ODTÜ Makine Mühendisliği öğrencisi eşcinsel kadın Nalan Bayar, ailesinin ve sosyal çevresinin baskılarına dayanamayarak hayatına son verdi. Yaşanan intiharın ardından bir açıklama yayınlayan 7 Renk Mersin LGBT grubu, Nalan Bayar’ın intiharının aslında bir cinayet olduğunu savundu.
ODTÜ Makine Mühendisliği öğrencisi eşcinsel bir kadın olan Nalan Bayar, ailesinin ve sosyal çevresinin baskılarına dayanamayarak hayatına son verdi.
Sol'da yer alan habere göre; dün sabah saatlerinde hayatına son veren Nalan Bayar'ın ardından bir açıklama yayınlayan 7 Renk Mersin LGBT grubu, N.B.'nin intiharının aslında bir cinayet olduğunu savundu.
"Yine bir cinayet gözümüzün önünde işlendi çabaladık ama engel olamadık. Cinsel yöneliminden dolayı yaşadığı aile baskısı ve tehditlerinden kurtulmak için Almanya'ya üniversite eğitimi için giden arkadaşımız dün sabah hayatına son verdi. Bu bir intihar değil toplumsal bir cinayettir ve faili bellidir. Bu bir suç duyurusudur ama aynı karanlığı üreten devlet mekanizmalarına değil insanlığın vicdanınadır. Arkadaşımız da, artık bu karanlığın körelttiği vicdandan umudunu kestiği için intihar etti, umut olamadık, ışık olamadık. Ailesi tarafından okumaya giden ama başaramayıp bunalıma girip intihar eden biri olarak yansıtılıp sessiz sedasız gömülecek. Arkadaşımız Boğaziçi Üniversitesi İşletme mezunu, ODTÜ Makina Mühendisliği öğrencisi idi. Kendini sokak hayvanlarına adamış bir insandı. Arkadaşımızın katilleri, katil olduğunun farkında bile olmadan yaşayıp ölecek. Ve biz böyle sessiz kaldıkça, çoğalamadıkça, her gün cinayetler işlenecek. Duyuralım ses olalım, arkadaşımızın ölümü intihar değil cinayettir."
Devrimci Proleterya sitesinde ise Nalan'ın Almanya'ya gidişine dair bir anı aktarıldı:
Uzun uzun telefon görüşmeleri yaparak Nalan ile ilk tanışmam oldu. Bir süre sonra kaldığı Düsseldorf´ta stajı biter bitmez Berlin´e gelip yaşamına yön vereceği kararlar alacaktı. Konularla alakadar yetkin kişi ve Kurumlarla görüşme ve randevuları aldık ve Nalan atladı geldi.İlk görüşme için sabırla 5 saat bekledi. Bu bizim de ilk karşılaşmamızdı. Canlı enerjik ve tüm içtenliği ile zaman zaman gözleri dolarak, zaman zaman öfke ve kızgınlıkla tüm yaşamını özetledi. Bizimle paylaştıklarını, kendi yazımından belli bölümlere yer vermeyerek ve isim baş harflerini kısaltarak paylaşıyoruz.
´´.. Almanya’ ya geliş ve burada kalma sürecime dair durumumu kısaca şu şekilde özetledim:
İkamet olarak İstanbul’dayım (1993’te üniversiteyi okumak için Ankara’dan gitmiştim ve sonrasında genelde orada yaşadım). 1970 Eylül doğumluyum. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezunum. 15 yıllık (Türkiye ve yurtdışı) iş tecrübem var.
2011 Üniversite afları sırasında, Boğaziçi Üniversitesi öncesi okumuş olduğum ODTÜ Makina Mühendisliği‘ndeki kaydım sayesinde; Şubat 2012/ Şubat 2013 yılında Almanya’ya öğrenci vizesi ile gelmiştim. Kendi olanaklarımla Leibniz Üniversitesi’nden şartlı kabul almış ve bir yılda B2 seviyesini tamamlayarak Almanca öğrenmiştim. Daha sonra, vizemin bitmesiyle Türkiye’ye dönmüştüm.
