Kamuoyunda “Sosyal Medya Davası” olarak bilinen 6 gazetecinin yargılandığı davada ikinci duruşma bugün Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Duruşma sonunda tutuklu gazeteciler Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat hakkında tahliye kararı verildi
Kamuoyunda “Sosyal Medya Davası” olarak bilinen 6 gazetecinin yargılandığı davada ikinci duruşma bugün Çağlayan Adliyesi’nde görülüyor. Davada Mahir Kanaat ve Tunca Öğreten tutuklu yargılanırken, 300 günü aşkın gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Ömer Çelik ile Metin Yoksu, Derya Okatan ve Eray Sargın tutuksuz yargılanıyor.
13.50 Tunca Öğreten ve Mahir Kanaat hakkında tahliye kararı verildi. Dava, 3 Nisan 2018’e ertelendi.
13.15 Mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya ara verdi.
13.10 Tutuksuz yargılanan Derya Okatan’ın avukatı Ali Koç söz aldı. Koç, “Adli kontrolün kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.
13.09 Derya Okatan ve Ömer Çelik’in avukatlarından Özcan Kılıç, “Böyle örgüt dosyası, böyle yapılan savunma görmedim. Üzülüyorum. Ben DGM’de yüzlerce davaya katıldım, böyle bir şey görmedim. Müvekkilerin dijital malzemelerinin geri verilmesini ve adli kontrolün kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.
13.02 Mahir Kanaat’ın avukatlarından Tolgay Güvercin söz aldı:
Geçen celse bir karar verdiniz bilirkişi konusunda. Tam bir ay geçti bilirkişi bir şey yaptı. Biz bir ay içerisinde her gün kaleminize uğradık. Duruşmaya iki gün kala bilirkişi yazı yazdı. Sizde dün yazdınız cevabı. Bir ay geçen süreye rağmen özel kalem ve siz sormadınız. Sayın başkan bu araştırma bir yıldır yapılmıyor. 1 ay önce karar verdiniz. Biz size görsellerle gösterdik. Flaşlarda video var. Video izlerseniz bilirkişiye gerek kalmayacak. Yine de bilirkişi isteyeceksiniz, görevini yapmayan bilirkişi hakkına suç duyurusunda bulunun.
12.45 Tunca Öğreten’in avukatı Sevgi Kalan konuşmaya başladı:
SEGBİS ile savunma yapılmasına itirazımız vardı. Esastan huzurunuzda bulunması gerekiyordu. SEGBİS kararınız için ciddi bir sebebiniz olması gerekiyordu. Esas olan yüz yüzelik ilkesi gereği burada olması gerekiyordu. Adil yargılanma hakkını ihlal ediyorsunuz. Savcı mütaalasını verirken şaşkın bir şekilde karar verdi, kaygılıyız. Savcılık standart gerekçelerle tutukluluğa devam istedi. 1 yıldır cezaevinde ama delil yok. Müvekkil, mailleri ele geçirmemiştir. Redhack yayımlamıştır. Buna ilişkin açıklamaları da var. Ve buna ilişkin binlerce haber var. Müvekkil konuya ilişkin olarak bir gündem takibi yapıyor, yakınındaki gazetecilerle yazışmaları var. Şimdi burada dosya kapsamında müevekkilin bir örgüt bağlantısı, irtibatı hiçbir şeyi yok.
Kalan, AİHM kararlarından örnekler verdi:
Müvekkil gazetecilik faaliyetinden dolayı yargılanıyor ve buna ilişkin AİHM kararları mevcuttur. Müvekkil tam bir senedir tutuklu. AİHM’e başvurduk. Yazışmaları başlattı. Öncelikli inceleme kararı verdi mahkeme. Yakın zamanda hükümetten savunma isteyecektir. Bu Mahir Kanaat içinde geçerlidir. Mahkemenizin tutuklamaya devam kararına somut bir olgu olmasını gerektiğini hatırlatmak zorundayız delilere el konulmuştur. Yeni bir delil yoktur. Müvekkilin yaptığı tek şey rızası dışında gruba alınmıştır. Bu gruptan çıkmıştır. Örgütle bağı yok. Yargılanan tek şey gazetecilik faaliyetidir. Tahliyesini talep ediyoruz.
