SYKP Hatay İl Eşbaşkanları Hülya Kavuk ve Mahir Gülbul, Türkiye gazetesinde dün yayımlanan “Alevi muhtara Sünni katliam emri” başlıklı, Hataylı Alevileri hedef gösteren, kışkırtıcı habere ilişkin bir açıklama yaptı.
SYKP Hatay İl Eşbaşkanları Hülya Kavuk ve Mahir Gülbul, Türkiye gazetesinde dün yayımlanan "Alevi muhtara Sünni katliam emri" başlıklı, Hataylı Alevileri hedef gösteren, kışkırtıcı habere ilişkin bir açıklama yaptı.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Hatay İl Eş Başkanları açıklamalarında şöyle dedi: "Bizler askeri darbeye karşı olduğumuz kadar, sivil-saray darbesine de karşıyız. Darbe tarihi zengin olan bir coğrafyayız. Bunun acısını herkes çekti. Şu an benzer güçlerin iktidar savaşı nedeniyle Türkiye’de bir darbe girişimi gerçekleşti ve aslında mevcut olan OHAL uygulamaları resmiyet kazandı."
Açıklamada Hatay'ın tüm etnik ve inançsal toplulukları provokasyonlara karşı uyanık olmaya çağrıldı: "Provokasyonu bol bir sürece girdiğimiz aşikâr. Bu süreçte uyanık olmalı, bilinçli değerlendirmeler yapmalı ve örgütlü davranmalıyız. Alevi, Sünni, Hıristiyan, Süryani, Ermeni, Türk, Kürt, Arap Hatay’da yaşayan halklar olarak … mücadelemizi provoke olup birbirimize karşı değil, kardeşlik için vermeliyiz."
SYKP Hatay Eş Başkanları Kavuk ve Gülbul'un açıklamasının tam metni şöyle:
Türkiye Gazetesi’nin 21 Temmuz tarihli manşeti “Alevi muhtara Sünni katliam emri” şeklindedir. Nuri Elibol imzalı haberin diğer başlıkları ise “Darbeciler Hatay’da toplanmış”, “15 Temmuz'un gizli kalan yanlarını açıklıyoruz” ve muhtara verilen emir mahiyetinde “300 adamınla saldırıya geç” biçimindedir.
Bu haber hangi amaçla ve kim tarafından yaptırıldı, doğruluğu nedir? Türkiye’de oynanan ve darbeye karşı darbe olarak zuhur eden büyük oyunun kurucuları kimler? Hatay konusu salt başka bir gündem midir? Yoksa darbenin ardından “demokrasi bayramı” adıyla sokağa çıkan güruhun Alevi yerleşkelerine saldırılarının benzerine zemin hazırlamak mıdır? İstanbul, Malatya gibi. Veya darbe girişimcilerinin bir oyunu mudur? Antakya hedef mi gösteriliyor? Yanıtlanması gereken çok soru var.
AKP ve Saray yönetmeye çalıştıkları ülkeyi bile üvey evlat görmektedir. Antakya’yı, Alevleri, Kürtleri, kadınları kısacası Türk-Sünni-erkek olmayanları potansiyel suçlu olarak görme geleneğini sürdürüyor. Bu yaklaşım yeni değildir. Bu kesimi sindirme ve yok etme provalarını arttırmak isteyen AKP ve Saray darbe girişimini fırsata çevirerek meşruluk kazanmaya çalışıyor. Yandaşlarını fütursuzca sokağa döküyor. Türkiye’nin birçok ilinde Alevi mahalleleri başta olmak üzere AKP’li olmayan yerleşkelere araba, motor konvoyları, yürüyüşler vb. organize ederek kışkırtmalar yapmaya devam ediyor. Bu güruh taciz, tehdit gibi yöntemler uygulamakta ve Antakya’nın Armutlu Mahallesi’nde de benzer provokasyonlar bilinçli olarak yapılmakta.
Türkiye Gazetesi’nin haberinde yazıldığı üzere darbecilerin Antakya üzerinde bir oyunu varsa ve bunu teşhir ediyorsanız; Alevi Mahalleri başta olmak üzere yaşam tarzı size uymayan sivillerin yaşam alanlarını siz de daraltmayın. Aksi halde aynı kulvarda anılmaktan kurtulamazsınız. Nitekim şu an yaptığınız budur.
Bizler Reyhanlı katliamıyla yaratılmak istenen büyük provokasyonu unutmadık. Antakya’da bu katliam bahane edilerek Alevi-Sünni çatışmasının kışkırtılmaya çalışıldığını unutmadık. O zamanlarda halkın sağduyusu galip geldi. Ve bu provokasyonun mimarı başarısız oldu. Ama acı olan şu ki 52 Reyhanlılı kardeşimizi kaybetmiş olduk. Bu katliamda Reyhanlı’da ölen Erdoğan’ın deyimiyle “Sünni vatandaşların” yaşadıklarına ilk tepki Samandağ ve Antakya halkından gelmiştir. Bu çok önemli bir tavırdır. Çünkü Antakya’da halklar kardeşçe yaşamak konusunda ısrarcıdır. Ve birbirlerinin acılarını yürekten hissetmektedirler.
Bizler askeri darbeye karşı olduğumuz kadar, sivil-saray darbesine de karşıyız. Darbe tarihi zengin olan bir coğrafyayız. Bunun acısını herkes çekti. Şu an benzer güçlerin iktidar savaşı nedeniyle Türkiye’de bir darbe girişimi gerçekleşti ve aslında mevcut olan OHAL uygulamaları resmiyet kazandı.
Provokasyonu bol bir sürece girdiğimiz aşikâr. Bu süreçte uyanık olmalı, bilinçli değerlendirmeler yapmalı ve örgütlü davranmalıyız. Sosyal medya dâhil her duyumu hızla teyit etmeye çalışmalıyız. Provokasyonlara gelmemeliyiz. Alevi, Sünni, Hıristiyan, Süryani, Ermeni, Türk, Kürt, Arap Hatay’da yaşayan halklar olarak hep birlikte böyle düşünmeliyiz. Mücadelemizi provoke olup birbirimize karşı değil, kardeşlik için vermeliyiz. Önemli olan Reyhanlı’daki patlamada olduğu gibi bu süreçte de halkların sağduyusunu kaybetmemesidir.