Hatay Emek ve Demokrasi Güçleri Türk Tabipleri Birliği’ne yönelik baskıları protesto etmek için Hatay Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.
Hatay Emek ve Demokrasi Güçleri Türk Tabipleri Birliği’ne yönelik baskıları protesto etmek için Hatay Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.
Yapılan açıklamada 12 Eylül döneminde bile görülmemiş baskıların olduğu ve hükümetin insanları tektipleştirmek, muhalefeti ortadan kaldırmak için sistematik bir şekilde baskılara devam ettiği belirtildi.
Hatay Emek ve Demokrasi Güçleri’nin yaptığı açıklama şu şekilde;
Son yıllarda, özellikle de 20 Temmuz AKP sivil darbesi sonrası, faşizmin sistematik olarak kurumsallaştırılması sürecini yaşamaktayız. AKP’nin herhangi bir politikasını eleştirmek hedef gösterilmek, yargılanmak, gözaltına alınmak, tutuklanmak için yeterli görülmektedir.
TTB’ye yönelik Cumhurbaşkanının tehdidi üzerinden, birkaç gün geçmeden, toplumsal sorunlarda göremediğimiz bir hızla harekete geçen savcıların 12 Eylül’de bile görülmeyen şekilde TTB yönetimini evlerini, iş yerlerini, TTB’yi basarak gözaltına alması tüm barış yanlılarına yönelik açık bir susturma operasyonudur.
Barış talebine soruşturma açılması başlı başına sorunlu olsa da, adresleri belli olmasına rağmen ve çağrılıp ifadeleri alınmaları mümkün iken, evleri, işyerleri basılarak gözaltına alınmaları muhalif tüm kesimlere yönelik bir gözdağıdır, korkutma amaçlıdır.
Hekimlerin görevi yaşatmaktır. Yeminine bağlı kaldığı için hekimler cezalandırılamaz. Yaşatmaya ant içmiş bir meslek gurubu sorumluluğunu yerine getirerek “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklaması yapan Türk Tabipleri Birliğine yönelik yapılan baskıları kınıyor, TTB’nin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. TTB’ye yönelik sürdürülen baskı, sadece TTB yönetici ve üyelerine yönelik değildir; barış talebini baskı altına alma çabasıdır.
Gençlerimizin ölmemesi, çocuklarımızın geleceğinin karartılmaması, ekmeğimizin daha fazla küçülmemesi için hemen barış demeye devam edeceğiz.
Üzülerek belirtmek istiyoruz ki, ülkemiz doludizgin uçuruma doğru itilmektedir. Gidişattan kaygı duyanların sıra kendilerine gelmeden emek, demokrasi ve barış talebi etrafında bir araya gelmeleri ve mücadele etmeleri dışında bir yol, bir seçenek yoktur.
Başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri, hukuku askıya alarak suç işleyen iktidarı bu politikalardan derhal vaz geçmeye çağırıyoruz.
Emek ve demokrasi güçleri olarak ilk çığlıktan son nefese kadar insanın yaşamını olumsuz etkileyen bütün uygulamalara karşı çıktık, Demokratik kitle örgütleri olarak şiddetin, savaşın ve terörün her türlüsüne karşı olduğumuzu toplumların barışını savunduğumuzu haykırdık. Bu bir tercih değil, sorumluluktur. Savaşa, şiddete, çatışmalı süreçlere karşı mesleki sorumluluğumuz yaşama sahip çıkmak, barış talebine sahip çıkmaktır.
TTB ile dayanışmamızı bir kez daha ifade ediyoruz. TTB yöneticileri bir an önce serbest bırakılmalı, TTB’ye yönelik sürdürülen baskılara son verilmelidir.