Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal’in (OHAL)1 yıllık bilançosunu açıkladı.
CHP İnsan ve Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok’un hazırladığı raporda darbe soruşturmaları kapsamında 50 bin 510 kişi tutuklandığı, 111 bin 240 kamu çalışanı görevlerinden kesin olarak ihraç edildiği bilgisi yer aldı.
Yayımlanan raporda, olağanüstü hal süresi boyunca yaşananlar, ihraçlar, gözaltı ve tutuklamalar, insan hakları ihlalleri, uluslararası raporlar ve kanun hükmünde kararnamelerle ilgili bilgilere yer verildi.
169 bin adli işlem 50 bin tutuklama
Raporda yer alan bilgilere göre 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem yapıldı. Darbe girişimi soruşturması kapsamında ise 50 bin 510 kişi tutuklandı. Tutuklananlardan 7 bin 430 kişi daha sonra tahliye edildi. 7 bin 266 kişi hakkında ise yakalama kararı çıkartıldı.
111 bin kamu çalışanı ihraç edildi
Olağanüstü hal süresi boyunca 139 bin 356 kamu çalışanı hakkında idari işlem yapıldı. 111 bin 240 kamu çalışanının görevlerinden kesin olarak ihraç edildi. Raporda, Resmi Gazete’de yayımlanmayan veya kurum internet sayfalarında duyurulmayan ihraçlar da olduğundan, toplam ihraç sayısı belirtilen rakamdan daha fazla olduğu ifade edildi. Raporda yer alan ihraç edilen kamu görevlilerinin kurumlara göre dağılımı ise şu şekilde:
33 bin 233 kişi Milli Eğitim Bakanlığı
22 bin 975 kişi Emniyet Genel Müdürlüğü
7 bin 573 kişi Sağlık Bakanlığı
6 bin 22 kişi Adalet Bakanlığı
2 bin 349 kişi belediyeler
Bin 642 kişi Maliye Bakanlığı
2 bin 749 kişi Diyanet İşleri Başkanlığı
Yine raporda kamu görevinden ihraç edilen 33 bin öğretmenin yanı sıra 21 bin özel okul öğretmeninin lisansının iptal edildiği bildirildi. 11 bin 301 öğretmenin terör örgütüne destek iddiasıyla açığa alındığı, bunlardan 9 bin 843’ünün KESK’e bağlı Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerden oluştuğu belirtilirken, toplam 20 bin öğretmeni bulunan Diyarbakır’da 4314 öğretmen, 900 öğretmeni bulunan Tunceli’de 504 öğretmenin açığa alındığı ve toplamda bin 488 Eğitim-Sen üyesi öğretmen ve akademisyenin görevlerinden kesin olarak ihraç edildiği raporda yer alan bilgiler arasında.
6 bin akademisyen görevinden ihraç edildi
Hazırlanan rapora göre olağanüstü hal kapsamında çıkartılan KHK’lar ile 6 bin 383 akademisyen ve 1200 üniversite idari personeli ihraç edildi. İhraç edilen akademisyenlerden 26’sı son KHK ile işine geri döndü. Ayrıca kapatılan üniversitelerden dolayı 5 bin 295 akademisyenin işsiz kaldı bildirildi.
Ayrıca KHK’larla toplam Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ne imza atmış 378 akademisyen ihraç edildi. Bu isimlerin 7’si KHK ile yeniden göreve iade edildi. İmzacılar arasında farklı yöntemlerle işten çıkarılan akademisyenlerin toplam sayısı ise 468 olarak bildirildi.
İşkence de var
Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok, raporunda darbe girişimi sonrası çok sayıda işkence iddiasının da gündeme geldiğini ifade ederken “Gözaltındakilerin yakınlarının ve avukatlarının başvuruları gözaltında sistematik işkence ile karşılaştıklarını işaret ediyor. Bunda gözaltı süresinin 30 güne uzaması, ilk beş gün avukat görüşünün engellenmesinin özel bir önemi var. İnsan hakları kurumlarına yapılan başvurulardan anlaşıldığı üzere avukat görüşmelerinin 10 güne dek engellendiği durumlar yaşandı” diye konuştu.
