12 kişinin yaşamını yitirdiği kız öğrenci yurdunda incelemelerde bulunmak için Aladağ’a giden Araştırma Komisyonu, Süleymancılar tarikatına yakınlığıyla bilinen derneğin bir başka yurdunda da benzer ihmallerin yaşandığını ortaya koydu.
29 Kasım 2016’da meydana gelen faciada 10’lu yaşlarında 10 çocuk, yurt müdürünün altı yaşındaki kızı ve 18 yaşındaki bir eğitmen hayatını kaybetmişti. Yurt, sekiz yıl önce Konya’nın Taşkent ilçesinde LPG patlamasında 17 çocuğun hayatını kaybettiği yurt gibi Süleymancılar tarafından işletiliyordu.
Yangınla ilgili bir bilirkişi raporunda personelin yangın eğitimi almış olması halinde facianın önlenebileceği belirtilmiş, sorumluların bazılarının asli, bazılarının tali kusurlu olduğu kaydedilmişti.
‘Benzer ihmaller zinciri’
Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre, Aladağ’da yanan kız öğrenci yurdunun 500 metre kadar yakınında bulunan Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Ortaöğretim Erkek Öğrenci Yurdu’nda da benzer ihmaller zincirinin yaşandığı ortaya çıktı.
Erkek yurdunun da kız yurdu gibi yerlerinin halı kaplı ve iki yangın merdiveninden birinin üç metre yukarıda, bir diğerinin ise binanın arka tarafındaki bodrum katına baktığı belirtildi.
İncelemelerde bulunmak yurda için giden Araştırma Komisyonu üyeleri yurdun içinde yoğun bir rutubet kokusu aldıklarını da not etti.
‘Baskı yapıyorlar’
Adana İl Emniyet Müdürü, Adana Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürü’nün de bulunduğu bir toplantıda, söz konusu yurdun denetlenip denetlenmediğini sorduklarını belirten CHP’li komisyon üyeleri, yurdun yeterince denetlenmediğini gösteren yanıtlar aldıklarına dikkat çekti.
CHP’li komisyon üyesi Mustafa Balbay bölgede yaşayan ailelere çocuklarını bu yurda göndermesi konusunda baskı yapıldığını anlattı: “Yangında çocuklarını yitiren ailelerle de konuştuk. Özellikle anneler, bu yangındaki sorumluların ortaya çıkarılmamasından yüreklerinin yandığını söylüyorlar. Davanın adaletli bir şekilde sonuçlanması durumunda ancak yüreklerinin soğuyacağını ifade ediyorlar. O yurtlara bölgedeki özellikle iki köyde yaşayan ailelerin çocukları gidiyor. Biri Köprücek köyü, diğeri ise Kışlak köyü. Oradaki aileler ise başka bir gerçeğe dikkat çekiyorlar, o da kendilerinin çocuklarını bu yurda vermeleri için uğradıkları baskı. ‘Çocuklarımızı o yurda vermek durumunda bıraktılar bizleri’ diyorlar. Çocukların Kozan’da bir başka devlet yurduna gönderilme durumları da var ancak Süleymancılara ait bu yurda çocuklarının gönderilmesi için baskı yapıldığını söylüyorlar.”