Barış Bloku, 11 gündür sokağa çıkma yasağın sürdüğü ve 7 sivilin yaşamını yitirdiği Silvan için uluslararası kuruluşlara mektup yazdı.
Barış Bloku, “Silvan yalnız değildir” sloganıyla TMMOB toplantı salonunda basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, HDP ve CHP milletvekilleri ve çok sayıda blok bileşeni kurum ve kuruluş temsilcisi katıldı.
Barış Bloku Eş Sözcüsü Gencay Gürsoy, “Kendi halkı ile savaşan bir devleti kendi ülkesine ve dünyaya teşhir etmek için bu toplantıyı düzenliyoruz” dedi ve bunu yapan ülkenin Türkiye, bunun yaşatıldığı ilçenin ise Silvan olduğunu söyledi.
Silvan’da yaşananların dünyada da yankı bulacak bir seviyeye ulaşmış durumda olduğunu söyleyen Gürsoy, “Bugün ne kadar can kaybının olduğu, kesin olarak bilinmiyor. Kamuoyunu harekete geçirmeye çağırıyoruz” dedi.
Gürsoy, Barış Bloku’nun dayanışma için uluslararası kuruluşlara yazdığı çağrı mektubunu okudu. 4 dilde yazılan mektup şöyle:
“Türkiye hükümeti güvenlik güçleri ile çatışmada insanların ölmediği iki yıl kadar süren barış sürecini terk etti. 7 Haziran genel seçimleri öncesinde 170 HDP ofisine şiddetli saldırı gerçekleşti, Adana ve Mersin ofisleri bombalandı. HDP Diyarbakır mitinginde patlayan bomba nedeniyle 4 kişi öldü, çok sayıda insanın yaralandığı bir seçim kampanyası süreci yaşandı. AKP’nin mecliste çoğunluk olmasını engelleyen seçimler sonrasında şiddet alabildiğine arttı. Kobanê’ye insani yardım götüren 33 genç Suruç’ta bombalanarak öldürüldü. Ölüm oranları arttıkça Kürt bölgelerin bazı yerel yönetimler bölge halkını korumak için ‘Özerklik’ ilan ettiler. Türkiye hükümetinin bölgede bu gelişmelere yanıtı güvenlik güçleri ile ciddi saldırılarda bulunmak oldu. 24 saat sokağa çıkma yasağı ilan edildi, askerler ve özel timler bu bölgelere saldırdı, çatılara yerleştirilen pusu nişancıları sokağa çıkan herkese ateş açtı. Çok sayıda sivil; kadın, genç ve yaşlı öldürüldü.
2 Kasım’dan bu yana Diyarbakır’ın Silvan ilçesinin Tekel, Mescit ve Konak mahallelerinde 24 saat sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Fiilen asker ve polis işgali yaşanıyor. Vatandaşlar yiyecek almak, yaralılarını hastaneye götürmek, ölülerini toprağa vermek için evlerinden çıkamıyor. İnsanlar bodrumlara sığınıyor. Akrepler evleri tarıyor, mahalleler etrafından tanklar konuşlandırılmış, top atışı ile mahallelere saldırıyor. Helikopterler bölgeye ateş açmak için kullanılıyor. Kadın, çocuk, yaşlıların dahil olduğu ölü ve yaralı sayısı tam olarak bilinmiyor.
HDP Diyarbakır milletvekili Ziya Pir, saldırılarla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili ile görüştüklerini, yetkilinin kendilerine, ‘Biz Silvan’daki bu üç mahalleyi haritadan sileceğiz’ dediğini aktardı. ‘Sivil halk gözetilmeden her yere ateş açılıyor. Asker, polis ya da hiç bir yerde kaydı olmayan, benim kelle avcısı dediğim kişiler, yaşam gördükleri her evi yukarıdan aşağıya tarıyorlar. Mahalleleri gören yerlere de tanklar konuşlandırılmış. Biz de o mahallelere giremiyoruz. İçeriden aldığımız bilgilere göre, bazı evlerin kilerine ya da bodrum katına 10-15 kişilik gruplar sığınmış durumda. Kimse dışarıya çıkamıyor. Çünkü bu kelle avcıları çatılara konuşlandırılmış. Bir evin içinde bir gölge ya da canlı bir şey görseler hemen o ev taranıyor. Daha önce bir iki saat ara verirlerdi. Siviller bir nefes alırdı ama şimdi neredeyse 24 saat operasyon yapıyorlar.’
15 ve 16 Kasım tarihlerinde Türkiye hükümeti Antalya’da G-20 toplantısının ev sahipliğini yapacak. Bu hükümet aynı zamanda kendi sivil vatandaşlarını katlediyor. Seçim kampanyası boyunca bu saldırılar yaşandı ve seçim sonrası da devam ediyor. Hedef olan yerlerin tümü HDP’ye yüksek oy veren yerler.
G-20 toplantısı Türkiye hükümeti açısında önemli bir prestij değere sahip ve ne yazık ki, Avrupa hükümetleri Avrupa’ya mülteci akınını durdurabileceği umudu ile Türkiye hükümetini insan hakları, ihlalleri konusunda eleştirmekten geri durmuyorlar. Uluslararası düzeyde acil bir dayanışma bu durumda bir değişiklik yaratabilir. Hayatları kurtarabilmemiz için, güvenlik güçlerinin sivil halka yönelik saldırıları durdurması; milletvekilleri, insan hakları temsilcileri ve barış delegasyonlarının mahallelere girmesine izin verilmesi ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin bölgeye erişiminin sağlanması gerekiyor.”