Soruşturmalardan dolayı 35 kişi intihar etti
Darbe girişiminin ardından yürütülen soruşturmalar kapsamında hakkında işlem yapılan kişiler ya da yakınlarından en az 35 kişi intihar ettiğini de raporunda yer veren Altıok, 4 kişinin de intihar girişiminde bulunduğu, intiharlar ve intihar girişimlerinden 8’inin cezaevlerinde, gözaltında ya da gözaltına alınırken gerçekleştiğini dile getirdi. Zeynep Altıok, “23 Şubat 2017’de Çukurova Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü’nde çalışan akademisyen Mehmet Fatih Traş’ın intihar ettiği haberi duyuldu. Mehmet Fatih Traş, doktor unvanını alır almaz, ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ bildirisinin imzacı olması nedeniyle işten atılmıştı. 28 Şubat 2017’de Ordu Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde görev yapan Yardımcı Doçent Mustafa Sadık Akdağ intihar ettiği haberi geldi. Akdağ bir süre önce Ordu İl Emniyet Müdürlüğünce, FETÖ soruşturması kapsamında 24 saat gözaltında tutulmuştu” ifadelerini kullandı.
Gazeteciler hedefte: 159 gazeteci tutuklu
Altıok, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı aralarında Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel gibi isimlerin de yer aldığı 159 kişi cezaevinde tutuklu veya hükümlü olarak bulunduğunu ifade ederek “TGS, TGC ve DİSK verilerine göre Olağanüstü Hâl süresince 216 gazeteci gözaltına alındı, 2 bin 308 gazeteci işsiz kaldı. 31 TV kanalı, 5 haber ajansı, 62 gazete, 19 dergi, 34 radyo, 29 yayınevi olmak üzere toplam 180 medya kuruluşu kapatıldı” ifadelerini kullandı.
OHAL’den sanat da etkilendi
Sanat alanında Olağanüstü Hal’den nasibi aldığını bildiren Altıok, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde muhalif kimlikleriyle bilinen 6 oyuncu ve yönetmen açığa alındı, 17 oyuncu, bir dramaturg, bir müzisyen ve bir koreografın işine son verildi. Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu’nun sahnelediği ‘Nazım ile Brecht’ oyunu OHAL kapsamında yasaklandı, Levent Üzümcü’nün oyununa Artvin Üniversitesi ve Artvin Valiliği salon vermedi. Aralarında Devlet Tiyatroları’nda dramaturg olarak çalışan Eren Aysan’ın bulunduğu 4 Kültür Bakanlığı çalışanı açığa alındı. Eren Aysan görevine iade edildi. Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli orkestra şeflerinden İbrahim Yazıcı, keman sanatçısı Filiz Özsoy ve piyanist Eser Öykü Dede 7 Şubat 2017 tarihinde KHK ile Kültür Bakanlığı’ndaki kamu görevlerinden ihraç edildi. Yazar Pelin Buzluk ise 29 Nisan 2017 tarihli 289 sayılı KHK ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndaki görevinden ihraç edildi” ifadelerine yer verdi.
Nuriye ve Semih’in direnişi
Altıok, hazırladığı rapora ilişkin gerçekleştirdiği açıklamada “OHAL’le geçirdiğimiz her gün 304 kişi işinden ediliyor. Bu sürede 50 binden fazla insan tutuklandı. Bu da OHAL Türkiye’sinde her gün 136 kişinin cezaevine atıldığı gerçeğiyle bizi karşı karşıya bırakıyor” bilgisini verirken, OHAL kapsamında birçok grevin ertelendiğini kaydetti. Altıok, “Önlemek istemedikleri bir grev var, o da açlık grevi! Haksız yere KHK eliyle ihraç edilen Nuriye ve Semih 134 gündür açlık grevindeler. Kendi doktorlarının muayenesine bile müsaade edilmiyor. Her gün ölüme daha fazla yaklaşıyorlar. Bu iktidar için ay sonunu nasıl getireceğini bilemeyen insanların feryadını duymak zor, ay sonuna kadar belki hayatta kalamama tehlikesi yaşayan insanları duymak da mı zor?” diyerek raporda Nuriye ve Semih’in direnişine de yer verdi.
