Afrin saldırısına ilişkin Diyarbakır’da bir araya gelen 77 siyasi parti ve sivil toplum örgütü yaptıkları ortak açıklamada, “Ulusal birlik ruhunu ve pratiğini hayata geçirme” çağrısı yaptı. Açıklamada, “Afrin direnişiyle dayanışmak için tüm halkımızı Newroz alanlarına davet ediyoruz” dendi.
Diyarbakır'da Afrin için tutum belirlemek için bir araya gelen Kürt siyasi partileri ve sivil toplum örgütleri yaptıkları toplantı sonucunda basın açıklaması yaptı. Açıklamada, aralarında Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD), Azadi Hareketi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Emek Partisi (EMEP) temsilcilerinin de olduğu toplam 77 siyasi parti ve sivil toplum örgütünün imzası yer aldı.
Ortak açıklamayı yapan DTK Eşbaşkanı Bedran Öztürk, saldırıların kent merkezine kadar ulaşmasının büyük bir insanlık trajedisinin yaşanması riski taşıdığını belirtti.
‘Afrin’in tarihi dokusu tahrip edildi’
Saldırıların 58’nci gününe girdiğini hatırlatan Öztürk, “Bu süre içerisinde yapılan hava ve kara bombardımanları sonucunda yüzlerce sivil yaşamını yitirdi, Afrin’in köyleri ve kasabaları yapılan bombardımanlar sonucunda tam bir harabeye çevrildi. Aynı zamanda Afrin’in insanlık mirası olan tarihi dokusu ve ekolojik yapısı tahrip edilmiştir” dedi.
‘Birlikte yaşam vahası kurutulmak isteniyor’
Afrin’in tek başına Afrin olmadığını vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti: “Afrin, DAİŞ çetelerinin bütün Ortadoğu’yu cehenneme ve kan gölüne çevirdiği süreçte, DAİŞ zulmünden kaçanlara ev sahipliği yapan, onlarla ekmeğini, suyunu, havasını ve bütün değerlerini paylaşan, Ortadoğu’nun bütün kültürleri, inançları ve dillerinin bir arada ve birlikte yaşayabileceğine ışık tutan bir ortak yaşam, barış ve kardeşlik vahasıydı. Şimdi bu barış, kardeşlik ve birlikte yaşam vahası kurutulmak isteniyor.”
‘Uluslararası toplum sessiz kalmamalı’
Afrin’in gerçek sahiplerinin yurtsuzlaştırılarak, dışarıdan getirtileceklere “yurt” edilmek istendiğini kaydeden Öztürk, demografik yapısının değiştirilmek istenildiğini vurguladı. Afrin şahsında, Kürt halkının kendi vatanında bir statü sahibi olmasının engellenmek istenildiğini ifade eden Öztürk, “Kürt halkının bütün kazanımları yok edilmek isteniyor. En başta Kürt ve Türk halkları olmak üzere, bütün uluslararası toplum, yaşanacak bu insanlık trajedisi karşısında daha fazla sessiz kalmamalıdır. Sessiz kalmak, Afrin’e sahip çıkmamak DAİŞ çeteleri ve onların yeni türevlerinin yeniden palazlanarak insanlığın başına yeni ve daha büyük belalar açmasına bile bile göz yummakla eşanlamlıdır” dedi.
‘Uluslararası güçler Afrin’i iyi okumalı’
Afrin’in Türkiye ve Suriye için bir tehdit unsuru olmadığını dile getiren Öztürk, “Demokratik bir Suriye’de bütün halkların, inançların ve kültürlerin adil, demokratik ve eşitlikçi bir düzende kardeşçe yaşamak istemi ve talebi neden başka ülkeler ve halklar için tehdit oluştursun?” diye sordu.
Suriye’deki savaşın bitmeye yüz tuttuğu bir dönemde Afrin’e saldırının yapılmasına dikkat çeken Öztürk, “Afrin’e saldırıyla Suriye’de yeniden bir savaş sürecinin başlatılmasını uluslararası toplum ve Suriye’deki uluslararası koalisyon güçleri iyi okumalı ve doğru değerlendirmelidirler. Birleşmiş Milletler’in bir aylık ateşkes kararının, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’nin bütün askeri güçlerini Afrin’den çekme ve soruna diyalogla çözüm bulma kararı, ABD, Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası kurumların, aydınların çağrılarının Türkiye tarafından dikkate alınmaması, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Afrin’deki harekatın bir fetih harekatı olduğunu dillendirmesi gerçeği de bu kararları alan ve çağrıları yapanlar tarafından doğru anlaşılmalıdır. Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu ve diğer uluslararası kurumlar aldıkları kararlarının arkasında olmalıdırlar” ifadelerini kullandı.
‘Ulusal birlik sağlanmalıdır’
Kürt halkı ve Türkiye’deki bütün halkları ve inanç topluluklarını Afrin halkıyla dayanışmaya çağıran Öztürk, “Afrin gerçeği, tüm Kürdistan’da bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, inanç topluluklarının ve kanaat önderlerinin ideolojik farklılıkları bir kenara bırakarak ulusal birlik ruhunu ve pratiğini hayata geçirmesini zorunlu ve ertelenmez bir görev olarak dayatmaktadır. Bu tarihi ve acil görev bütün Kürdistani kurum ve şahsiyetlerin ertelenmez sorumluluğundadır. Halkımız, yaşadığı zorlukları ve sorunları ancak ulusal birliğini tesis ederek çözebilecektir. Halkımızın diriliş ve varoluş günü olan 21 Mart Newroz’unu direniş ruhuyla Afrin halkı ve direnişiyle dayanışmak için tüm halkımızı Newroz alanlarına davet ediyoruz” diye konuştu.
Açıklama alkışlarla sona erdi.
(Mezopotamya Ajansı)