Torba yasayla birlikte 22 özel maden şirketinde binlerce maden işçisi işsizlikle yüz yüze kaldı. Yasa sadece bununla da sınırlı kalmıyor. Taşeronlaşmanın daha da yaygınlaşmasını da içeren düzenlemeyle çalışma koşulları hem daha da zorlaştırılıyor hem de ucuz sömürü koşulları artırılıyor. Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev Maden-Sen) Genel Başkanı Tayfun Görgün son gelişmeleri değerlendirdi. Tayfun Görgün’ün sözleri şöyle;
“İktidar tarafından Soma faciası istismar ediliyor, birincisi bu. İkincisi de bütün verilen sözlere rağmen bu torba yasa aslında hemen hiçbir sorunu çözmeyen, madencileri ve toplumun Soma duyarlılığını unutturan bir süreç olarak hazırlandı. Çünkü burada aslında linyit kömürlerinde iki asgari ücretler getirildi. Emeklilik yaşında beş yıllık indirim yapıldı. Dört yıl öncesine dönüldü. Fakat öte yandan iki asgari ücret bile tüm madencileri kapsamıyor. İşverenler bunun ticaretini yapıp aslında işçilerin birikmiş kıdem tazminatlarını ucuza kapatan ama daha da önemlisi madenlerin sahibi, özellikle kömürler açısından kamu ve devlet olduğu için onlarla yapacakları yeni ihalelerde avantajlı olanları kullanmak için ticaretini yaptılar bu işin
Uygulama hemen her konuda olduğu gibi geniş yığınların hakları, özgürlükleri, can güvenlikleri ve çalışma güvenliklerini hiç dikkate almayan bir sürecin yeni bir adımı olarak öne çıkıyor. Bunu artık anlamak lazım. Çalışanlar, hakları çiğnenenler, özgürlük isteyenler anlamalıyız ki AKP’den kendiliğinden büyük bir facia olsa bile bir şey çıkmayacak. Haklar birleşerek ve mücadele ederek kazanılacak.
AKP hükümeti aslında Türkiye’de ekonomik model olarak en temel karakteristiği, yani; hem yeni yatırımlar yapacak işverenler yaratma, hem de siyaseten ve ekonomik olarak bu yeni yaratılan sermayenin kendisiyle ilişkilerini kuvvetlendirme sürecini kurguluyor. En büyük ve önemli ayak kendileri açsından taşeron sisteminin yaygınlaştırılması. Başta tüm özel ve kamu sektörlerinde memurların da taşeronlaşmayla güvencesiz, kuralsız çalışma modelini benimsemiş durumda. Ucuz işçiliği en kolay bu yolla sağlayacaklar. Ekonominin tüm şirketleri irili ufaklı, AKP’ye bağlı kalacak.
Taşeron esnek ve kuralsız olmanın ötesinde hükümete bağımlı küçük şirketler anlamını taşıyor. Sanayi ve ticaretin bu hale gelmesini AKP, 2023’e kadar iktidarını sürdürmesi için araç ve şantaj olarak kullanıyor. Taşeron aynı zamanda çağdışı üretim ve çalışma koşulları demek olduğu için sendikalar, demokratlar, emekten yana olanlar, demokratik Türkiye isteyen herkes karşı çıkmalı buna. Emekçiler güçlerini birleştirerek, uygulamayı bertaraf edeceği günlere hazırlanmak durumundadır.
Soma’da değişen bir şey yok. En temel değişen şey işçilerin bu acıdan sonra korkuyu ve suskunluğu yıkan, yırtan bir çıkışı oldu. Fakat karşı tarafta hükümet ve yakın siyasal odaklar, işverenler, 13 Mayıs öncesi düzene dönmek için fırsat kollayan, süreç izleyen bir çizgide devam ediyorlar. Israrla bıkmadan iş cinayetlerine neden olan sömürü düzenini rahatça sürdürecekleri günleri hazırlamaya çalışıyorlar. Torba yasa da bunun bir parçası. Bizler de bunun tam tersini yapmak istiyoruz. Yasal mevzuat bakımından, uygulama açısından ihale veren devlet, ihale alan şirket açısından ciddi bir değişiklik yok. Bu mücadeleyle kazanılacak bir süreç. Sonuçta bu süreci belirleyecek olan şey ortak mücadelenin ısrarlı, kuvvetli verilmesi belirleyecek.
Şu günlerde gerek işverenler gerekse devletin denetleyen, ihale veren birimleri daha dikkatli davranıyor. Fakat mevzuat, ihale yöntemleri, rodövans ve hizmet alımlarındaki ve denetleme süreçlerindeki mevzuat değişmediği için Türkiye ve Soma’da bir şey değişmedi diyebiliriz. İş cinayetlerinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olma halimizi, düşük ücretler, temel çalışma yasalarının uygulanmaması halinde hemen hiçbir değişiklik yapılmamış haldedir” (ANF)