Hayrettin Karaman, FETÖ soruşturması ve ihraçlarında masum olanların bir an önce tespit edilmesini istedi. Karaman “Gerçekten pişman olan, tövbe eden, bundan sonra ilişkisini kesmeye azmedenlere de bir fırsat verilsin” dedi
Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman, bugünkü köşesinde FETÖ gerekçesiyle, yürütülen soruşturma ve ihraçları kaleme aldı. “Gülen cemaatinin gerçek mahiyeti ortaya çıkmaya başlayınca insanların ikiye bölündü” diyen Karaman şöyle devam etti:
“Anlaşıldı ki, bu grup (daha sonraki adlarıyla söylersek fetöcü darbeci terör örgütü) kendi İslam anlayışını tek doğru anlayış, kendi hocalarını doğrunun tek temsilcisi, yol ve yöntemlerini de tek doğru yol ve yöntem olarak görüyor, bunu ülkede ve dünyada yaymayı hedef ediniyor, önüne engel çıkmasın diye gerektiğinde ülke düşmanlarıyla işbirliği yapabiliyor, önüne çıkan engel kim olursa olsun onu ezip geçmek için her hareketi meşru görüyormuş.”
Karaman daha sonra şu görüşleri dile getirdi:
“Bu grubun hem kendileri için intihar demek olan, hem de ülkeye ve millete büyük zarar veren son hamleleri darbe teşebbüsü oldu. Bu olaydan en az iki yıl önce gerçek yüzlerini daha açık olarak göstermeye başlayınca aklı ve kalbi selim olanlar onlarla ilgilerini ve onlara desteklerini kestiler. Ama ölümüne bağlılık ve desteklerini devam ettiren mensupları, bağlıları, şakirtleri ile bunlardan olmayan bazı kimseler de çeşitli sebepler ve saiklerle destek vermeye veya destek sayılacak davranışlara devam ettiler.
Bağımsızlık ve bütünlüğümüzü, can ve mal emniyetini, hak ve hürriyetleri tehlikeye sokan büyük bir badire Allah’ın yardımı, milletin ve iktidarın sağlam duruşu sayesinde atlatılınca devlet, bir daha böyle bir belâ başımıza gelmesin diye “ihtiyat ve tedbir” cümlesinden bir kısım tasarruflarda bulundular. İlgi ve iltisak şüphesi veya tespiti bulunduğunda ilgilileri açığa aldılar, tutukladılar, ihraç ettiler ve mahkemeye verdiler.
Bu ihtiyat ve tedbir tasarrufunda “kamuyu zarardan ve tehlikeden koruma amacını, bireye ait menfaatin, hak ve hürriyetin önüne geçirdiler. Bu arada “suçlu” olmayan birçok kimse de bazı haklarından ve hürriyetinden mahrum oldular. İşte bu yüzden her gün içleri acıtacak mağduriyet hikayeleri dinliyoruz.
Bu hikayelerin gerçek olanları vardır; ama devlet kamuya karşı suç işlemiş insanları elden kaçırmamak ve kötülüklerine fırsat vermemek için “suç sabit olduktan sonra yakalama” yerine “suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakma ve haklarını iade etme” yolunu (bu manada ihtiyat ve tedbiri) tercih etti.
Bir de mağduriyet edebiyatını yayarak mücadeleyi gevşetmek, iktidarı yıpratmak, gerçek suçluları da bu arada kurtarmak ve kaçırmak için çabalayanlar var.
Bu durumda insaf, selim akıl ve kalp sahibi olanların isteyecekleri şey şu olabilir:
Araştırma ve inceleme komisyonları sağlam üyelerden oluşsun, yeteri kadar çok olsun, işlerini mümkün olduğu kadar hızlandırsınlar, masum olanlar bir an önce tespit edilsin ve haklarına kavuşsunlar.
Tespit edilebilirse gerçekten pişman olan, tövbe eden, bundan sonra ilişkisini kesmeye azmedenlere de bir fırsat verilsin.