10 Ekim Ankara Katliamı davasının ikinci gününde sanık Yakup Şahin ifade verdi. İfadesinde, polislerin kendisine “elinize sağlık ama bir iki çocuk ölmüş” diyerek güldüklerini ve selfie çektirdiğini söyleyen Şahin, “Koca cumhurbaşkanı bile ‘Allah affetsin, kandırıldık’ diyorsa ben de Halil İbrahim Durgun beni kandırdı derim” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamlarından biri olan, Ankara’da IŞİD’in saldırısıyla 101 kişinin hayatını kaybettiği Ankara Katliamı’nın dün başlayan davasına bugün de devam ediliyor.
Adliyeye abluka
Katliam günü Gar Meydanı’nda yeterli güvenlik önlemi almamakla suçlanan emniyet, dün davanın görüleceği Ankara Adliyesi’ni “ablukaya” aldı. Duruşma salonunda da tutuklu sanıkların etrafında ‘robocop’ giyimli jandarmalar etten duvar ördü.
"Bu durumu kaldıramıyorum" diyen avukat davadan çekildi
Davanın bugün görülen ikinci duruşmasında, CMK sistemince zorunlu olarak atanan sanık avukatı, "Vicdanen ben bu durumu kaldıramıyorum çekiliyorum" diyerek duruşmadan çekildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden duruşmanın öğleden sonraki oturumuna, Ankara katliamını gerçekleştiren canlı bomba Yunus Emre Alagöz ile birlikte ikinci canlı bombayı Gaziantep'ten Ankara'ya getirdiğini itiraf eden davanın kilit isimlerinden Yakup Şahin'in mahkemedeki ifadesi ile başlandı.
Evrensel’in haberine göre, itirafçı Y.Ş’nin ifadesinde şunlar yer aldı:
“Emniyettekiler 3.5 ay yatıp çıkacaksın dedikleri için o ifadeyi verdim. Size verilen ifadenin hiçbir gerçekçi değeri yoktur. 20 sayfa okuyacağım. Orada da anlayaksınız. Şimdiye kadar hiç illegal örgütlerle ilgim yoktur. Ben hayatım boyunca ailemden 1 hafta bile ayrılmış değilim. Koskoca cumhurbaşkanı bile ‘Allah bizi affetsin, yıllarca bizi kandırdılar’ dedi. Ben de Halil’in yanında çalışırken beni de kandırmışlar. Halil bana, ‘Asker kaçağı arkadaşım var evli barklıdır, onu kaçıracağız’ dedi. ‘Sen Ankara’ya önden git, sıkıntı olursa haber ver’ dedi. Halil’in sadece işçisi olarak emrinde çalıştım. Örgütsel olarak bir şey yapmadım. Patronum olduğu için söylediği her şeyi yaptım. Ben önden kontrolcü olarak geldim. Yolda iki kere durduruldum ama GBT sorgusu yapıldı ve geçtim. Sonra bir yerde buluşup mola verdik. Yolda benim işim bitti, beni gönderdi. Ben bir otele gittim, sonra yeğenime arabayı verdim o gezdi ben dinlendim. Yeğenimle Antep’e döndük. Ben arabamı Halil’e bırakmıştım, Yunus’la benim arabamı yollamış. Arabamı aldım. İçinde el bombası vardı. El bombası arabada dolaşmasın diye eve koydum Urfa’ya babamlara gittim. Alındığımda evde uyuyordum. Sivil polisler beni aldılar ama nezarete götürmüyorlar. Çay içtikleri yere götürdüler. Uyuşturucu içmiştim ondan alındığımı sandım.
"Selfie çektiler"
"Polisler bana ‘eline sağlık birkaç da çocuk ölmüş ama önemli değil’ deyip güldüler. Benimle selfie çektirdiler. Bombadan aldıklarını sonra öğrendim. Sonra beni başka bir yere götürüp çırılçıplak soyup kötü şeyler yaptılar. Halil’in nerede olduğunu sorup, ‘Halil bulunmazsa bütün suç sana kalır. O seni kullanmış sen de bir şeyler uydur suçu ona at’ dediler. Sabah benimle alınanları sordum onlara bir şey yapmamışlar. Ben Ankara’ya gelir gelmez hemen sorguya alındım. Meseleyi onlara da anlattım. Bana çok işkence yaptılar dayanacak gücüm kalmadı. Kimseyi bulamadıkları için bizi fail yaptılar. Ben gidip Birecik’ten 10 torba Halil için gübre aldım. Bana gübrenin sarımsak için olduğunu söyledi ve aldım.”