“Başbakan’a hakaret” suçlamasıyla hakkında açılan davada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Ben siyasetçiyim, eleştiririm, gerekirse sert de konuşurum” dedi. Yüksekdağ, kullandığı tüm söylemlerin 15 Temmuz’la birlikte ne kadar haklı söylemler olduğu bir kez daha ortaya çıktığını söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ hakkında dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaret ettiği iddiasıyla Mersin 9. Asliye Ceza Mahkemesinde açılan davanın duruşması görüldü. Yüksekdağ, “Kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret etmek” suçlamasıyla yargılandığı davanın duruşmasına tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Kimlik tespitinin ardından savunmasını yapan Yüksekdağ, üzerine atılı suçlamayı reddetti. Yüksekdağ, “Mersin’de yapmış olduğum iki konuşmadan dolayı 5 ya da daha fazla dava açılmıştır. İddianamede konu ile ilgili herhangi bir söz yoktur. Ben siyasetçi olarak eleştirilerimi özgürce yapma hakkına sahibim. Ahmet Davutoğlu ile ilgili sarf etmiş olduğum sözler eleştiri çerçevesindedir. Ahmet Davutoğlu ile oturup konuşmuşluğumuz da vardır. Hakaret değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarına göre de sözlerim hakaret değil, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Ben siyasetçiyim, eleştiririm. Gerekirse sert de konuşurum” diye konuştu. İddianamede üzerine atılı suçlamaya konu yapılan sözlerin konuşmasının bir bölümü olduğunu belirten Yüksekdağ, o dönem söylediği sözlerin hepsinin 15 Temmuz ile birlikte haklı söylemler olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını ifade etti.
Yüksekdağ'ın ardından avukatların savunması ile devam eden duruşmayı mahkeme 17 Mart’ta erteledi.
İkinci duruşma
Ardından Yüksekdağ, Mersin’de HDP Akdeniz ilçe kongresinde yaptığı konuşma nedeniyle hakkında "Örgüt propagandası yapmak” ve “Türk Milletini, Cumhuriyeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılamak" suçlamasıyla açılan dava kapsamında Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinde savunma yaptı. Bu duruşmaya da SEGBİS’le katılan Yüksekdağ, yapmış olduğu konuşma kapsamında 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde de duruşmaya çıktığını hatırlattı. Yüksekdağ, çok sayıda dosyası olması nedeniyle dosyayı yeterince inceleyemediğini belirtirken, benzer dosyalarla dosyanın birleştirilmesini talep etti.
Avukatlarının da benzer talebi üzerine mahkeme İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesine müzekkere yazılmasına karar vererek duruşmayı 23 Mart’a erteledi.
‘Bu kararları tanımıyoruz’
Duruşmaların ardından HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul ve beraberindekiler Mersin Adliyesi önünde açıklama yaptı. Yüksekdağ’ın 28 Şubat tarihinde yargılandığını kaydeden Toğrul, “Bin yıl etkisi sürecek diyenlerle, dün mağdur olanların bugün muktedir olduğu dönemde biz bugün Mersin’de Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın yaptığı bir konuşmasından dolayı hakkında açılan iki davanın duruşmalarını takip ettik. Dosyaların konusu Eş Genel başkanımızın Cizre ve Sur ile sokağa çıkma yasaklarında yıkılan kentlerle, katledilen insanlarımıza dair yapmış olduğu konuşmalarda hükümete eleştirilerde bulunmasıdır. Bugün o dönemde dile getirdiğimiz yaşanmışlıkları yapanların çoğunun Fethullahçı cemaat üyesi oldukları ortaya çıkmış ve çoğu tutuklanmıştır. Böyle bir süreci yaşıyoruz. Bugün yaşananlar bize gösteriyor ki, o dönem eş Genel Başkanlarımız ve diğer yetkililerimizin yaptığı uyarılar dikkate alınsaydı 15 Temmuz yapılamayacaktı. O gün Eş Genel Başkanlarımızı dikkate almayanlar, bugün Eş Genel Başkanlarımızı yargılama konusu yapanlar, bugün kendileri bir darbe sürecini yaşatıyorlar” diye konuştu.
Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesine de değinen Toğrul, şunları söyledi: “Yine bu davaları açan, milletvekilliğini düşürülmesine neden olan davanın iddianamesini hazırlayan savcı, kararı veren hakimler hepsi bugün Fethullahçı cemaat üyesi oldukları için cezaevindeler. Yani AKP şu anda Fethullahla mücadele çarpışıyorum, hesaplaşıyorum görüntüsü adı altında Fethullahçı cemaatin savcı ve hakimlerinin verdiği kararlarla HDP vekillerinin vekilliğini düşürmekte, onlara dayanarak kararlar vermektedir. Bizim bunları kabul etmemiz mümkün değil. Eş Genel Başkanımızın vekilliğini HDP’ye gönül verenler düşürebilir. Bizler AKP’nin iradesi ile vekil olmadık. Bizi milletvekili yapan halkımızın oylarıdır. Dolayısıyla kimse Eş Genel Başkanımızı yargılama ve milletvekilliğini düşürme hakkına sahip değildir. Bir tek halkımız nu hakka sahiptir. Biz onların bu kararlarını tanımıyoruz ve bu yapılanlar referanduma ayarlı bir planlamadır. Biz bunu kabul etmiyoruz.” (DİHABER)