İzmir Emek Demokrasi Güçleri son KHK ile kapatılan gazeteler ve daha sonrasında operasyonla yazar-yönetici kadrosunun gözaltına alınan Cumhuriyet Gazetesi ile dayanışmak için protesto mitingi düzenledi.
Emek Kılınç/Siyasi Haber
Saat 17.00'de Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan 2 bin kişilik kalabalık çeşitli afişler ve pankartlarla muhalif medyayla dayanışmada olduklarını bildirdi.
Etkinliğe HDP Izmir Milletvekili Müslüm Doğan, HDP il eş başkanları, HDP ve CHP yöneticileri, DİSK, KESK, Halkevleri, EMEP, Kaldıraç, KÖZ, ve birçok STK katılırken, Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu da alandaydı.
Kitle "özgür basın susturulamaz", "birleşe birleşe kazanacağız" sloganlarıyla basın kuruluşlarına yönelik saldırıları protesto etti.
İzmir TMOBB il dönem sekreteri Melih Yalçın kitle adına basın açıklaması okudu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"20 temmuz tarihinde ilan edilen OHAL ile hukuksuzluğun önünün açıldığı, mevcut uygulamalara bakıldığında net bir şekilde görülmektedir. Bu hukuksuzluklarla bir yönetim biçimi olarak faşizme iyiden iyiye yaklaşan yolun taşları örülmektedir. OHAL'in ilk günlerinde darbecilerle mücadele adı altında on binlerce kamu çalışanını açığa alan siyasi iktidar, geçtiğimiz günlerde yayınlanan KHK ile aralarında cemaatle hiçbir şekilde ilgi olmayan KESK üyelerinin de olduğu binlerce çalışanı memuriyetten ihraç ederek amaç ve niyetini birkez daha ortaya koymuştur. Iktidarın amacı muhalif olmak bir yana, AKP'li olmayan hiçbir yurttaşı devlet kademelerinde çalıştırmamak, bir 'parti devleti' kurmaktır.
Tüm bunlar olurken kayyum uygulamalarına gözaltı ve tutuklamalarla eşlik edildi. Bu güne kadar tutuklanan çok sayıda seçilmişe, geçtiğimiz haftasonu Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı da eklendi. Seçim yoluyla ele geçiremediği belediyeleri darbe hukukuyla gasp etme yolunu seçen siyasi iktidar, Kışanak ve Anlı'yı tutuklayarak Kürt sorununda demokratik, barışçıl çözüm seçeneğinden ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. Yüzbinlerce insanı temsil eden Kışanak ve Anlı ile birlikte esir alınan tehdit edilen ülkenin barış umududur.
Dün İMC TV'yi Dicle Haber Ajansı'nı ve birçok muhalif haber kaynağını, bugün Cumhuriyet'i hedef alan bu saldırıların yarın Evrensel, Birgün gibi yine emek ve demokrasiden yana bir çizgide gazetecilik yapanları hedef alması hiç de uzak bir olasılık değildir. Özelde basın özgürlüğüne, genel olarak ise tüm özgürlüklere yönelik bu saldırganlığa karşı bir arada durarak "geçit yok" demezsek, yarın saldırıların dozunun hangi aşamaya varacağını kestirmek imkansızdır.
OHAL sürecinde yaşananlar sadece baskı ve yasaklamalarla sınırlı kalmamakta, Milletvekili Bülent Tezcan'ın silahla vurularak yaralanmasında olduğu gibi muhalif siyasetçilere yönelen şiddetle kaos ve gerilim atmosferine güç kazandırılmaktadır. Bu ve benzeri saldırıların ardından kimin olduğunu tahmin etmek güç değildir.
Bizler emek ve demokrasiden yana kurumlar ve yurttaşlar olarak, buradan bir kez daha ne OHAL yasaklarına, baskılarına ne de 'ya başkanlık ya bölünme' gibi en üst makamlardan savrulan tehditlere boyun eğmeyeceğimizi, sivil darbe karşısında diz çökmeden emeğin, barışın ve demokrasinin Türkiyesini kurma mücadelesini sürdüreceğimizi, OHAL sopasıyla terbiye edilmeye çalışılan kişi ve kurumlarla omuz omuza duracağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz."