Ortadoğu sahası, Suriye-Rojava’da yaşananlar, Şengal gerçeği ve Êzidî katliamı, IŞİD’in bölge halkları ve Kürtler açısından ana tehdit haline gelişi; “lokal” ya da her “parça çelişkileri”ni zorunlu olarak ikincil plana itti. Demokratik mücadele yayılarak genelleştikçe, gündemler de genelleşti ve “ana çelişkiye/soruna odaklanmış” politik eylemsel reflekslere ihtiyaç duydu.
Bu duyumsayış, düşünsel ve duygusal alanı da hareketlendirdi ve temel çelişme olan Rojava artı Şengal konusunda “duygu bütünlüğünü” yarattı. Kürt kamuoyunu ana gündeme odakladı.
Parçalar arası ilişki ve ortaklaşmayı kolaylaştıran bu durum, özellikle Kuzey’de pek kavranmamış olacak ki, bu da, siyasal yapıları ana gündem, ana çelişme yerine parça çelişkisine odaklanmış bir eylemsellikle sınırladı. KCK ve Öcalan’ın uyarılarına rağmen süreçle çelişen aşılmış eylem biçimlerine yöneltti. Bir önceki yazımda eleştiri konusu ettiğim ANIT olayları yaşandı.
Bu durum Rojava’da kalan ve olayları yakından izleyen bir gazeteci arkadaşım tarafından şöyle yorumlandı:
“Burada (Rojava) şu an inanılmaz bir savaş yaşanıyor. Jenosid denilen şey sanırım burada anlamını buluyor. Ama orda (Kuzey’de) neler yaşanıyor, hangi gündem var, insanı düşündürüyor. Biliyor musunuz benim şu an içinde yaşadığım yerde (Rojava) her şey halkın elinde. Düzeni halk sağlıyor. Yaşamı halk düzenliyor. Asayişten, kent meclislerine, yolcu otobüslerinden, eczanelere kadar her şeyi halk kullanıyor, yönetiyor. Yani halkın doğrudan kontrolü, hakimiyeti var. Buna rağmen kimsenin aklına heykel dikmek gelmiyor. Çok ilginç. Halkın ve güçlerin odaklandığı tek şey ise, güvenlik ve katliamların önüne geçmek. Esas olan bu. Normalde Kobanê gibi Cizre Kantonu içinde seferberlik olmalıydı tabi. Şu an esas gündem daha çok halkın korunması ve Şengal’in temizliği olmalı… Bu haliyle kalırsa Şengal’den çıkan Êzidîler dört bir yana dağılacaklar ve asimile olmuş olacaklar. Oysa bu kültür yok olursa biz de yok oluruz. Onlar her türlü bozulma ve İslamlaşmaya rağmen bizim soy kütüğümüzdürler.”
Gerçekten de ilginç!
Rojava’da denetim büyük ölçüde halkta olmasına, bir tür statü (özerklik) oluşturmuş/elde etmelerine rağmen heykel dikilmiyor. Görsel figürlere, sembollere yönelinmiyor. Gündemine halkı korumayı alıyor.
Kuzey’de ise, tam tersine devrim ve değişimin alt yapısı, kurumsal düzeneği oluşmadığı halde siyasal çelişkiyi çözen değil derinleştiren simge ve sembollere yöneliniyor. Eylemsellik de doğal olarak bu eksende gelişiyor.
Bu belki bir sapma değil ama gerçekten de ciddi bir sorun…
Kürtlerin ana gündemi artık eskisi gibi parça eksenli değildir. Parçalar kolektifi geliştikçe ve mücadele genelleştikçe gündemler de parça odaklı olmaktan çıktı ve genelleşti. Dolayısıyla gündemler genel sorun, öncelik ve ihtiyaçları karşılamaya dönük olmak zorunda.
Öne çıkan öncelikli çelişme gazeteci arkadaşımın da aktardığı gibi, Şengal ve Rojava’yı korumak, halkı güvenceye almak ise, -ki bence de doğru bir tesbittir- her parça, her kurum ,her yapı ve birey bu ana önceliğe odaklanmalı, gündemini de bu temelde belirlemeli…
(Delil Karakoçan – 28 Ağustos 2014 – Özgür Gündem)