerekçesi hem sonucudur. Bu ittifak, Kürtlerin örgütlü ve bağımsız varlığına tahammül edemiyor. Sadece Kürtlerin de değil, ‘Reis Baba’ya ve devlete biat ve itaat etmeyen tüm toplumsal öznelerin; hakkını arayan emekçinin, eşitlik ve kurtuluş mücadelesi veren kadının, doğayı ve kenti savunanların, gençlerin, velhasıl tüm ezilenlerin düşmanıdır."
'Paramiliter güçler hazırlanıyor’
SiyasiHaber Editörü Elçi, “Tasfiye edilen eski statükonun yerine yeni tarzda faşist bir rejim kurma yolunda ilerliyorlar. Devlet kurumlarının hemen hemen hepsinin ele geçirdiler. Medya bütünüyle Saray’a bağlandı. Yeni bir toplumsal harekete karşı paramiliter güçler hazırlanıyor” dedi. Elçi, “Faşizmin kurumsal olarak yerleşmesinin önündeki en büyük engel, başta Kürt Halk Hareketi olmak üzere devrimci ve demokrat muhalefet odaklarının çeşitli biçimlerde kendisini gösteren direnişinin kırılamamasıdır. Saray’ın liderliğindeki Cumhur İttifakı 2019 seçimlerini şu veya bu şekilde kazanarak kitlelerin direnişini kırmayı, muhalefeti ezmeyi planlıyor. Bu seçimler, hem iktidardaki ittifak güçleri hem de muhalefet için bir hayat memat meselesi haline geldi. Bu seçimlerde Cumhur İttifakı'nın yenilgiye uğratılması, AKP’nin başındaki suç çetesinin yargının önüne çıkartılmasına, Devlet Bahçeli’nin koltuğunu kaybetmesine ve MHP’nin çökmesine yol açacaktır" diye aktardı.
'Cumhur İttifakı'na karşı birleşilmeli'
AKP-MHP ittifakının kazanması durumunda Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin, anti-kapitalist güçlerin bugüne kadar olduğundan çok daha fazla baskıya maruz kalacağına dikkat çeken Elçi, “[İttifakın kazanması] Toplumsal yaşamın dinselleştirilerek cendereye sokulmasına, sınırsız bir tek-tipleşmenin dayatılmasına ve benzerine neden olacaktır. İşte bu nedenle faşizme, ‘tek-adam’ sistemine, erkek egemenliğine, sermayenin kârı uğruna doğanın ve kentlerin talanına karşı yan yana gelinmeli. Sömürüye, tekçiliğe, Türk-Sünni- Erkek egemenliğine karşı çıkan, demokrasi, özgürlük ve eşitlik isteyen herkes şu ya da bu biçimde Cumhur İttifakı’na karşı güçlerini birleştirmelidir. Bu cenahtaki hiç kimsenin diğerini görmezden gelme, dışarda tutma hakkı ve bu anlamda hata yapma lüksü yoktur. Kuşkusuz muhalefet cenahındaki güçlerin önemli politik farklılıkları bulunuyor. Ama bütün bu farklılıklar, faşizmin kurumsallaşmasını engelleme görevi karşısında ikincil hale gelmektedir" şekline konuştu.
'HDP olmadan faşizm yenilmez'
Sayısal olarak muhalefetin en büyük gücünü CHP'nin seçmen kitlesinin oluşturduğunu ancak en dinamik ve örgütlü gücün ise HDP olduğunu söyleyen Elçi, son olarak şunları söyledi: "Nasıl ki CHP kitlesinin aktif katılımı olmaksızın başarı kazanılamazsa, HDP’nin temsil ettiği devrimci dinamizm olmadan da faşizm yenilemez. Muhalefet cenahındaki her bir politik güç, her bir birey dikkate alınmalı, en ufak bir güç heba edilmemeli, esnek ve yaratıcı mücadele biçimleri hayata geçirilmelidir. Bütün devlet olanaklarını arkasına almış olsa da, seçim yasalarında yapılan değişikliklerle seçim yolsuzluklarının önünü açmış olsa da, türlü sahtekarlıklara ve şiddete başvursa da Cumhur İttifakı’nı seçimlerde alt etmek mümkün ve zorunludur."
(MA / Bilal Seçkin)