Seçimlerle ilgili enine boyuna çokça değerlendirme yapılıyor, yapılmaya da devam ediyor. Üst perdeden yapılan geniş analizlerin ve yazılan yazıların yanı sıra halkın kendi içinde yaptığı ve hiçbir yerde yazılıp çizilmeyen ancak konuşularak daha çokça yayılan ve etki alanı daha geniş olan analizlerle de karşılaşıyoruz.
Bu analizlerde rastladığımız kimi değerlendirmelerin bazı eli kalem tutanlarca yazıya aktarıldığına da denk gelebiliyoruz. Seçimler öncesinde genel bakış açılarıyla yapılan kimi değerlendirmeler sonuçlarla karşılaştırılıp “bak gördünüz mü?” deniliyor.
Bu analizler genelde karşıtlık ve suçlamalar üzerinden yapıldı. Bunun en yaygını Alevilerin katiline aşık olup CHP’ye oy vereceği; Kürtlerin “aman süreç zarar görmesin” diyerek AKP’yi açık veya gizlice destekleyeceği… Cemaatin AKP karşıtlığı üzerinden kimi yerlerde CHP’yi kimi yerlerde ise AKP’yi destekleyeceği varsayımları genel kanaat oluşturan analizlerdi.
Bu analizlerin sonuçları itibariyle doğruluk payları olsa da gerekçeleri ve yapılan suçlamalar vicdansızca, toplumun gerekçelerini anlamaya çalışmadan, basitçe yapılmaktadır.
Alevilerin celladına âşık bir şekilde CHP’ye oy verdiğini söylemek ne kadar tepeden bakmacı ve hakaretvari bir söylemse, Kürtlerin sırf süreç hatırına AKP’ye sessiz kaldığını iddia etmek de o kadar vicdansızcadır. Bunu söyleyenlere Sn. Selahattin Demirtaş’ın sadece bir miting konuşmasını dinlemelerini tavsiye ederim. Selahattin Demirtaş seçimler sürecince AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a karşı söylenebilecek en ağır eleştirileri yapmış, hırsızlık üzerinden en ağır söylemlerde bulunmuştur.
Gelelim Kürtlerin AKP’ye oy vermesine; Seçimler süresince İstanbul’da birçok bölgeyi izleme şansım oldu. Bu süreçte özellikle Sünni Kürtlerin İstanbul’da AKP’ye oy vereceklerini söylemelerine tanık oldum. Sebebi nedir diye sorduğumda aldığım cevap Alevilerin CHP’ye oy verme gerekçeleriyle aynıydı.
Aleviler CHP’ye oy verirken AKP’nin muhafazakar yapısı ve Sünni İslami yaşam tarzını topluma egemen kılması; Alevileri yok sayan ve Alevi gerçeği ile Alevilerin laik toplum yaşamını yok sayan hatta bunu ortadan kaldırmaya çalışan bir noktadan siyaset yürütmesi karşısında yüzde 10 barajının da olduğu bir ortamda CHP’ye oy verme zorunluluğunu yaşıyor. Dersim örneğinde olduğu gibi kazanma ihtimali olan başka partilerin ortaya çıkması durumunda farklı tercihlerini de ortaya koymaktadır.
Batıda yaşayan Kürtler de CHP ve MHP korkusuyla AKP’ye oy veriyorlar. CHP ve MHP’nin PKK ile yürüttüğü süreci “katille masaya oturulmaz” cinsinden tanımlamaya devam eder ve bir halkın kendine önder olarak belirlediği şahsiyete hakaretler ederseniz kimse size güvenmez ve “Allah muhafaza ya CHP-MHP kazanır da savaş yeniden başlar” korkusuyla AKP’ye oy verirler.
Bu gerçekleri görmeden basit suçlamalar ve hakaretvari yaklaşımlarla tepeden bakmacı dille ortaya konan değerlendirmeler toplumun gerçeğine uymaz. Siz de zannettiğiniz siyasetin içerisinde bocalayıp durursunuz.