Ekoloji-kent mücadelesinden aktivistler bir araya geliyor, süren savaşa karşı neler yapabileceklerini birlikte konuşmaya ve mücadeleyi örmeye çağırıyor. Yaşamı savunanlar, barışı büyütüyor!
Yaşamı savunanlar, barışı büyütüyor!
Hemen hemen her gün, şu ya da bu nedenle onlarca insan, adı konulmamış savaşların kurbanı oluyor… Yaşamlar yitiyor, aileler perişan oluyor. Dün Cizre’den, Silvan’dan; bugünlerde Nusaybin’den gelen ölüm haberleriyle sarsılıyoruz. Savaşın bile bir hukuku, etiği vardır; fakat AKP iktidarı bunu bile ayaklar altına almış; sivil halkı, savunmasız kadınları, çocukları öldürüp bunu tıpkı IŞİD’ın yaptığı gibi fütursuzca teşhir ediyor. Bütün bunlar yetmiyor Rus savaş uçağı Türkiye tarafından düşürülerek sonu gelmez bir savaşın içine doğru hızla çekiliyoruz.
Dünyanın önemli ekolojik yaşam alanlarından biri olan Mezopotamya, bugün kan gölüne dönerken doğal yaşam, savaşın yarattığı tahribatla birlikte geri dönülmez hale getiriliyor. Biz ekoloji mücadelelerinden bireyler olarak biliyoruz ki bu savaş sadece Kürt halkına karşı değil; bölgedeki tüm canlı ve cansız doğal varlıklara karşı top yekûn yürütülen bir savaştır. Halk göçe zorlanıyor; onbinlerce kişi yaşam alanlarını terk etmeye başladı. Ormanlar, tarım alanları, tahıl ambarları yakılarak; sular tutuklanarak; meralara el konularak hayvanların, kurdun, kuşun yaşam hakları ellerinden alınıyor. Hükümet yaşamı yok ederken HES, kaya gazı gibi ekolojik yıkıma hız veren projeler için sermayenin işini devlet korumasıyla kolaylaştırma çalışmaları sürerken aynı amaçla 'ulvi' çıkarlar adına Suriye bataklığına doğru sürükleniyoruz.
Biz Gezi’den de biliyoruz ki mücadelemiz ağaç ve kuş için, kentlerimiz için, doğal ve kültür varlıklarımız için; yani yaşam ve özgürlük içindir. Aynı zamanda vurgulamalıyız ki yanı başımızda, Suriye’de ölüm çeteleriylne taraf olan hükümetin hem ülkemizde barış ve demokrasiden yana olanlara karşı savaştan hem de Suriye’deki savaştan kendiliğinden vazgeçmesi asla mümkün görünmüyor. Bu nedenle barış çağrısı ile mücadelenin büyütülmesinin ve savaş naraları atan saray ve iktidarını geriletmenin biricik yolu, bir araya gelerek ve savaş karşıtı mücadeleyi, direnişi büyütmekten geçiyor.
Savaşa karşı barışı savunmak için bir araya gelmek, yaşamı savunanlar için kaçınılmaz bir zorunluluktur. Doğanın ve insanlığın uğradığı saldırılar karşısında isyan eden ve ayağa kalkan bizler, Cizre’den, Silvan’dan…yarım kimbilir daha nerelerden gelecek ölüm haberleri karşısında sessiz kalmayacağız.
Bizler taraf olmak zorundayız. Taraf olacağımız şey ise yaşamın yanında barıştan yana olmaktır.
Ekoloji mücadelesinden bireyler olarak birlikte sesimizi büyütmeye, yan yana gelerek barış için yapabileceklerimizi araştırmaya, tartışmaya ve barışa katkı vermeye çağırıyoruz.
27 Kasım 2015, Cuma 18:30
TMMOB, Makine Mühendisleri Odası / Taksim