12.35 – Kanaat’ın avukatlarından Av. Ali Deniz Ceylan konuşmaya başladı.
Ceylan: İki celseden beri anlatıyoruz. Tek bir suç delili var. O da 17-25 Aralık dosyalarının bulundurulması. Bunlar orijinal belgeler değil. İddia makamı kuvvetli suç şüphesinin devam ettiğini söylüyor. Ama biz bunu her seferinde çürütüyoruz. Yani duruşmaya başladığımız saat ile şu saat arasındaki kuvvetli şüphe olasılığının aynı olması mümkün değil. Savcının bu konuda en ufak bile şüphesi yok mu? Eğer yoksa biz bu konuşmaları niye yapıyoruz? Bu delilleri neden tartışıyoruz? Savcının bizim söylediklerimize karşı sorusunun olması gerekir. Ama yok. Anayasaya göre, milletler arası anlaşma gereği temel haklara ilişkin maddelerde, sözleşmeler kanunla çelişirse sözleşme hükümleri uygulanır yazar. Türkiye, AİHM kararlarını uygulamak zorundadır.
Biz tutukluluğun incelemesine ilişkin belgeler verdik. Belgelerin orijinal olmadığını söylüyoruz. Ama diyelim ki bu belgeler orijinaldir. Müvekkil gazeteci olduğuna göre bu belgeler haber kaynağı niteliğindedir. Bu belgelere ulaşmak ifade özgürlüğü kapsamında güvence altındadır. Bu durumda bırakın tutuklamayı, gazetecinin evini bile arayamazdınız. Ama bizim müvekkilimiz tutuklanmıştır. Dolayısıyla müvekkilin ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir ihlal mevcuttur. Müvekkilin tahliyesine karar verilmelidir. Kuvvetli suç şüphesi yoktur. Tutuklama nedenleri de mevcut değildir. Çocuğu hasta olan müvekkile tutuklama tedbiri orantısızdır
12.25 – Mahir Kanaat’ın avukatı Tolgay Güvercin şunları söyledi:
Mahir görseller gösterdi. Size verdiğimiz CD ve flash disklerde bu görsellerin video hali var. Savcı delillerden bahsetmedi. Çünkü bahsedecek bir şey yok. Yargıtay, örgüt üyeliği kriteri olarak, bilerek ve örgüt amacını benimsemeyi beliriyor. Bu kapsamda süreklilik arz eder nitelikte maddi veya manevi katkı sunmayı beliriyor Yargıtay.
Av. Güvercin, Yargıtay kararlarından örnekler sunuyor.
Mahir Kanaat’i örgüt üyesi olarak değerlendirebileceğiniz ne kanıt var? Dosya önünüzde. Bugün dahi indirseniz polisin fezlekesinde belirttiği gibi tarih aynı çıkacaktır. Polis kendi fezlekesinden Mahir’in indirdiği tarih 17-25 Aralık’tan sonra. Polis aslında kendini yalanlıyor. Polis buna rağmen Mahir’in dosyaları soruşturmalardan önce indirdiğini iddia ediyor. Öznitelik bilgisi ve kişinin dosyayı indirdiği tarih farklıdır. Bu çok basit bir gerçek. Bu bilgiyi bugün de indirseniz, bilgisayarınızda görülen öznitelik bilgisi soruşturmalardan önce çıkacaktır. Müvekkilimiz açık açık söylüyor. Ben solcuyum diyor. Ama dinci bir cemaate üyelikle suçlanıyor. Ve ortada delil yok. Mahir bu çuvala sokulamaz! Redhack bu mailleri ele geçirdiğini ve sohbet grubu kurduklarını açıkça yazıyor. Bu grubu kuran gazeteciler değil, RedHack’in kendisi. Ama gazeteciler hala tutuklu. Sayın savcı var olduğunu iddia ettiği delilleri açıklamak zorundadır.
12.20 – İlk duruşmada tahliye edilen ve tutuksuz yargılanan gazeteci Ömer Çelik’in savunmasına geçildi. Çelik, Kürtçe savunma yapıyor.
Çelik, Adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını istedi. Ailesine ait dijital malzemelerin iadesini istedi.
