Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Binali Yıldırım, Bahçeli’nin idamla ilgili sözlerine ilişkin, “Mutabakat sağlanırsa yapılabilir” diye konuştu. Cumhuriyet’e yönelik operasyon ile ilgili olarak “Kırmızı çizgi aşıldı” diyen AP başkanına yanıt veren Yıldırım, “Kardeşim senin çizginin üzerine bir çizgi de biz çizeriz” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, partisinin grup toplantısında Cumhuriyet'e düzenlenen susturma operasyonu ile ilgili konuştu. Yıldırım, operasyon ile ilgili "Kırmızı çizgi aşıldı" diyen Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'a cevap vererek "Bizde çizgiyi millet çizer millet. Kardeşim senin çizginin üzerine bir çizgi de biz çizeriz" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye teşekkür eden Yıldırım, Bahçeli’nin idam ile ilgili sözlerine yanıt vererek, mutabakat sağlanması halinde yapılabileceğini söyledi.
Partisinin grup toplantısında konuşan, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"En son grup toplantımızdan bu yana yine yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürdük. Ülkemize gelerek, 15 Temmuz darbesi nedeniyle dayanışmalarını gösteren ülkelerin yöneticileriyle görüşmelerimizi sürdürdük. Afyon'da 25'inci istişare toplantımızı gerçekleştirdik. İki gün süren istişare toplantılarımızdda milletimizin bizden beklentilerini gözden geçirdik.Yeni hedefler, yeni fikirleri gerçekleştirmek için gerekli yol haritasını belirleyerek çıktık. Milletimizin bizden ne beklediğini gayet iyi biliyoruz. Başkaları çamur atarak siyaset gemisini yürütmeye çalışabilir. Ama biz çalışarak milletimize hizmet etmeye devam edeceğiz.
Türkiye'de 8 yıldır devam eden Türkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantısını gerçekleştirdik. Bu yıl, 21 büyük küresel firma katıldı. Bu firmaların toplam cirosu 20 milyar dolar civarında. Bu toplantıların amacı Türkiye'deki yatırımların ve gelecek beklentilerinin değerlendirilmesi ve yeni kararların alınmasıdır. FETÖ terör örgütünün ısrarla yaymaya çalıştığı, 'Türkiye'de ekonomi bozuluyor' algı propagandasının aksine, küresel yatırımcıların Türkiye'ye güveninin artarak devam ettiği yönünde iradelerini ortaya koydular. Büyük firmalar Türkiye'yi Ortadoğu, Ortaasya, Afrika için bir yönetim üssü haline getirmeye karar verdiler. Bir kısmı altyapılarını kurdular, Türkiye'den 80-90 ülkedeki faaliyetlerini yönetiyorlar. Türkiye'de sadece küresel yatırımlar yapılmıyor, bölgedeki bütün yatırımlar da izleniyor. Ekonomi ile yapısal reformlar, OVP ve 2017 bütçemiz başta olmak üzere bütün güncel ekonomik konuları ele aldık. Konsey üyelerini, Türkiye ekonomisi ve yatırımların artırılmasına yönelik düşüncelerini dinledik. 2009 krizinin teğet geçmesinin arkasındaki en önemli husus Türkiye'nin krizde yatırımlara hız vermesi. Türkiye 2009 hariç 27 çeyrek üst üste büyümeyi gerçekleştiren ender ülkelerin başında gelmiştir.
