Prof. Baskın Oran, ABD’nin Erdoğan’a önceden ‘gelme’ mesajı verdiğini fakat Erdoğan’ın meşruiyet ithal etmek ve fotoğraf çektirmek için gittiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye yaptığı ziyaretin yankıları sürüyor. Normal koşullarda rutin olması gereken ziyaret, ABD’nin tam da ziyaret öncesi Türkiye’ye rağmen Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ile yaptığı anlaşma, Türkiye’deki tartışmalı referandum süreci ve sonrasında yaşanan gelişmeler ziyarete yönelik ilgiyi arttırdı. Ziyarete yönelik ilgili artıran gelişmelerden biri de kuşkusuz ziyaret öncesi Türk yetkililerin yaptığı açıklamalar ve ziyaretin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine yönelik belirsizlik oldu.
Anlaşılamamak konusunda anlaşmak
Ziyarete yönelik uluslararası alanda yapılan en önemli tespitlerin başında “İki lider anlaşamamak konusunda anlaştı” tespiti oldu. Ancak AKP’ye yakın medya ziyareti abarttığı gibi, Erdoğan’ın ziyaret öncesi “nokta virgül” metaforu üzerinden manşetlerine taşıdı. Ancak ABD pozisyonunu koruduğu gibi Türkiye söylemini bir parça yumuşattı.
‘Erdoğan’ın çektireceği fotoğraf karesine ihtiyacı vardı’
Ziyareti değerlendiren siyaset bilimci Prof. Dr. Baskın Oran, ziyaretin AKP ve Erdoğan açısından esas olarak “meşruiyet ithal etme” amacı taşıdığını söyledi. dihaber’in sorularını yanıtlayan Oran, Kürt meselesinin de zaten uluslararası bir olay olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun süre beklediği ABD ziyareti, daha doğrusu Trump ile görüşmesi gerçekleşti. Öncelikle verilen mesajlar üzerinden değerlendirirseniz bu ziyareti nasıl tanımlarsınız?
İki taraf da daha önce söylediklerini tekrarladı: Erdoğan “Suriyeli Kürtlere yardım etmeyin” dedi, Trump “Edeceğiz” dedi. Bunun böyle olacağı baştan belliyken, Erdoğan yine de gitti, çünkü orada çektireceği fotoğraf karesine ihtiyacı vardı. İçeride meşruiyet zayıf olduğu zaman dışarıdan ithale çalışılır. Bunu daha önceki askerî darbelerde de çok gördük.
‘Çeviri skandalı programa dahildi’
Çeviride yaşanan “skandal” da büyük olasılıkla “programa” dahildi, Erdoğan YPG için “terörist” deyip Türkiye’deki yandaşlarına seslenmiş oldu, çevirmen bunu çevirmedi, Trump da ‘duyduğuna’ memnun oldu. (Erdoğan’ın YPG için terörist tanımlamasının çeviride yer almadığı ileri sürülmüştü.)
‘Erdoğan’a ABD’ye gelme mesajı verdiler’
İki ülke arasındaki temel anlaşmazlığın Suriye politikası ve Rojava yaklaşımı olduğu görülüyor. Türkiye’nin “ya biz ya onlar” dayatması üzerine Erdoğan gitmeden ABD Suriye Demokratik Güçleri’ne silah verilmesi kararnamesini imzaladı. Bu nasıl bir mesajdı?
Bu, “boşuna gelme!” mesajıydı. Zaten ABD yönetimi bunu açıkça da söyledi. Dış İlişkiler Konseyi Başkanı R. Haass, “Erdoğan ziyaretini iptal ederse büyük bir kayıp olmaz" dedi. Üstelik Pentagon bu silahların geri istenmeyeceğini de ilave etmişti.
‘Erdoğan fotoğraf çektirdi, Trump yasak savdı’
Nitekim “zirve” 20 dakika sürdü, yani çeviri yapıldığı için 10 dakika. Erdoğan fotoğraf çektirmiş, Trump da yasak savmış oldu. Bunun böyle olacağı konusunda Dışişleri sayın Cumhurbaşkanını uyardı mı, şüphedeyim, çünkü “Beyefendiye bunu arz edemeyiz” lafı çok duyulmuş ve bilinen bir laf. Erdoğan hiçbir konuda “uyarı” duymak istemiyor. Bu, bir lider (ve ülkesi) için felaketlerin en büyüğüdür.
Ayrıca ABD ziyaretinde de bir kez daha Kürt sorununun konuşulduğunu görüyoruz. Kürtlerin “Bu sorunu kendi aramızda çözelim” yaklaşımına rağmen sorunun uluslararası platformlarda konuşuluyor olmasını nasıl değerlendirirsiniz?
Bu uluslararası bir olay. Kürtler “aralarında” neyi nasıl çözecekler ki? Kürtler henüz feodal çatışma yapısını atlatabilmiş değiller.
‘Cümle yok ki nokta olsun’
AKP cenahı bu ziyareti, "Erdoğan nokta koydu" metaforu üzerinden değerlendiriyor. Neye nokta konulmuş oldu?
Ortada cümle yok ki nokta olsun. Bunun böyle olacağının önceden belli olduğunu söyledim. Zaten kendisi de Büyükelçilik konutunun önünde Amerika’nın Sesi’ne demeç verdi: “Nokta koyarsak olmaz.”
Son alarak Türkiye'yi yönetecek olan AKP kongresinde MKYK ve MYK ile Bakanlar Kurulu’nda bazı değişikler bekleniyor. Bu değişikler Türkiye'yi nasıl bir yönetim sekline sürükleyecek?
Cevap basit: Tek adam yönetim şekline. Ama Türkiye bunun için fazla gelişmiş bir ülke. Yakın dönemde büyük ıstıraplar bizi bekliyor ama elleme, Erdoğan denesin ve Türkiye’yi sivil vesayete karşı tam aşılamış olsun.
Dihaber