12.17 – Davada tutuksuz yargılanan gazeteci Metin Yoksu’nun savunmasına geçildi. Yoksu, “Arkadaşlarımızın beraatini ve adli kontrolün kaldırılmasını istiyorum. El konulan eşyalarımın verilmesini istiyorum” dedi.
12.15 – Davada tutuksuz yargılanan Eray Sargın’ın savunmasına geçildi. Sargın, “Haberin kaynağı biz değiliz. Kaynağı milyonlarca insan gördü. Hackerlar henüz hala bulunmamışken haber yapmaktan biz yargılanıyoruz. Beraatimi talep ediyorum. Benden alınan cep telefonu ve bilgisayarımın iade edilmesini adli kontrolün kaldırılmasını talep ediyorum.” dedi.
12.10 – Tutuksuz yargılanan gazeteci Derya Okatan’ın savunmasına geçildi. Okatan, “Adli kontrolün kaldırılmasını istiyorum. El konulan bilgisayarımı istiyorum. Gazetecilikten yargılanıyoruz. Beraat isitoruz”dedi.
11.55 – Mahir Kanaat savunmasında şunları söyledi:
İlk olarak Twitter üzerinden oluşturduğum iddia edilen fakat gerçekte Redhack isimli hacker grubunun oluşturmuş olduğu sohbet grubundan başlamak istiyorum. Avukatlarım size Redhack isimli hacker grubunun sıralı Twittlerni sunacak. Bu twitlerde göreceğiniz üzere sohbet grubunu kendilerinin kurduğunu yazmaktalar. Sohbet grubunu benim kurmadığım ve Redhack grubunun kurduğu twittlerden anlaşılmaktadır. Kaldı ki elimde bile olmayan e-maillerle ilgili sohbet grubu neden kurayım? 17-25 Aralık iddianamesinin indirilmesi ile ilgili bir sunum yapacağım. Bu sunumdan sonra bu konu ile ilgili aklınızda bir şüphe kalmayacağından eminim. Zira bu konu mühendislik bilgisi gerektiren bir konu değil.
Mahir Kanaat video izletmek istedi. Mahkeme Başkanı “avukatınız söz aldığında gösterir” dedi.
Görüntülerin çıktıları ise Mahkeme Başkanına sunuldu.
Google arama motoruna giriyoruz. 17-25 Aralık iddianamesi yazarak ‘enter’a basıyoruz. Görüleceği gibi 0.36 saniye içerisinde 547 bin sonuç karşımıza çıkıyor. Yargı mensuplarının da sıkça kullandığı http://www.adaletbiz.com/ sayfasını açıyoruz. Haberin içerisinde iddianamede bahsi geçen 17-25 Aralık fezlekelerinin birer örnekleri bulunmaktadır. (Bu esnada Kanaat’in avukatı görüntüleri gösteriyor.)
Sayın Başkan ve sayın üyeler. Biraz da öz nitelik bilgilerimden bahsetmek istiyorum. (Kanaat, 17-25 Aralık fezlekesinin görüntülerini, o tarihten önce bilgisayarına yüklemediğini kanıtlıyor.) Açık kaynaklardan indirilmiştir. Benim hiçbir terör örgütü ile en ufak temasim dahi olamamıştır. Bylock kullanıcısı değilim. Herhangi bir şekilde, herhangi bir FETÖ üyesi ve sempatizanı ile temasım olmadı: dershanelerine ya da okullarına girmiş değilim. Bank Asya’da kullandığım kredi, kredi kartı ya da banka hesabım yok. FETÖ’nün derneğine ya da vakfına üye değilim. FETÖ’ye kurban ya da zimmet vermedim. İddinamede FETÖ adına delillere sahip olduğum değerlendirilmiş. Yani tespit edilmemiş, değerlendirilmiş diye yazılmış. Yani herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Şimdi sormak istiyorum. Bahsi geçen görevler nelerdir? Ulaştırma yolu nedir? Tüm hesaplarıma ve telefonuma baktınız. Bir tane sağcıya ulaşabildiniz mi? Ben söyleyim cevabı hayır çünkü yok. Benim ne sağcı bir dostum ne de tanıdığım var. Ben devrimci bir ailenin çocuğu olarak doğdum. Öyle de yetiştirildim. Okul hayatında ve iş hayatımda hep “Tek yol devrim” diyenler vardı. Ve ben o güzel insanlardan hiç ayrılmadım. Muhtemelen de ölene kadar “tek yok devrim“ diyenlerle beraber olacağım. Sayın başkan ben hayatımın hiçbir evresinde illegal bir oluşuma katılmadım. Benden FETÖ’cü olmaz. Benden sadece ÖDP’li olur. Adli kaydım temizdir. Delilleri yok etme suçunu nasıl işlemişim? Söz konusu mailleri eklemedim. Dolayısıyla bilişim sisteminin engelleme ve verileri yok etme olarak tarafıma isnat edilen suçları kabul etmiyorum.