Mart 2013‘te, kız kardeşlerime tüm iyi niyetimle ciddi ilişki yaşadığım kız arkadaşımdan bahsettim, OUT OLDUM ve tam bir linç tehlikesiyle karşılaştım. Ablam NY, Hacettepe’den hali hazır yardımcı doçentlik almış ve de AKP Hükümeti süresince Sağlık Bakanlığı Müsteşar Danışmanı bir doktor olmasına karşılık gerçek bir homofobiktir. Beni eşcinsel olduğum için defalarca ölümle ve hayatımı bitirmekle tehdit etmiştir. Durumumu öğretmen olan diğer kız kardeşime de anlatmıştı. Kız kardeşim ve eşi tarafından da tehdit edildim, dışlandım, sapık ve ruh hastası birisi olduğuma dair hakaretler işittim. Zaman içerisinde kaygı bozukluğu ve psikolojik depresyon yaşadım, intihar düşünceleriyle boğuştum. İstanbul’da psikiyatrist Dr. E.Ş’ye tedavi oldum. O süreçte, doktor kontrolüyle 2 yıl ilaç tedavisi gördüm. Aile bireyleri benimle görüşmediler, yalnız bırakıldım. Tedavim devam ederken ablamdan eşcinsel olduğumu öğrenen erkek kardeşim S.B tarafından Temmuz 2014‘te darp edildim. Hacettepe Hastanesi acilde tedavi edildim (bu konuda raporum mevcuttur). Ölüm noktasına getirildiğim erkek kardeşim hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmak istedim ancak davacı olduğum takdirde avukat olan kardeşimin avukatlık diplomasının iptal edilebileceği söylendi ve babamın da beni bu nedenle evlatlıktan reddedeceğini söylemesi üzerine şikayetten istemeyerek vazgeçtim. Ancak can emniyetim için elimdeki mevcut maddi birikimlerimi Almanya’ya üniversite aracılığı ile tekrar gelmeye ve gerçek anlamda medeni bir toplum olan Almanya‘da yaşamaya karar verdim.
08 Mart 2015’te şartlı kabul aldığım TU Braunschweig Makina Mühendisliği’ne geldim ve 4 ay süre ile akademik Almanca derslerine devam ettim. DSH-2 (C1) sertifikasını aldığımda diğer Alman üniversitelere başvurdum. 5 üniversiteden kabul aldım. Ders içerikleri açısından daha cazip gelen Nord Rhein Westfalia eyaletindeki, Kleve / Düsseldorf’ta bulunan Rhein Waal University of Applied Science- Makina Mühendisliği’ne kayıt olmaya karar verdim ve Eylül 2015’te kayıt yaptırdım. İki dönemdir burada okumaktayım. Ders ortalamam 2.0. Derslerden büyük keyif alarak okuyorum. Okulu bitirmek en büyük dileğim.
Maddi birikimlerim beni 2016 Aralık sonu, vizemin bitim tarihine kadar taşıyabildi. Sonrasında ödeyecek hiç bir gelire sahip değilim. Yaştan ötürü burs da bulamadım (şimdiye kadar başvurduklarımdan bu şekilde yanıtlar almıştım-30 yaş üzerine burs vermiyorlar)……. Türkiye toplumunda, bize şu yaşadığımız ana dek ya gizlenmemiz, eşcinselliğimiz ile ilgili ya sürekli yalan söylememiz ya da eziyet çekmemiz gerektiği öğretildi.
Kız arkadaşım, hayat eşim ile birlikte, artık tehdit ve hakaret görmeyeceğimiz, insanca birlikte yaşayabileceğimiz; LGTBİ bireyleri diğer insanlarla eşit kabul eden, demokratik hak ve düzen anlayışında olan Almanya Devleti’ne ikimiz birlikte sığınmak istiyoruz. Türkiye’de hayati tehlikemiz olduğundan orada yaşama şansımız görünmemektedir.
Umarım isteklerimiz gerçekleşir.
Değerli yardımların için şimdiden çok teşekkürler
Saygılarımla,
Nalan BAYAR
Adress: Flutstrasse 31-01-03, Kleve 47533, Düsseldorf
Okul: RHEIN WAAL UNIVERSITY OF APPLIED SCIENCES
Makina Mühendisliği, Bsc
2nd Semester, Student ID 20135 “
Bu özetlenmiş ´´Umut Hikayesi´´ Nalan´ın yaşama tutunma savaşıdır. Nalan dört bir taraftan tam bir ağla sarılmıştı. Toplumsal cinsiyetin homofobik ağları; aile çevre ve toplum baskısı, şiddet ve ölüm tehditi… Umut Ülkesi olarak gördüğü Alman Devletinin, pasaport, oturum, bürokrasi, kanun ağları, Üniversite ve Yaşam için hapsedildiği kapital´in ördüğü ağlar…
Bizi çevreleyen tüm bu ağların kökenleri üzerine dolu dolu sohbetlerimiz oldu,Nalan durdu ve gülümseyerek şöyle dedi;´…keşke sizin istemiş olduğunuz bir dünyada yaşasaydım,pasaport yok,para yok,sınır yok,evlen çocuk doğur diyen yok,ben buyum diyince öldürmek yok etmek isteyen yok,ama nerdeeee,kimse sizi anlamıyor ki! Ama sana söz şu işleri yola koyayım en önde ben yürüyeceğim…´´
Umut doluydu ve gerçekten de bu çemberin dışına çıkabilme enerjisi ve gücü taşıyordu.Bu bir yerde tükendi bir anda olmadı ve toplumsal özel mülkiyet ağları bir cinayet daha işleyerek Nalan´ı umutlarıyla birlikte aramızdan aldı.
Ve bu nice Nalanların umut hikayesidir. Hepimiz için başka bir yaşam artık mümkünlükten öte zorunlu ve kaçınılmazdır. Her istediğimizi yapmak mıdır özgürlük, yoksa, aile, devlet, kapital, homofobi, toplumsal cinsiyet ile koşullanmış zihinlerimizi bağımsızlaştırma mıdır Özgürlük!