Savunma Sanayi İcra Komistesi toplantısını gerçekleştirdik. Savunma kabiliyetimizi güçlendirmek, caydırıcılık altyapımızı güçlendirmek için 26 projenin hayata geçmesi için onay verdik. Toplam maliyeti 4,1 milyon dolar. Bu toplantıda, ayrıca Türkiye'nin de içinde olduğu F-35 uçaklarının ilk partisinin 2018'de Türkiye'ye gelmesi konusunda kararımızı aldık. Yeni nesil birleşik savaş uçakları projesi ile Türkiye savunma kabiliyetini artırmış olacak. Bölgedeki istikrara, güvene, barışa katkı sağlayacak. Bu uçakların yapımında Türkiye de var. Maliyetinin yüzde 50'sini oluşturan parçalar Türkiye'de yapılacak, orada monte edilecek. 14 yılda savunma sanayisine yapılan yatırım 35 milyar dolardır. Silahlı kuvvetlerimizin donanımı güçlendirmek için yapacağımız çok şeyler olduğunu biliyoruz. Çalışmalarda yeni teknolojilerden faydalanması için ar-geye ayrılan kaynağı artırmaya karar verdik.
Cumartesi günü milletçe Cumhuriyetimizin 93'üncü yıldönümünü kutladık. Başta Cumhuriyet'in kurucularından Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bu ülkenin istiklali ve istikbali için hayatlarını ortaya koyan bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. O günden bu güne vatanını, milletini, istiklalini koruma uğrunda canını veren tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz. 100'üncü kuruluşunda büyük hedefleri gerçekleştirme yolunda kararlılığımız aynen devam ediyor. Dev eserlerle geleceğe güçlü adımlarla yürüyoruz. 29 Ekim'de Ankara Yüksek Hızlı Tren Gar açılışını gerçekleştirdik. 200 bin metrekare kapalı alanlı, Avrupa'da 6'ncı büyük tren garıdır. Bu gar binası sadece yolcuların altı perondan binip seyahat edecekleri bir yer değil. Aynı zamanda 24 saat 150 bin kişinin gelip gideceği yaşam merkezi olacak. Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı'yla demiryollarında son yıllarda ortaya koyduğumuz atılım daha da ileri gidecek. Türkiye nüfusunun yüzde 55'ini oluşturan illerimize hızlı tren hattı yayılacaktır. Ankara tüm hızlı tren hatlarının buluştuğu yer olacak.
İstanbul’a 7 proje
30 Ekim'de İstanbul Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantısını gerçekleştirdik. Geleceğe yönelik yatırımlarımızı bir kez daha gözden geçirdik. İstanbul'a 7 proje kazandırıyoruz. Bunlardan 5'i bitti. Ankara-İstanbul hızlı tren projesi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü ve İstanbul-İzmir karayolu, Marmaray, Avrasya Tüneli. Biz inanıyoruz ki zor hemen yapılır, imkansız biraz zaman alır. Bu proje öyle bir proje. Geriye kaldı iki proje. Biri dünyanın en büyük havalimanı. Bazılarının alay ettiği, bazılarının da Gezi olaylarıyla protesto ettiği engellemeye çalıştığı havaalanın da ilk etabını 2018'de hizmete alıyoruz. Bu haliyle de 90 milyon kapasiteli. 7'nci büyük eser Kanal İstanbul'un çalışmasını da Ulaştırma Bakanlığımız hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladı. Bir su yolu projesi değil, bir yaşam merkezi haline gelecek. Çanakkale 1915 Köprüsü'nün ihanelesine çıktı. Bir aksilik olmazsa 2017 Mart'ta ilk kazmayı vuruyoruz. Türkiye'de ne değişti, Türkiye petrol, gömü mü buldu? Zihneyet değişti. Ülkesini, milletini seven, millete hizmeti ibadet gibi gören AK Parti geldi. İstikrar, güven geldi bütün yollar açıldı.
"Semiha Hanım diyor ki, 'Ben haberleri izlerken Başbakan haberleri ilgimi çekmiyor, Ulaştırma Bakanı haberleri ilgimi çekiyor.' Onun kafasında hala Ulaştırma Bakanı olarak duruyoruz, elbet bir gün o da kabul edecek."
