ÖDP’nin 8’inci Kongresi öncesi düzenlediği konferansta, yeni bir başlangıç vurgusu yapıldı. Kolektif örgütlenmenin altının çizildiği konferansta, birleşik mücadeleye dikkat çekildi.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), 20’nci yılında 8’inci kongresini Ankara’da Ahmet Taner Kışlalı Salonu’nda gerçekleştirdi.
Eşitlik, bağımsızlık ve devrim yolunda yaşamını kaybedenler anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunulan konferansta ilk sözü ÖDP PM Üyesi Onur Kılıç aldı. Kılıç, “Türkiye ve toplumsal mücadele açısından çok önemli süreçlerden geçtik. Gezi direnişini yaşadık, Haziran isyanına tanıklık ettik. Haziran isyanının sıcaklığını Gezi’de Taksim’e, Ankara’ya, Artvin’e, İzmir’e kadar ülkenin her yanına taşıdık. Aynı çerçevede Haziran’ın açtığı yolda yürümeye başladık. Haziran Hareketi ile laiklik mücadelesini yükselttik. İç savaşa karşı barış için ses verdik. İsyan ve direniş günleri devletin katliamları ile baskılarla üzerimize kara bir bulut çöktü. 10 Ekim’de Ankara’ya geldiğimizde bizi katlettiler. Ellerimizde emek için, eşitlik için, demokrasi için yükselteceğimiz sese bombalara karşılık verdiler” diye konuştu.
‘Zaaflarımızı aşmalıyız’
ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş ise “20 yıla çok önemli deneyim ve pratikler sığdırdık. Ancak, bu 20 yılın sonunda Türkiye’yi AKP yönetiyorsa bütüne baktığımızda çok başarılı olamadığımız ortada. Bizi ayakta tutan ideolojik ve politik duruşumuzdur. Ancak bunun altını dolduramadık. Devrimciye yakışan yeni başlangıçlar yapabilmektir” dedi.
Taş, “‘Bir arada yaşam dedik, çok önemli bir çıkış yaptık. Fakat bu çıkışımızı sürdürebilseydik bugün Türkiye çok farklı bir yerde olurdu. Suriye meselesinin ortaya çıktığı günlerde Hatay’a gidip sözümüzü söyledik. Orada fiili bir miting yaptık ama bu çalışmaları geliştiremedik, sürekli kılamadık. Birim temelli çalışmayla partimizi, demokrasiyi, Türkiye’yi yeniden kuracağız dedik. Eğer bunu becerebilseydik Türkiye’nin ayağa kalktığı Gezi günlerinde çok başka zeminler geliştirip o isyanın daha da kalıcı hale gelmesini sağlayabilirdik. Devrimcilik aynı zamanda iradecilikse yapmamız gerekenlere karşı sorumlu olmamız gerekiyor. Nasıl bir devrim tahayyül ediyorsak bugün de partimizi öyle yenilememiz gerekiyor. İlk görevimiz yabancılaşmayı aşmaktır. İlk yapmamız gerekenler birim temelli örgütlenmeyi, parti içi demokrasiyi harekete geçirmek, zaaflarımızı aşmaktır" şeklinde konuştu. Yeni bir sürece girildiğini söyleyen Taş, bu süreçte eşbaşkanlığın da tartışılması gerekildiğinin altını çizdi.
Taş şunları kaydetti: “Yeni yüzlere ihtiyacımız var. Kolektif bir siyaset içerisinde yüzlerimizi çoğaltmamız lazım.Başımız dik yüzümüz ak sokaklara çıkıp bütün Türkiye’yi mahalle mahalle köy köy örgütleme görevi bizimdir. Devrim yapacağız. İddiamız budur.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, ÖDP kongresinde konuştu.
AKP’nin politikalarını eleştiren Demirtaş, “AKP’nin kendi ideolojik modelini inşa etmek istediğini” söyledi ve “Durdurmadığımız yerde kendi sistemini kurmak için önlerinde bir engel olmayacaktır. Hukuk sistemini tanımayan bir iktidara karşı direnmek insanlığın evrensel kuralıdır. Bu gün o hakkımızı kullanıyoruz. Gün artık devrimcilerin Kürt halkıyla dayanışmanın ötesine geçme günüdür,” dedi.
Demirtaş’ın ÖDP kongresindeki konuşmasışöyle:
“Bu gün burada ne ilk ne de son buluşturmamızı gerçekleştiriyoruz. Zaten mücadele alanlarında birbirimizi anlaya anlaya giderek bir mücadele örerek yol yürüyoruz. Ortadoğu’da cereyan eden olaylar, her birimizde tarihsel olarak bir kırılma yaratıyor. Orada ne yaşanıyorsa burada bizleri etkiliyor. Emperyal güçlerin kendi aralarındaki paylaşımları yüz yıldır bizi birbirimizle uğraştıran sorunlarla baş başa bıraktı. Ancak yüz yıl sonra bu sorunları çözme şansı doğurmuştur.
“Bizler bütün bu değerleri zafere ulaştırma sözünü verdik. Herkesin acımasızca bir savaş yürüttüğü bu süreçte, yurtseverler ve devrimciler sözün ötesinde bir şey yapmayacaksa ne yapacaktır. Önümüzdeki yüzyılı bizim dışımızdaki güçler nasıl yaşayacağımıza karar verecekse biz izleyecek miyiz? Aldığımız tarihsel mirası zafere ulaştırma günü bu gündür. Siyasi sınırları tanımadan bütün halkların ve ezilenlerin mücadele birliğini sağlamak zorundayız. Parti ve particilik faşizmine düşmeden halklarımızın bizden istediği mücadeleyi yürütmeliyiz.
“Kuruyucu bir siyasi güç olmazsak savaşın getireceği yıkım daha fazla olacaktır. Öğrenciler, gençler, sendikaların ve mücadele eden halkların direnişinin yıkamayacağı iktidar yoktur. Faşistler ne kadar kolay birleşiyorlar. Faşist bloğun bu kadar hızlı bir şekilde bir araya geldiği bir yerde devrimci ve ilericilerin de bir araya gelmesi bir zorunluluktur. En büyük güç Kürdistan ve Türkiye’deki devrimci güçlerdir. Ortadoğu’da devrimci güçler, güçlerini yitirmişlerdir. O yüzden Türkiye’deki devrimci güçleri bitirmek istiyorlar.
“Başkanlık sistemini kurmak istiyorlar. Tek kişilik diktatörlük kurmak istiyorlar. 7 Haziran’dan bu yana bir bulanım yaşıyorlar. Durdurmadığımız yerde kendi sistemini kurmak için önlerinde bir engel olmayacaktır. Böylesine ahlak dışı siyaset yürütüyorlar. Yargı, polisi, askeri ve üniversiteleri bütün kurumları halka karşı kullanan bir iktidara karşı direnmek meşrudur. Hukuk sistemini tanımayan bir iktidara karşı direnmek insanlığın evrensel kuralıdır. Bu gün o hakkımızı kullanıyoruz. Gün artık devrimcilerin Kürt halkıyla dayanışmanın ötesine geçme günüdür. Ancak ÖDP Kürt halkıyla dayanışmanın ötesine geçmelidir.”