Bir örnek vereyim: Katil diye tutuklanmış bir insan var ve yargılama yapılıyor. Ama burada bir sorun var. Ortada ceset ve katil yok. Cinayet olmadan da katil olur mu? Benim durumum da tam bu. Ortada mailler yok ama ben mailleri hacklemek ile suçlanıyorum. 14 yıldır aynı iş yerinde, 8 yıldır sabit adreste ikamet etmekteyim. Sicil kaydımda hiçbir kayıt bulunamaktadır. İki çocuğum var. Bakmakla yükümlü olduğum bir ailem var. İşte bu sebeplerden dolayı tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum.
“Gazetecilik de hukukçuluk gibi haysiyete ve vicdana bağlıdır”
11.30 – Tunca Öğreten savunmasında şunları söyledi:
1 yıldır tutkluyum. Adalet arıyorum. 2002 yılında gazeteciliğe başladım. Savaş muhabirliği dahil her türlü tehlikeli alanda görev yaptım. Ancak hiç şu anki kadar korkmadım, kendimi tehlikede hissetmemiştim. Sebebi çok açık, kendimi hacker olarak tanıtmaktan imtina etmeyen, adı sanı bilinmeyen birinin iftirasıyla 1 yıldır özgürlüğümden, eşimden mahrum bırakıldım. Öyle trajik bir durumdayım ki, evliliğimizi dahi cezaevinde gerçekleştirmek zorunda kaldık. Oysa gazetecilik de, savcı ya da yargıç olmak gibi, haysiyete, ilkelere ve vicdana bağlı kalınarak yapılması gereken bir meslektir. Bir veriye ulaştığımızda önce doğruluğunu sorgularız. Ardından evrensel mesleki prensiplerle doneleri haber haline getiririz. Bu süreçte vicdanımız da bize rehberlik eder. Belki de en önemlisi, biz de yargı mensupları gibi kimseden talimat almayız. Şu an karşınızda temel gazetecilik prensipleri ve etiği dışına çıkmadan, mesleki anayasal haklarıyla, söz konusu e-postaları haberleştirmiş bir gazeteci duruyor. Yani veriye ulaşmış, gerekli kontrolleri yapmış, milyonlarca insanca paylaşılıp aleniyet kazanmasının ardından, konuyu ve süreci haberleştirmiş bir gazeteci… Üstelik haberinde bakana hakaret etmemiş, özel hayatıyla ilgilenmemiş bir gazeteci…
“Erdoğan dahi kendisi ile ilgili belgelerin haberleştirilmesini istedi”
Israrla haksız tutukluluğuma dikkat çekmek için tekrar etmek istiyorum; kimseden talimat almadım. 36 yaşındayım ve birilerinden talimat alacak kadar onursuz bir hayat sürmedim. Haberim bakan tarafından tekzip edilmemiş. Haberim milyonlarca insan tarafından paylaşılmış, aleniyet kazanmıştır. Hiçbir terör örgütüyle uzaktan yakından ilişkim yoktur. Olmamıştır, olması da mümkün değildir. Herhangi bir örgüt adına suç işlemiş olmam da akla ve mantığa aykırıdır. Elinizdeki dosyada söylediklerimin aksini gösteren en ufak bir delil yoktur. Kısa süre önce dünyayı sarsan bir sızıntı daha haberleştirildi. Paradise Papers adıyla yapılan sızıntıda, Kanada Başbakanı, Başbakan Binali Yıldırım, ABD Başkanı Trump, İngiltere Kraliçesi direkt ya da yakınındakiler aracılığıyla haber konusu oldu. Sahip oldukları off-shore şirketlerin bilgileri tüm dünyayla paylaşıldı. Hatta Kraliçe’ye ait bilgiler, devlet kanalı olan BBC tarafından haberleştirildi. Yaptığım haberle birebir benzerlik taşıyan haberler nedeniyle tek bir gazeteci ne gözaltına alındı ne de tutuklandı.