‘Anayasa değişikliğiyle vesayet odaklarına son darbeyi vuracağız’
Geçmişte vesayet odakları her 10 yılda bir darbe yaparak bu ülkenin yolunu, gelişmesini kesmeye çalıştılar. Türkiye'yi birilerinin istediği gibi ekonomik, siyasi, sosyal istikrarsızlığa mahrum etmek istediler. O dönemde vesayet odakları kendi çıkarlarını korurken, milletin geleceği, refahı, kalkınması adına hiçbir şey yapmadılar. AK Parti 2002'de milletle başlattığı bu değişimle milletimiz kazanmaya, vesayet odakları kaybetmeye başladı. Yapacağımız anayasa değişikliğiyle vesayet odaklarına son darbeyi vuracağız.
2002 seçim olmuş 363 milletvekiliyle AK Parti tek başına işbaşına gelmiş. Ankara'ya gelir gelmez sağdan soldan kafayı uzatanları gördük. 'Hoşgeldiniz, yeni ortağınız biziz'. Ankara'da böyle vesayet odakları eskiden beri hep var olmuş. AK Parti 14 yıllık iktidarında iki şeyi başardı: Birincisi yılmadan yorulmadan millete hizmet etmek. İkincisi vesayet odaklarıyla mücadele etmek.
Ana muhalefet partisi bunların ana sponsoru. Sözde 367 ile Cumhurbaşkanını seçtirmeyeceklerdi. Hodrimeydan dedik, millet cumhurbaşkanını seçti mi? Recep Tayyip Erdoğan'ı yüzde 52 oyla cumhurun başı yaptı mı yapmadı mı? Bunların hiç azimleri tükenmedi. O iş bitince parti kapatma. İktidar partisini kapatmaya kalktılar. Vesayetçiler değişti, zihniyet değişmedi, taşeronlar değişti. Bu sefer FETÖ'cüler çıktı, Gezi'yle 17 Aralık’la vesayet yoluyla iktidarı ele geçirmeye çalıştılar. Güçlerini topladılar 15 Temmuz'da finale çıktılar. Millet de meydana indi, onlara dersini verdi.
‘Bahçeli’ye teşekkür ediyorum’
Şimdi hem FETÖ ile hem BETÖ ile amansız bir mücadelemiz var. Bu mücadelede maalesef gereken desteği göremiyoruz. İlk günde darbeye karşı bir araya geldik, sonra ne oldu, ne bitti, ana muhalefet partisi lideri Yenikapı'dan ayrılmak için bin bir bahanenin peşine takıldı. Bu Yenikapı ruhunu gözümüz gibi koruyacağız. Bu ruhu yaşatmak için elimizden geleni yaptık, yapmaya devam edeceğiz. O günkü duruşunu bugün de devam ettiren MHP'ye teşekkür ediyorum. Millet, memleket menfaatini önplana alan, sorumlu davranış gösteren Sayın Bahçeli'ye teşekkür ediyorum.
İşi büyüttünüz ha, diğer mevzu da bu idam mevzusu. Sayın Bahçeli galiba açıklama yapmış bu yönde değerli arkadaşlar, idam meselesi bir anayasa meselesidir. Anayasa da bir uzlaşma meselesidir. Diğer siyasi partilerle bir mutabakat sağlanırsa milletin umumi arzusu olan, sınırlandırılmış bir düzenleme yapılabilir. Sınırlandırılmış düzenlemeden kastımız ne? 15 Temmuz'da gündeme geldi bu konu. Canı yanan millet, bunların cezasız kalmamasını istiyor. Haklı olarak adaletin yerini bulmasını ve bunun gibi alçak girişimlerin bir daha olmamasını istiyor. Bu talebe kulak tıkayacak değiliz, bu bilinmelidir ancak bunu da tek başımıza yapamayacağımızın ve bu düzenlemenin de geriye doğru işlenmeyeceğini bilinmesini isteriz. Sayın Bahçeli'nin görüşünü dikkate alacağız ve anayasa teklifimizi buna göre yapacağız.
