Saray-AKP iktidarının Temmuz 2015’te savaş konseptine geçişine gerekçe yaptığı, daha sonra Cemaat operasyonlarıyla ilişkilendirdiği Ceylanpınar’daki polis ölümlerinde, olayı aydınlatmaya çalışan Avukat Hüseyin Akay kazanamadığı sınav gerekçesiyle gözaltına alındı.
Saray-AKP iktidarının Temmuz 2015’te savaş konseptine geçişine gerekçe yaptığı, Cemaat operasyonlarıyla iç içe geçirdiği ancak son kertede üzerini örtmeye çabaladığı Ceylanpınar’daki polis ölümlerinde, olayı aydınlatmaya çalışan Avukat Hüseyin Akay kazanamadığı sınav gerekçesiyle gözaltına alındı.
Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015’te iki özel harekat polisinin evlerinde ölü bulunması, halihazırda müzakere sürecini sonlandırarak savaş politikalarına geçmiş olan Saray-AKP iktidarına gerekçe oluvermiş, saldırıyı PKK’nin yaptığını ileri süren iktidar böylece topyekun savaş konseptini hayata geçirmeye başlamıştı.
Kimin tarafından gerçekleştirildiği belirsizliğini koruyan, gözaltı, tutuklama ve dava süreçlerindeki gizliliği ve gelişmeleriyle şüpheleri artıran Ceylanpınar soruşturmasında, olayı aydınlatmaya çalışan ve tutuklu sanıkların avukatlığını yapan Hüseyin Akay, 18 Ağustos günü evine ve işyerine düzenlenen polis baskınları sonucu gözaltına alındı.
Akay’ın gözaltı gerekçesi 2012’de ‘kazanamadığı sınav’!
Akay’ın gözaltına alınma gerekçesi olarak “FETÖ/PDY soruşturması” gösterildi. Gözaltındaki meslektaşıyla görüşen Avukat Mustafa Vefa, Akay’ın 2012 yılında yapılan hakim ve savcı sınavı gerekçe gösterilerek gözaltına alındığını aktardı.
Ceylanpınar soruşturmasındaki belirsizlikler ve kuşkuları, daha önce de köşesine taşıyan Cumhuriyet gazetesi yazarı Ayşe Yıldırım da görüştüğü Urfa Baro Başkanı Hikmet Debele’nin gözaltı kararının 2012’deki hakim ve savcılık sınavına dayandırıldığı bilgisini verdiğini söyledi ancak önemli bir noktaya dikkat çekti: Akay, 2012’deki sınavı kazanmasına karşın mülakatta elenmişti!
Birden ortaya çıkan ihbar mektubundaki yalanlar
Ceylanpınar’da iki özel harekat polisinin öldürülmesinden bir gün sonra Sedat A., Mehmet Naci Y. ve Ömer K. adlı kişiler olayın failleri oldukları iddiasıyla gözaltına alındı. Araçları haciz gerekçesiyle durdurulan, bunun üzerine karakola götürülen, karakolda saatlerce işkenceden geçirilen üç kişi, gece saatlerinde aniden ortaya çıkan bir “ihbar mektubu” ile mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı. Üç kişiye işkence hapishanede de devam etti.
Avukatlar ise gizlilik kararı nedeniyle soruşturmayı sağlıklı izleyemedi, bilgi alma çabaları engellerle karşılandı. Tüm bu koşullara karşın olayı aydınlatmaya çalışan Av. Hüseyin Akay, ihbar mektubundaki çelişkilere dikkat çekmişti. Akay’ın aktardığına göre, ihbar mektubunda sanık Mehmet Naci Y.’nin babasının çilingir olduğu, polislerin öldürüldüğü evin kapısının ise zorlanmamış olduğu ileri sürülüyordu. Oysa Mehmet Naci Y.’nin babası çilingir değildi.
PKK saldırıyı üstlenmedi, HDP’nin araştırma önergesini AKP-MHP reddetti
Saray-AKP iktidarı, Ceylanpınar’daki polis ölümlerinden PKK’yi sorumlu tutsa da PKK bu iddiayı defalarca yalanladı. Olaydan bir ay sonra konuşan KCK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan, iktidarın Ceylanpınar’ı kendisine gerekçe yapmasını “sahtekarlık” olarak niteledi. Karayılan, “Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi bizim merkezi bir kararımızla yapılmış bir eylem filan değildir. Hatta resmi bir birimimizin yaptığı bir eylem bile değildir. Kendine ‘Apocu Fedailer’ diyen bir grup tarafından yapılmış bir eylemdir. Biz de zaten bunu böyle açıkladık. Hemen buna sarıldılar” dedi.
HDP de ilk günden bu yana olayın aydınlatılmasına çabaladı. Son olarak 17 Ağustos günü olayın araştırılması için Meclis’e önerge sunan HDP Urfa Milletvekili Osman Baydemir, “Eğer bugün biz bu karanlık olayı aydınlığa çıkarmayı başarırsak, darbe mekaniğinin bütün işleyen aksanlarını ve uzantılarını da açığa çıkarmanın kapısını aralamış oluruz” dedi. Buna karşın, önerge AKP ve MHP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.
Kaynak: Sendika.Org