Geçen haftaki CHP Grup Toplantısında, sayın Kemal Kılıçdaroğlu bazı belgeler gösterip, Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın yakınları hakkında iddialarda bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun üzerine şu çağrıyı yaptı: Dekont dediği kanıtları ne savcılara ne de medyaya verdi. Belgelerin derhal savcılara, en azından medyaya verilmesi yönünde çağrı yapıyorum. Yani demem o ki mahkeme heyeti, Cumhurbaşkanı dahi belgelerin kontrol edilmesi ve sağlıklı bir şekilde haberleştirilmesi için çağrı yapmıştır. Dünyanın her yerinde geçerli olan prosedür de budur zaten. Şu an karşınızda duran kişi, belgelerin paylaşıldığı kişidir. Karşınızda duruyorum. Evrensel hukuk, demokrasi ve gazetecilik ilkelerini temel alıp değerlendirdiğimde, neden tutuklu olduğum konusuna yanıt veremiyorum. Belli ki bu sorunun yanıtı sizde de yok. Çünkü sayın savcıya bunu geçen celsede sorduğumda cevabını alamadım. Bu yargılama sonucunda suçsuz olduğumu siz de anlayacaksınız. Bu nedenle mağduriyetimin uzamaması, sizin vicdanınızı gelecekte rahatsız etmmemesi için beraatimi talep ediyorum.
11.29 – Tunca Öğreten savunmasına başlayacak
11.28 – Savcı; Suçun niteliği, yüklenen suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphenin varlığını gösteren somut delilllern mevcudiyeti, yüklenen suç için kanında verilen cezanın üst sınırı göz önünde bulundurulduğundan, adli kontrol hükümlerinin yetersiz olduğu, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti
11.26 – Mahkeme heyeti geldi duruşma başladı
11.15 – Mahir ile Tunca, SEGBİS’le bağlanacak. Geçen duruşmada bu yönde karar alınmıştı
11.00 – Duruşma birazdan başlayacak
Tutuksuz yargılanan gazeteciler duruşmaya gelebilecek ancak Kanaat ve Öğreten, Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanacak. 347 gündür özgürlüklerinden mahrum bırakılan Kanaat ve Öğreten için dava öncesi Çağlayan Adliyesi önünde bir açıklama gerçekleştirildi.
Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Sadece 9 sayfalık iddianamede somut bir delil ve suçlama bulunmuyor. Kamusal nitelik kazanmış ve tüm yurttaşların hakkında komuştuğu bilgiler, haberleştirildiği, tweet atıldığı için ve hatta bu paylaşımları yapan hesaplar takip edildiği için gazeteci arkadaşlarımız özgürlüklerinden mahrum. Bir önceki duruşma öncesinde de dile getirmiştik. Yine söylüyoruz. İnternet üzerinden gazetecilere her gün çeşitli yerlerden bilgi, belge ve istihbarat gelmekte, arkadaşlarımız çeşitli kişilerce sosyal medya gruplarına ya da mail gruplarına eklenmektedir. gazeteciler bu bilgileri incelemekte, asılsızca kullanmamakta, haber değeri ve kamu yararı varsa yayımlamaktadırlar. bu yüzden gazeteciler tutuklanamaz.
Savcılık makamı arkadaşlarımızı içeride tutacak delil bulamadıkça, ne suçlama yönelteceğini şaşırıyor. Milyonlarca kişinin okuduğu 17-25 Aralık fezlekelerini bilgisayara indirmek suç gibi gösteriliyor. Üstelik oluşturma tarihi ile indirme tarihi bilinçli bir şekilde birbirine karıştırılıyor. davayla hiç ilgisi olmayan kişisel tweetler dosyaya konuyor.
Bu hukuksuzluk hangi talimatla yapılıyor? Bizler bir an önce bu hukuksuzluktan vazgeçilmesini talep ediyoruz. Haber yapmak suç değildir. Gazetecilere özgürlük.
BirGün