Diyalog Grubu, Barış Bloku, Demokrasi İçin Birlik, Yurttaş Girişimi ile Hak ve Adalet Platformu, “Düşmanlığı değil dayanışmayı büyüteceğiz” sözleriyle ortak mücadele çağrısı yaptı.
Diyalog Grubu, Barış Bloku, Demokrasi İçin Birlik (DİB), Yurttaş Girişimi ile Hak ve Adalet Platformu son zamanlarda artan ayrımcı söylemler ile ırkçı saldırılara karşı “Düşmanlığı değil, dayanışmayı büyüteceğiz” odayla ortak açıklama yaptı. Point Otel’de düzenlenen basın toplantısına, İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, HDP Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu, SYKP Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya, eski ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas, Hakan Tahmaz, Cihangir İslam, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, Gençay Gürsoy’un yanı sıra çok sayıda aydın, yazar ve akademisyen katıldı.
‘Bu suça ortak olmayacağız’
Ortak basın metnini barış aktivisti Prof. Dr. Ayşe Erzan okudu. İktidarın son zamanlarda artan ırkçı saldırıları ve nefret söylemlerini "üç beş kendini bilmez”e yükleyerek sorumluluktan kaçmaya çalıştığı belirten Erzan, “Vahim olayların art arda yaşandığı şu günlerde, hak ve adalete saygılı bir toplumda huzur, barış, kardeşlik içinde yaşamak isteyen biz yurttaşlar, gelişmeler karşısında endişe, öfke ve utanç içindeyiz” dedi. Bölücü, ayrımcı, kin ve nefret söyleminin, devletin tepesinden kaynaklanan kışkırtmalar olduğunu ifade eden Erzan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'na ve HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine saldırı olaylarında bu durumun bir kez daha görülüğünü söyledi. Başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere suçun destekçilerinin istifa etmeye davet eden Erzan, “İşlenmekte olan insanlık suçları, yaygınlaştırılan kin ve nefret söylemi karşısında suskun kalmak suça ortak olmaktır. Bizler; her kesimden, her siyasetten, farklı inanç ve görüşlerden yurttaşlar olarak ‘Bu suça ortak olmayacağız’ diyoruz” diye konuştu.
‘Çok acı yaşadık’
Açıklamadan sonra söz alan HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, son dönemde yaşanan düşmanca ve ırkçı eylemleri görmezden gelmenin, yok saymanın ve sessiz kalmanın yapılabilecek en büyük hata olduğunu dile getirerek, “Düşmanlık ne kadar cesaretlendirilirse bizler de o kadar itiraz edeceğiz” dedi. Son iki yılda Türkiye'de siyasi iktidarın propaganda ve cebir kullanarak toplumu savaşa ikna etmeye, ölümlere alıştırmaya ve utançlarını örtmeye çalıştıklarını ifade eden Kerestecioğlu, “Tüm suçları gizlediler. Tan Matbaası baskınından, 6-7 Eylül'e, Kanlı Pazar'a, Maraş'a, Çorum'a, Sivas'a kadar bu ülkede pek çok acı provokasyon yaşadık. AKP hükümeti de devrin devlet operasyonlarına devam etti. Hükümet derin devleti yeniden sahiplendi. Ogün Samast'la fotoğraf çekilenler, Alevi yurttaşları sokakta yuhalatanlar, Kürt öğrencilere, işçilere saldıranlar her fırsatta milletvekilleri hedef gösterenler en son olarak Hatun Tuğluk'un cenazesinin defnedilmesini engellediler. OHAL süresince her eylemi copla, gazla, silahla dağıtan polis, orada bulanan yüz kişiyi engelleyemedi” ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun saldırganlardan biriyle sosyal medyada görülen fotoğrafına dikkat çeken Kerestecioğlu, “Daha kaç zulüm, kaç fotoğrafa, kaç yalan gerekiyor sormak isteriz. Dün meslektaşlarım için şiddetle yakın uzak hiçbir ilişkisi olmayan nice insan için tutuklama isteyen savcılara, onları tutuklayan hakimlere seslenmek istiyorum. Sedat Peker'in işkence videosunu ve şiddeti yeniden üretenleri ne zaman görecek gözleriniz. Hepimiz aynı okullardan mezun olduk, rahat uyuyabiliyor musunuz? Onlarla ilgili soruşturma açacak hiçbiriniz kalmadı mı artık bu ülkede?” diye belirtti.
‘Cumhurbaşkanı yaşayan ölüdür’
Hak ve Adalet Platformu bünyesindeki Antikapitalist Müslümanlar üyesi İlahiyatçı-yazar İhsan Eliaçık da, bir ülke için en büyük şanssızlığın suça bulaşmış bir diktatörün oluğunu ifade ederek, “Bunun için özel yöntemler uygulamak gerekir. Şu anda önemle mücadele vermeliyiz ki bir taraftan çıkarılmak istenen iç savaş diğer taraftan baskı, zulüm, kin ve nefret söylemine karşı adeta mangal gibi bir yürek ortaya koyup, genel bir birlik oluşturmamız gerekiyor” dedi. Cumhurbaşkanı’nı “Yaşayan bir ölü” olarak tarif eden Eliaçık, “Bu kadar ahkam kesmesinden, her şeye karışmasından, çok güçlü görünmesinden yola çıkarak demek ki; ortalığı titretiyor dememeliyiz. O bir yaşayan ölüdür. Kendisine yabancılaşmıştır; eşine, çocuklarına yabancılaşmıştır. Hiçbir şeyi sevmiyor, herhangi bir davası yok. Sevdiği tek bir şey var o da oturduğu koltuk. O koltuktan kalktığı zaman kötü kokular etrafa yayılacak” diye konuştu. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesine yönelik yapılan saldırıya da değinen Eliaçık, “Ben Müslüman’ım, Türk-Sünni kültürüyle yetiştim. Ama bu kültürü taşımak hiç bu kadar ağır gelmemişti. Hayatımın en büyük utançlarından birini yaşadım. Böyle bir utanç yaşattılar bize” ifadelerinde bulundu.
‘1348 yıl önceki saldırıdan ayrı değil’
Alevi Düşünce Ocağı Derneği (ADO) Başkanı Doğan Bermek ise, Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan saldırıyı bin 348 yıl önce İmam Hasan'ın cenazesine yapılan saldırıya benzeterek, “Acaba o günü hala yaşıyor muyuz diye sormak lazım kendimize. Tarihi öğrenmemiz, bu tarih ışığında kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Tanrıkulu'na yapılanla Yezid'in Hz. Hüseyin’e yaptığını ve Ankara’da ki cenazeyle İmam Hasan'ın cenazesine yapılan saldırıyı ayrı görmüyorum” dedi.
Mezopotamya Ajansı