Eser Sandıkçı yazdı
On dokuzuncu yüzyılın son çeyreği, kapitalizmin Avrupa’dan tüm dünyaya yayıldığı yıllardır. Güvence ve çalışma arasında herhangi bir bağın henüz kurulmadığı, çalışma yaşının çocukluktan yaşlılık dönemine kadar yayıldığı, çalışma saatlerinin insanın ayakta kalması için ihtiyaç duyulan uyku saati dışında tüm zamanı içerdiği dönemler. Anın işçi sınıfının sahip olduğu tüm hakların tamamen aleyhine, sermayenin sonsuz büyüme arzusuna ise cömertçe aktığı ”vahşi” zamanlar. Kapitalizm canavarı Avrupa’dan ABD’ye ve tüm dünyaya yayılırken, komünizm hayaleti de dolaştığı Avrupa kıtasından dünyaya yayılmaya başlamıştı. 1886 yılında Amerikan işçi sınıfı, siyahı ve beyazı, kadını ve erkeği ile emek gücünün ve beraberinde tüm yaşamının sömürülmesi karşısında, bir devrim niteliğindeki “8 saatlik çalışma zamanı” talebini haykırarak greve çıkma kararı aldı. Çalışma yaşının yediyi, çalışma saatinin on altıyı gördüğü bu yıllarda işçi sınıfının bu tarihsel talebi karşısında sermayenin cevabı dönemin ruhuna uygun bir şekilde vahşice olmuştu. 1886 yılı 1 Mayıs’ında Chicago kentinde 350 bin işçinin greve çıkması karşısında, sermaye sınıfı greve ateş açarak ve işçi önderlerini idam ederek karşılık verdi. Sermayenin bu vahşi saldırısını uluslararası emek hareketi hiçbir zaman unutmadı ve 1 Mayıs’ı işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü ilan etti. 1886’dan günümüze 1 Mayıs dünyada milyonlarca işçi tarafından kutlanmakta, 1 Mayıs şehitleri anılmaktadır.
1 Mayıs 1886’daki işçi sınıfının direnişinin bir özelliği de siyah ve beyaz işçilerin ortak örgütlediği bir eylem olmasıdır. ABD’de siyahlara karşı ayrımcılığın yüksek olduğu, siyahların parklara girmesinin dahi yasaklandığı bir dönemde 1 Mayıs’ın tüm ayrımcılığa karşı işçi sınıfının birliğini sağlamış olması, işçi sınıfının tarihsel bir kazanımıdır.
1 Mayıs 1886’nın üzerinden yüz yirmi beş yıl geçmesine rağmen; ABD işçi sınıfının “ 8 saatlik işgünü” talebi uluslararası işçi sınıfı hareketi için güncelliğini korumaktadır. Bu zaman sürecinde işçi sınıfı sermaye karşısında mücadelesi ile çeşitli haklar kazanmıştır ve kimi ülkelerde çalışma saatleri düşürülmüştür. Ancak işçi sınıfı mücadelesinin gerilediği ve sermayenin uluslararası düzeyde güç kazandığı günümüzde çalışma saatleri artmakta ve on dokuzuncu yüzyılın vahşi sınırlarına dayanmaktadır.
Türkiye’de 1 Mayıs’ın Anlamı ve Güncelliği
ABD işçi sınıfının direnişinden yirmi üç yıl gibi kısa bir süre sonra 1909 yılında Osmanlı coğrafyasında Selanik ve Üsküp illerinde ilk kez 1 Mayıs kutlandı. 1 Mayıs’ın örgütlenmesinde temel rolü üstlenen Selanik Sosyalist İşçi Federasyonu, amaçlarını Sosyalist Enternasyonal’e şöyle açıklıyordu: “Osmanlı milleti aynı ülkede yaşayan ve her birinin ayrı dili, kültürü, edebiyatı, göreneği ve nitelikleri olan çeşitli milliyetlerden oluşmaktadır. Öyle bir teşkilat kurmak istedik ki, insanlar kendi dil ve kültürlerini terk etmeden ona girebilsinler. Hatta daha iyisi, aynı bir ülkü uğrunda -sosyalizm ülküsü- çalışırken, her biri kendi kültürünü ve bireyliğini geliştirme olanağı bulabilsin.” 1 Mayıs’ı Rum, Türk, Yahudi, Bulgar işçiler birlikte örgütlediler ve kol kola yürüdüler. 1 Mayıs bildirisi dört dilde birden yayınlandı. Tarihimizin de gösterdiği gibi, bu coğrafyada 1 Mayıs’lar işçi sınıfının çok dilli ve çok halklı yapısını sahiplenerek ve savunarak doğdu.
Türkiye 1 Mayıs Tarihinden
Cumhuriyet ile birlikte, 1 Mayıs kutlamaları yasaklandı. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ilk 1 Mayıs, işçi sınıfı hareketinin yükselmesinin de bir sonucu olarak 1976 yılında kitlesel katılımla Taksim’de kutlandı. 1977 yılında ise Taksim Meydanında 500 bin kişiyle en geniş katılımlı 1 Mayıs kutlaması düzenlendi. Kalabalığın üzerine açılan ateş sonucunda 37 işçi hayatını kaybetti, yüzlerce işçi yaralandı. 1978 yılı 1 Mayıs’ında yüz binler yine Taksim Meydanını doldurdu. 1980 askeri darbesi, Cumhuriyet geleneğine sahip çıkarak 1 Mayıs kutlamalarını yeniden yasakladı. 1989’da sokaklarda fiilen kutlanan 1 Mayıs’ta bir işçi hayatını kaybetti. 1996’da ‘80 sonrasının en kitlesel mitinglerinden biri gerçekleşti ve Kadıköy’de 150 bin kişi toplandı. Açılan ateş sonucu üç kişi hayatını kaybetti. 1996 yılından itibaren Türkiye işçi sınıfı önce 1 Mayıs’a ardından da 1 Mayıs alanı olan Taksim Meydanına sahip çıktı. 2007 yılından itibaren kelimenin tam anlamıyla çatışa çatışa Taksim Meydanı kazanıldı.
Haftada ortalama 52 saatle dünyada çalışma saatlerinin uzunluğu açısından sekizinci sırada olan Türkiye’de 1 Mayıs’ın “8 saatlik işgünü“ talebi işçi sınıfı mücadelesinin hâlâ en yakıcı gündemleri arasındadır. 1909’da dört ayrı dilde yazılan bildirilerle kutlanan 1 Mayıs, cumhuriyetin tek ulus dayatması ile birlikte çok dilli yapısından uzaklaştırılmak istenmiştir. Kürt sorununun barışçı bir çözümünün gündemde olduğu 2013 1 Mayıs’ı, Türkiye işçi sınıfının çok halklı-çok dilli yapısını içermeli ve işçi sınıfının iş saatlerinin düşürülmesi ve güvenceli iş talepleri 1 Mayıs meydanlarında en güçlü şekilde haykırılmalıdır.