Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin temizlik işlerinde çalışan ve Dev Sağlık İş’te örgütlü olan taşeron işçilerinin 28 Mayıs’ta yaptıkları bir günlük iş bırakma eyleminden sonra 5 işyeri temsilcisi taşeron Genç Ufuklar Ltd. Şti. tarafından işten çıkarıldı.
İşten çıkarılan işçiler: Gürol Gülsünoğlu, Taner Göçer, Erhan Koçak, Besra Çırabacak, Selçuk Öztürk
Hastane bahçesinde direniş çadırı kuran işçilere 6 Haziran 2014 tarihinde hastane yönetiminin direktifiyle özel güvenlik tarafından gece yarısı saldırıda bulunuldu ve pankartları söküldü. Yine 10 Haziran’da öğle saatlerinde özel güvenlik tarafından saldırı yapıldı ve pankartları yine söküldü. İşçiler direnişlerine devam ediyor.
Siyasihaber.org olarak direnişteki işçilerle görüştük:
İşten atılma süreciniz nasıl başladı, neler yaşandı?
Gürol Gülsünoğlu: Sendikamız Dev Sağlık İş’in almış olduğu karar doğrultusunda 58 hastanede eşzamanlı toplu iş sözleşmesi için, üretimden aldığımız güçle 1 günlük üretimi durdurma kararı aldık. Kocaeli Üniversitesi’nde de biz işyeri temsilcisi olduğumuz için bu işin çalışmasını yaptık. Son dakikaya kadar da hastane yönetimiyle sık sık görüşmeler yaptık, uyardık, iş bırakma eylemi yapmadan isterseniz masada halledelim gelin bizimle oturun diye çağrılar yaptık. Hatta 1 günlük iş bırakma grevi öncesinde yarım günlük uyarı grevi yaptık. Sabah saat 7.30’dan öğlen saat 10.00’a kadar iş bırakma eylemi yaptık. İki hafta sonra 1 günlük iş bırakma eylemi yaptık.
Ama yönetimin tavrında hiçbir değişiklik olmadı. İş bırakma eylemi yapmadan bir gün önce de başhekim yardımcısıyla görüşme yaptık, tavrı yine aynıydı. “Bana sorarsanız yapmayın, yaparsanız kendiniz bilirsiniz” diye açıklama yaptı. Biz de olacak şeylerden bizim sorumlu olmayacağımızı, iş barışını bozmaktan yana olmadığımızı söyledik ve Mayıs ayının 28’inde direnişimize başladık. Türkiye’de her tarafta aynı eylem yapılıyordu. Sendikamızdan, Türkiye’de her tarafta eylemler bitti, siz de bitirebilirsiniz dediler. Biz de hasta ve hasta yakınlarını mağdur etmemek adına iyi niyetli davranarak eylemi bitirdik; 12- 8 vardiyası mesaiye başladı.
Hastane yönetimi Mayıs ayının 29’unda, bir gün sonra bizim çıkış kararımızı vermiş. Çıkışımız yapılmış ama bizim haberimiz yok. Bizim Mayıs ayının 30’unda haberimiz oldu. Kimse gelip bize açıklama yapmadı. Beni kimse aramadı. Diğer üç arkadaşımızı telefonla aramışlar. İş akdiniz feshedildi haberiniz olsun, demişler. Biz bu açıklamayı kabul etmedik, sabah hiçbir şey olmamış gibi işimize geldik, mesaimize başladık.
Ondan sonra bazı işyeri temsilcisi arkadaşlarımızı arıyorlar, Nöbetçi Müdürlüğe gelmemizi istiyorlar, şirket yöneticilerinin orada olduğunu söylüyorlar, iş akdimizin feshedildiğini bildireceklermiş, evrak imzalatacaklarmış. Biz de itiraz ettik gitmiyoruz dedik, Şirket bizim muhatabımız değildir dedik. On tane güvenlik eşliğinde Tamer Göçer arkadaşımızın yanına geliyorlar. Şirket yöneticisiyiz biz, size bu evrağı getirdik, diyorlar. Tamer arkadaşımız da görüşmüyor.
Peki siz evraklara baktınız mı? Evraklarda ne yazıyordu?
G. G: Evrağa bakmadık, Şirketin getirdiği hiçbir evrağa bakmadık. Sonradan öğrendik ayın 29’unda iş akdimizin feshedildiğini. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 29. maddesine istinaden işten çıkarıldığımızı öğrendik. Çıkarma gerekçesi olarak da iyi niyeti suistimal yazılmış. Bu nedenle işsizlik maaşı alamayacağımızı öğrendik. Biz de 4 Haziran’da direniş kararı aldık.
Hastane yönetimi biz direniş kararı aldığımızdan makamını terk etmiş durumdaydı. Hastane yönetimiyle hiçbir görüşme yapılmadı. Direnişimizin 3. günü gece gündüz buradayız. Burada yatıyoruz. Sağolsun öğrenci arkadaşlarımız, diğer sendikalar, sivil toplum örgütleri, hastanede çalışan sekreter arkadaşlarımız, hemşire arkadaşlarımız, öğretim üyeleri, hastalar, hasta yakınları tam destek verdiklerini söylediler. İhtiyaçlarımızı karşılıyorlar.
G. G: Altı ay öncesine kadar 415 işçi çalışıyordu. Şu anda 490 işçi taşeron olarak temizlik işinde çalışıyor. Burada sürekli işçi alımı var. İşçi alıyorlar 2 ay sonra iş akitlerini feshediyorlar. Siz deneme süresindeydiniz gibi bahanelerle işten çıkartıyorlar. Aslında yapmak istedikleri olası grev vb durumlarda eski personeli işten çıkarmak, bir iki ay çalışmış işçileri işe almak. Eğer işe geri alınmazsak, buradaki diğer arkadaşlarımız da aynı durumu yaşayacaklar.