Türkiye gazeteci ve siyasetçi hapishanesi
Altıok 11 HDP’li, 1 CHP’li milletvekili tutuklandığını, 74 belediye eş başkanı tutuklu olduğunu, 89 belediyeye KHK’da yapılan yasa değişikliği ile kayyum atandığını, 110 medya kuruluşu çıkarılan KHK’larla kapatıldığını, 715 gazetecinin sarı basın kartının iptal edildiğini bildirerek, “Türkiye gazeteci ve siyasetçi hapishanesine dönüştürüldü. Uluslararası birçok kuruluşa göre dünyada en çok hak ihlali Türkiye’de yaşanıyor. Dünyada en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülke Türkiye. Hayatını Gülen cemaati ile mücadeleye adamış bu nedenle Ergenekon çuvalında Cemaat/iktidar kumpasıyla yargılanıp suçsuzluğu teslim edilen başta Ahmet Şık olmak üzere gazetecilerin FETÖ suçlamasıyla hapiste olduğu bir ülkede hangi özgürlükten söz edilebilir? Oysa Akp Genel Başkanı bu tabloya bakıp ‘Türkiye hiç bu kadar özgür olmamıştı’ diyebiliyor” dedi.
Hükümet yetkililerinin olağanüstü halin ilki ilan edildikten sonra ‘OHAL bir buçuk ayda bitirilir’ açıklamaları yaptığını hatırlatan Zeynep Altıok, “1 yılı geçti. OHAL koşulunda seçime gitmeyeceğiz denildi, ama referandum bile olağanüstü halde dayatıldı. Devletin tüm olanakları seferber edildi. Mühürsüz ve hukuksuz seçim ile Hayır oyları YSK’daki saray hakimlerinin kararı ile Evet’e çevrildi. Zamanında Erdoğan Başbakanken, OHAL ile ilgili açıklamasında MHP’nin ‘OHAL ilan edilsin’ isteğine ‘O sizin karakterinizde var, bizim iktidarımızın karakterinde OHAL yok, o sizin aczinizin gereği. Terör istatistiklerinden olağanüstü hal dönemlerinde terörün zirve yaptığını göreceksiniz. Olağanüstü hal terörü derinleştirdi’ diyordu. Şimdi o MHP ile kol kola OHAL KHK’ları çıkarıyorlar ve birlikte mücadele ettiklerini iddia ettikleri terörü beraberce büyütüyorlar” diye konuştu.
OHAL ile beraber laiklik, demokrasi ve özgürlüklerin de hedefe konulduğunu ifade eden Altıok, “Müfredat değişiyor, evrim teorisi çıkarılıyor yerine cihat konuluyor. OHAL’den anlarlar, yoksulun, ezilenin grevden başka seçeneği kalmayan emekçinin halinden anlamazlar. OHAL’den anlarlar ama bilimden, sanattan, barıştan ve demokrasiden zerre anlamazlar” değerlendirmesini yaptı.
Dün gerçekleştirilen kabine değişikliği hakkında da değerlendirmede bulunan Altıok, “Seçim olmaksızın yenilenen bu kaçıncı kabine? AKP Genel Başkanı Erdoğan talimat veriyor, Başbakan noter merci gibi onaylıyor. Sonra da çıkıyor istişare sonucu böyle bir kabine oluşturduk diyor. Hangi gerekçe ile neyin istişaresi? Talimatın adı ne zaman istişare oldu? Adalet Bakanı değişiyor yerine başka biri geliyor. Adaletsizliğin her gün arttığı, halkın ezildiği, mazlumun hakkını arayamadığı, savcının saraya bağlandığı, yüksek hakimlerin bakandan talimat aldığı, bakanın da saray ne derse onu yaptığı bir ortamda adaletten söz edilemez. Cemaatin siyasi ayağı soruşturulmaz, araştırılmazken hangi gerekçe ve güvensizlikle ikide birde bakanlar değişiyor? Mesele bu iktidarın, anlayışın ve sistemin değişmesidir, isimlerin değil. İhtiyaç gerçek bir demokrasi, bağımsız ve laik bir hukuk devleti ve halktan yana bilimden güç alarak üreten, gelişen bir devlet anlayışıdır” ifadelerini kullandı.