Yazar Gülfer Akkaya’nın “Din ve inançlar cinsiyetçi midir?” sorusundan yola çıkarak hazırladığı dördüncü kitabı “Yol Kadındır”, yakın zamanda çıkıyor. “Kadınlar sır içinde sır olmayacak” ve “Aynada Fatma var” diyen Gülfer, “Bir toz tepesini düşünün, tozu hafif üflediğinizde; her şey kadıncıl, her şey kadına dair. Bu çok şaşırtıcıydı” diyor.
Bir kapının diğerini araladığı, hakikat arayışına sürükleyerek öze yaklaştırdığı hem kadına hem Aleviliğe dair bir araştırmanın ürünü olan “Yol Kadındır” kitabının yazarı Gülfer Akkaya ile konuştuk. Kitabında Aleviliğe cinsiyetçi müdahalelerin başladığı günden bugüne kadar geçen süreci anlatan Gülfer, bir önceki kitabına dair veriler toplamaya başladığı sırada birbiriyle çelişen unsurları fark ettiğini ve bu araştırmanın “Yol Kadındır” kitabını yarattığını söylüyor. Kendisinin de Aleviliğin cinsiyetçi bir inanç olduğunu düşündüğünü ancak geçmişin tozundan sıyırdığında her şeyin kadıncıl ve kadına dair olduğunu belirtiyor.
‘Din ve inançlar cinsiyetçi midir?’
Alevilerde “yol kadındır” diye bir söylem olduğunu ancak bunun içinin boşaltıldığını belirten Gülfer, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu kitapla, ‘neden yol kadındır?’ denildiği ortaya çıktı. Derdini anlatan bir isim oldu diye düşünüyorum. Bugüne kadar din ve inanç alanında yapılan araştırmalarda buna feminist araştırmacılar da dahil herkes bir kabulle yola çıktı. Ortak söyledikleri bir şey vardı: ‘Din dediğiniz şey cinsiyetçidir.’ Bende buradan yola çıktım; ‘Din ve inançlar cinsiyetçi midir? ‘Ya cinsiyetçi değilse?”
‘Sandığımdan da eski ve kadim bir inanç’
“Alevilik inancında, ‘kadın ve erkek eşittir’ söylemi var” diyen Gülfer, bu söylemin kendi kertelesi olduğunu dile getiriyor. Feminist olduğunu ve feminist araştırma yöntemlerinin kendisi için önemli olduğunu dile getiren Gülfer, “Sır içinde sır olanlar: Alevi Kadınlar adlı bir önceki araştırmamda da yaptığım şey aslında, Alevilik inancının nasıl cinsiyetçileştiği ve oradaki kadınların nasıl görünmez olunmaya başladığıydı. Kitap için çalışmaya başladığımda Aleviliğin cinsiyetçi bir inanç olduğuna inanıyordum. Şuan son derece erkekleştirilmiş bir inanç fakat Alevi felsefesinde bugün ki Alevilikle çelişen şeyler gördüm. Aleviliğin sandığımdan da eski ve kadim bir inanç olduğunu fark ettim” şeklinde açıklıyor.
‘Tozu üflediğinizde; her şey kadıncıl, kadına dair’
Gülfer, “Sır içinde sır olanlar: Alevi kadınlar” kitabında erkekleşmiş Aleviliği anlatırken, “Yol kadındır” kitabında; Aleviliğin henüz cinsiyetçi zeminde müdahale edilmediği geçmişinden bugüne kadar ki hikayesini anlattığını söylüyor. Araştırmayı yaparken çok zor bir işe kalkıştığını düşündüğü yine kendisiyle çeliştiği zamanların olduğuna değinen Gülfer, “Araştırmaya başladığım ilk günden itibaren gerek Alevilik inancındaki kadıncıl unsurlar, gerek kadim toplumlardaki kadıncıl unsurların bu kadar görünür ve rahat ulaşılabilir olduğunu düşünmemiştim. Bir toz tepesini düşünün, tozu hafif üflediğinizde; her şey kadıncıl, her şey kadına dair. Bu çok şaşırtıcıydı, heyecan ve umut vericiydi” şeklinde anlatıyor.
‘Alevi kadınların daha örgütlü mücadele etmesi gerekiyor’
“Bunun sadece Alevilik inancında olduğunu düşünmüyorum” diyen Gülfer, Anadolu ve Mezopotamya’da birçok inanç olduğunu, araştırılması gerektiğini vurguluyor. Türkiye’nin siyasal durumuna dair de değerlendirmeler de bulunan Gülfer, kitabının bu siyasal ortamda neler söylediğine dair şunları ifade ediyor: “Türkiye’de AKP iktidarı var ve insanlar dinin elinden yaka silkmiş durumda. Ağızdan düşmeyen tanımsız bir laiklik söylemi var. O yüzden biz kadınların erkeklerle eşitliğini, özgürlüğünü savunan, din içinde kadınların durumunu gören bir laiklik istiyoruz. Bu kitap birincil olarak bunu söylüyor. Kadınların tarihi çok yönlüdür demek istiyor. Alevilik kadim ve kadıncıl bir inançtır. Alevi toplumunun da Alevilik inancına ne kadar zarar verdiğini konuşması gerekiyor. Alevi kadınlarının daha örgütlü, birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Bu kitap bunların hepsini anlatıyor.”
(ŞÛJİN)