G. G: Hastanede çalışan arkadaşlarımıza orantısız baskı yapılıyor. Vardiyalara gelen servisler güvenlik eşliğinde Dekanlığın arka kapısından işe sokuluyor. Bugüne kadar bizi yağmurda, çamurda aşağıda indiren servisler, hastanenin bahçesine kadar geliyor.
G. G: 280 civarında sendikalı arkadaşımız var. Yetkili sendika biziz. Dev Sağlık İş’ten başka sendika yoktu. Şimdi yeni yeni yaklaşık 4 aydır başka sendikalar çalışma yapmaya başladı. Sağlık İş sendikasında 6 kişi var. Hastane yönetiminin desteklediği bir sendika.
G. G: Biz görüşme talep ettik ama hastane yönetimi makamlarını terk etmişlerdi. Öğretim üyeleri yönetime bu duruma son verin, arkadaşlar işe geri alınsın diye bildirmişler. Ama yönetim kabul etmemiş. İşten atılmamızda kimin rol oynadığını bilmiyoruz. Şirket üstleniyor, Dekan üstlenmiyor, Rektör üstlenmiyor. Şirket yetkilileri de sadece işten çıkartıldığımız zaman telefonla aradılar.
Taner Göçer: Hastane yönetimimin bize verdiği iş başvuru formlarını dolduruyoruz. Taşeron şirketle hiç görüşmedik. Hastane yönetimi tarafından mülakata alındık. Mülakattan sonra hastane yönetimi bizi işe alıyor. Hiçbir şekilde şirketle görüşmedik, toplantı yapmadık. 4 yıldır çalışıyorum şirketle hiç görüşmem olmadı. Maaşlarımızı hastane yönetimi şirkete veriyor, şirket de banka hesabına yatırıyor.
T. G: Asgari ücret alıyoruz. Fazla mesai ücretimiz izin olarak veriliyor. Bayramlarda eğer çalışırsak 22.00 TL fazla mesai ücreti veriliyor. Bazen 16 saat, bazen de 24 saat çalıştırıyorlar. Fazla mesai ücreti yerine onların belirlediği bir zamanda 8 saat izin kullanıyoruz.
Gürol Gülsünoğlu: Biz burada 3 yıl önce sendikamızın bizi yönlendirmesiyle, Çalışma Bakanlığı’na dilekçe yazdık, Çalışma Bakanlığı’ndan müfettişler ve bilirkişiler geldi. Hastanenin her tarafını gezdiler, herkese çalıştığı bölümlerde ne iş yaptığını sordular, hastane yönetimi bizim burada temizlikten başka iş yapmadığımızı iddia etti. İşçi arkadaşlarımız açıkça belirtti: Biz burada sağlık memurlarının işini yapıyoruz, hasta taşıma yapıyoruz, hastaya bakım yapıyoruz, kan taşıyoruz, bu işlerin hepsini yapıyoruz. Hastane yönetimi ısrarla her serviste her bölümde hasta bakıcı olduğunu iddia etti, taşeron işçilerin bu işleri yapmadığını söyledi.
Bu incelemenin sonucunda Muvazaa kararı verilmiştir. Bilirkişi raporu elimizdedir. Hastane yönetimine de gönderilmiştir. Taşeron şirkete çalışan işçiler için “Hastanede işe başladığı andan itibaren hastanenin asıl işçisidir” kararı verilmiştir. Bu karara da Kocaeli Üniversitesi adına Türk İş’e bağlı Sağlık İş Sendikası itiraz etmiştir. İtiraz belgesi de bizim elimizdedir. İtiraz belgesinde “Bu işçiler taşeron işçidir, bu işçiler hastanenin asıl işçisi değildir” ifadeleri var. Ama itirazdan bir sonuç çıkmadı.
Taner Göçer: Yeni çıkan yasada hemşireler doktorlar taşerona bağlı olacak, biz taşeron işçiler için iyi niyet gösterdikleri bir durum yok ortada. Müjde müjde diye sunuyorlar ama hep kara tablo çıkıyor. Müjde müjde dediler, biz kapının önündeyiz şu an. Bunların müjdesi işçi atmaksa biz buradayız.
T.G: Bu direnişe başlarken 110 kişilik bir grupla başladık. İki gün boyunca bu grup bizimle direnişe katıldı. İşyeri temsilcilerimiz işe alınana kadar devam edeceklerdi. Ama hastalar mağdur oluyordu, hasta yakınları bizden rica ettiler. Biz bir iyi niyet daha gösterdik. 110 arkadaşımız işlerine geri döndüler. Şu an da direnişin sonucu ne olur bilmiyorum ama üç ay da sürse beş ayda sürse biz direnişimize devam edeceğiz.
Besra Çırabacak: Şirket yetkilileri işten çıkarıldığımı telefonla arayarak bildirdiler, ben de onlara şirket merkezi olan Malatya ya gidip iş başvurusu yapmadığımı, beni hastane yönetiminin işe aldığını, 6 yıldır bu işyerinde çalıştığımı, muhatabımızın da hastane yönetimi olduğunu söyledim. Bu benim üçüncü işten atılışım. Diğer işten atılma nedenleri de sendika faaliyeti yürütmemden dolayıydı. Bir kadın olarak dik duruşumdan ve sendika faaliyetlerimden dolayı rahatsız oluyorlar. Mücadelemize devam edeceğiz.
Siyasihaber.org / Kocaeli / Röp: Deniz Çamur