‘CHP, Çarşı gibi her şeye karşı’
Anayasa değişikliği sadece bizim meselemiz değil. Bu AK Parti'nin işi değil. Baştan beri, 14 yıldan beri bütün partiler darbe anayasası değişsin, bunun için bizim seçimlerde oy veriyorlar. Seçim vaatlerinde bu var. AK Parti söylediklerini yapan, yapamayacaklarını söylemeyen bir parti. Şimdi artık millete verdiğimiz sözü yerine getirme zamanıdır. Anayasa değişikliğini bizim referanduma götürecek sayımız yok. Biz partilerden şunu istiyoruz, bir anayasa değişikliği teklifimiz var, buyurun teklinizi getirin, vatandaş hangisini onaylarsa başımız üstünde yeri var. İşte şimdi sırası. Bütün partilerin katılımıyla bir anayasada uzlaşalım. Bunu yapamıyorsak, öyle anlaşılıyor ki, CHP temelden karşı; Çarşı gibi her şeye karşı. CHP de AK Parti ne söylüyorsa tersini söylüyor, bununla da siyaset yaptığını zannediyor. Siyaset yapacaksak seçim meydanlarında anlatıyoruz. 10 seçimde anlatıyoruz. Millet ne diyor, 'AK Parti'nin dediği daha doğru, bunlar devam etsin' diyor. CHP'de de istikrar var Kılıçdaroğlu'yla. Orada da istikrar devam ediyor, seçim değişiyor bir şey değişmiyor.
‘MHP’nin desteği önem arz etmektedir’
Anayasa değişikliğinde, sona geldik. Biz hazırlıklarımızı tamamladık. Meclis'e de getireceğiz. MHP'nin bu konuyla ilgili Sayın Bahçeli'nin beyanatları ortada. Bizim bu hazırlıklarımızda bir zemin oluşturmuştur. 330'a erişmek ve üstüne çıkmak için MHP'nin desteği de önem arz etmektedir. MHP'nin de hassasiyetini dikkate alarak bir hazırlık içerisinden çalışmalarımızı tamamladık. Bundan sonrasını Meclis'in bileceği iştir. Meclis önümüzü açarsa, meydanlara bu teklifi götürmeye imkan sağlarsa, bu teklifle ülkemizde anayasa ve sistem konusundaki anlamsız tartışmalara noktayı koyacağız.
‘Basın özgürlüğünü sizden öğrenecek değiliz’
Bir gazetenin yöneticilerine ve gazetenin vakfına yönelik bazı ithamlar var. İthamlar, bu vakfın 2013 yılından beri bir iki grup arasında davalı olduğunu biliyoruz. Bundan dolayı da bir şikayet söz konusu. Ağustos ayından beri tahkikat yapılıyor. Biri gazeteyi çıkaran vakfın yöneticilerin seçiminden dolayı, biri de teröre destek vermesi iddiasıyla yapılan tahkikat.
Başladılar 'Basın özgürlüğü elden gidiyor.' Basın özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkacağız. Avrupalı dostlarımızla anlaşamadığımız konu bu. Terörle mücadelede attığımız adımlarda önümüze basın özgürlüğünü getiriyorlar. Avrupa Parlamentosu'nda birisi 'Bizim kırmızı çizgimiz' diyor. Senin çizgine bakmayız biz. Senin çizginin üstüne bir çizgi de biz çizeriz. Türkiye tehditlerle hizaya getirilecek bir ülke değildir. Siz bu kadar hassas olacağınıza, terör örgütünün reklamlarını parlamentoda yaparken kırmızı çizginiz neredeydi? Çifte standartla bir yere varamazsınız. Dürüst olacaksınız. Basın özgürlüğünün ne demek olduğunu sizden öğrenecek değiliz. Suçluyu, suça iştirak edeni, FETÖ'ye destek verenleri de mazlum görecek değiliz. Bırakalım yargı işini yapsın. Bir şeyleri yoksa ortaya çıkar sonra da düzelir. Hukuk devletinde herkese düşen hukukun verdiği kararları saygıyla karşılamaktır, içinize sinmese de.