Yeşil Sol Parti İzmir İl örgütü 16 Nisan’da yapılacak referandumla ilgili “Hayır ” kampanyasını, İzmir demokrasi güçlerinin katılımı ile ‘bir hayır yeter’ şiarıyla bugün başlattı.
Yeşil Sol Parti İzmir İl örgütü 16 Nisan'da yapılacak referandumla ilgili "Hayır " kampanyasını, İzmir demokrasi güçlerinin katılımı ile bugün başlattı.
Yeşil Sol Parti Genel Eş Sözcüsü Naci Sönmez'in katılımıyla gerçekleşen basın toplantısına DİSK Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, EGECEP sözcüsü Turgut İnel, HDP İl Eş Başkanları Öncü Demokrasi Grubu ile İzmir Demokrasi Platformu temsilcileri
katıldı.
Yeşil Sol Parti İzmir Eş Sözcüsü Yeşim Arslan'ın açış konuşması ile başlayan toplantı, Sönmez'in genel durum değerlendirmesi ile sürdü. İktidarın kendi meşrebince yeni bir rejim kurmaya çalıştığının altını çizen Yeşil Sol Parti Eş sözcüsü Naci Sönmez toplantı sonunda katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Naci Sönmez'in değerlendirmesi:
Sevgili Konuklar,
Değerli Basın Emekçileri;
Hak ihlallerinin sınır tanınmadığı bir dönemde, siyasi iktidarın müzakere etmekten dahi imtina ederek dayattığı anayasa paketi için, OHAL’de referandum sürecine doğru gitmekteyiz.
Bugün, bu anayasa değişiklik paketine karşı Yeşil Sol Parti’nin kampanyasını “bir hayır yeter” diyerek başlatıyoruz.
İktidar, halkların demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, laik ve ekolojik bir anayasa ihtiyacını öteleyerek, kendi meşrebince yeni bir rejim inşa etmeye çalışmaktadır.
Yeşil Sol Parti olarak;
Bugün Türkiye’de gerçek bir demokratikleşme için en acil ihtiyacın otoriter, baskıcı ve yasakçı niteliğinden hiçbir şey kaybetmemiş olan 12 Eylül 1980 Darbesi’nin ürünü anayasanın temelden değiştirilmesi olduğunu düşünüyoruz. İç barışı tesis edecek, toplumun farklı kesimlerinin özgürce bir arada yaşayabilmesini sağlayacak, demokratik siyaseti ve güvenceli bir yaşamı kurmaya yol verecek toplumsal mutabakat sağlanmalı ve bu mutabakat çerçevesinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır.
AKP hükümeti ve yeni rejim inşasındaki müttefiklerinin referanduma götürmeyi başarmış oldukları değişikliklerin bu ihtiyaca asla yanıt vermediğini aşikârdır.
İktidar, halkı sandığa çağırırken getirdiği sistem değişikliğini maskeleyen ve sanki mevcut anayasanın ilerisinde basit düzenlemeler yapıyormuş havasını yaratan, aslında hiçbir doğruluğu olmayan söylemler kullanmaktadır. AKP’nin 12 Eylül anayasasını değiştirmekte olduğu ve bunun karşısında muhalefet edenlerin 12 Eylül anayasasını kabullenmekte olduğu algısı oluşturulmak istenmektedir. Oysa bu değişikliklerin gerçekleşmesi mevcut darbe anayasasını daha otoriter, daha anti-demokratik hale getirerek kalıcılaştıracaktır. Bu nedenle mevcudu daha da geri konumuna getirecek bu değişikliklere itiraz ediyor ve “hayır” diyoruz.
Bütün yaşam alanlarımız ve hatta yaşam hakkımız saldırı altındadır. İnsanlarımız katledilip, bombalarla parçalanırken, derelerimiz, havamız, suyumuz da büyük bir kıyımla karşı karşıyadır. Her şeyi büyük bir kar hırsına kurban eden, canlı yaşamını yok sayan, gencecik insanların hayatını yok eden politikalarla oluşturulmuş korku ikliminde toplum gelecek umudunu kaybetmektedir. Barışı ve güvenceli yaşamı teminat altına almayan, gelecek umudumuzu yeniden kazanmamıza vesile olmayacak bu değişikliklere, barış içinde yaşam hakkımıza sahip çıkmak adına “hayır” diyoruz.
İhtiyacımızın, her kesimin mutabakatı ile hazırlanmış, eksenine doğayla uyumlu, bütüncül politikaları koyan, eşit, adil ve özgür bir ortamda yaşamı garanti altına alan, yetkileri tabana yayan, demokratik ve radikal bir toplumsal sözleşme olduğuna inanıyoruz. Bu toplumsal sözleşmede doğa bir özne olarak yer almalı, insanın doğanın efendisi değil, onun uyumlu bir parçası olduğu anlayışıyla dünya üzerindeki yaşamın bir bütün olduğu algısı yerleştirilmelidir. Tüm canlı bileşenleri, sosyal ve kültürel varlıkları ile doğa ve çevrenin hakları eksiksiz tanınmalıdır. Yaşamın tamamı bir yana, tek adam bir yana diyen değişiklik talebine elbette “hayır” diyoruz.