Emek Partisi (EMEP), geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşen genel yönetim kurulu toplantısında yerel seçimleri değerlendirirken, önümüzdeki döneme dair de sonuçlar çıkardı. Toplantının ardından yapılan açıklamada, emek, barış ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesini ilerletmenin önemine vurgu yapılırken, HDP’nin de rolüne uygun olarak kendini yenilemesi gerektiğine dikkat çekildi.
EMEP açıklaması şöyle:
12-13 Nisan tarihlerinde toplanan Genel Yönetim Kurulu’muzun yerel seçimler, son siyasal gelişmeler ve bu çerçevede yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine ilişkin değerlendirmeleri şöyledir.
Partimiz, emek, barış ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesini ilerletmek için üzerine düşeni yapmaya devam edecektir!
1- Yerel seçimler öngörüldüğü gibi bir genel seçim havasında geçmiş, seçmen tercihlerine bu özellik yön vermiştir. Seçimlere ilişkin vurgulanması gereken noktalardan biri de 30 Mart yerel seçimlerinin ülke tarihinin en şaibeli seçimi olmasıdır. Siyasi kutuplaşma sonucu yurttaşlar adeta “kırk katır mı, kırk satır mı” dayatmasıyla tercih yapmak zorunda bırakılmıştır. Bu ortamda AKP, oylarını belirli bir seviyede tutma başarısı gösterse de 2011 seçimlerine göre yaklaşık 6 puanlık bir oy kaybettiği gerçeği görmezden gelinemez. AKP Hükümeti seçim sonuçlarını büyük bir başarı olarak ilan edip, anti-demokratik yasa ve uygulamalarını devam ettirmektedir. Türk ve Kürt bütün milliyetlerden işçilerin, emekçilerin talepleri karşısında baskı ve tehdit tutumunu sürdürmektedir.
2- CHP seçimin gerçek mağlubu durumundadır. Girdiği ittifak ve yönelimler halk tarafından kabul görmemiştir. AKP’yi zayıflatma adına çeşitli şekillerde utangaçça CHP’yi destekleyen kimi sol, sosyalist cenahtaki partiler ve çevreler ise gerçekte kendilerini siyaset dışı bırakan bir zeminde hareket etmişlerdir. BDP ise bölgedeki gücünü, aldığı yeni belediyelerle daha da artırmış, seçimden başarıyla çıkmıştır.
3- Partimizin de bileşeni olduğu Türkiye’nin emek, demokrasi ve ileri güçlerinin seçim bloğunu oluşturan HDP istenilen düzeyde oy alamamıştır. Ancak katıldığı ilk seçimde almış olduğu halk desteği küçümsenemez. Siyasi kutuplaşmanın bu düzeyde tırmandığı, ondan da önemlisi seçim çalışmalarını siyasi linç girişimleri altında örgütlemek durumunda kalan bir partinin seçim başarısını bu ortamda sadece oyla değerlendirmek gerçekçi değildir.
4- Bununla birlikte, Gezi direnişçileri dahil daha geniş kesimleri yeteri düzeyde kucaklayamamak, HDP güçleri olarak değerlendirmemiz ve sonuç çıkarmamız gereken bir durumdur. Aday belirleme sürecinde yaşanan sıkıntılar, seçim çalışmalarının oy tabanını oluşturan çevrede yoğunlaşması, propagandanın yığınların talep ve beklentileriyle örtüşmesi noktasında yaşanan eksiklikler, çok bileşenli olmanın beraberinde getirdiği “uyum sorunu”, yeni güçlerle buluşma ve birleşmede gerekli esnekliğin gösterilememesi gibi hususlar, sonuca etki eden temel zayıflıklardır. Partimiz, bu ve başka hususlarda yaşanan eksiklikler konusunda kendi çalışmasının da eleştirel bir değerlendirmesini yapmıştır.
5- Üç etaplı seçim maratonunun ilk etabını oluşturan yerel seçim sonuçları siyasi krizi çözmediği gibi daha da derinleştirmiştir. AKP örselenmiş ve fakat direnci kırılamamış bir parti konumundadır. CHP, güçlenerek sistem için alternatif olmak bir yana güç kaybetmiştir. Cumhurbaşkanı seçim sürecinin her iki partide de bir “çözülme süreci”ni besleyerek ilerleyeceği beklenmelidir. Olgular sermaye ve burjuvazi bakımından yeni siyasi mevzilenmenin asıl olarak 2015 genel seçimlerinde cevap bulacağını göstermektedir.
6- HDK- HDP siyasi krizin derinleştiği bu süreçte gerçek halk muhalefetini oluşturma potansiyeli taşıyan siyasi odak durumundadır. Partimiz, HDP’nin Cumhurbaşkanı seçimine emek ve demokrasi güçlerinin daha geniş birliğini sağlayacak ortak bir aday etrafında gitmesini savunmaktadır. Ne var ki HDP, Cumhurbaşkanı seçimi öncesi siyasal gelişmelerin ortaya çıkardığı bu misyonu karşılamak üzere yeni güçlerle birleşmek için çaba göstermekten çok, dikkatini BDP’nin HDP’ye katılarak HDP’yi bir “kitle partisi olarak yeniden biçimlendirmek” üzerine yoğunlaştırdığı bir sürecin içine girmiştir. Partimiz bunun doğru olmadığını bir kez daha vurgulamaktadır. Bu yönde bir girişim HDP’yi niyetten bağımsız olarak demokrasi güçlerinin güç birliği zemini olmaktan çıkarıp klasik bir parti formuna sokma; yeni güçlerle birleşme ihtiyacına yanıt vermek bir yana daha da darlaşma tehlikesiyle karşı karşıya bırakacaktır.
7- Kurulduğu andan beri demokrasi güçlerinin birliğine büyük önem veren partimiz her zaman demokrasi güçlerinin birliği sorununa ortak bir partide bir araya gelmek yerine güç birliği ve ittifak zeminlerinde çözüm bulmaya çalışmıştır. 2011 seçimlerinde sağlanan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun temeli üzerinde yükselen HDK-HDP bu ihtiyaca bir yanıt olmuştur. Bu yüzden partimiz gündeme geldiği andan itibaren HDK-HDP çalışmasına büyük değer vermiş, örgütlenme çalışmalarına ve mücadele sürecine bütün gücüyle katılmıştır.
8- HDK’de bir araya gelen ve emek, barış, demokrasi talepleri için ortak mücadele yürüten güçlerin, mevcut Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası nedeniyle kurdukları bir parti olması HDP’nin alamet-i farikasıdır. Nitekim bu özgünlük birbirinden farklı siyasi parti, örgüt ve çevrelerin, aydın ve sanatçıların, kadın çevrelerinin, inanç ve kimlik gruplarının, LGBTİ bireylerin ve diğer demokrasi güçlerinin HDK-HDP zemininde bir araya gelmesinde birleştirici harcı oluşturmuştur. Partimiz bu özgünlüğe yaslanarak daha geniş güçleri birleştirme yolunda yürümekten yanadır. Bunun için de HDP’nin bu özgünlüğünü belirsizleştirmemesi için gerekli duyarlılığı gösterecek, demokrasi güçlerinin birliği sorununda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.
EMEK PARTİSİ GENEL MERKEZİ