CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Ankara’daki patlamayla ilgili olarak “Biz Adıyaman ve IŞİD Raporu’nu aylar önce meclise sunduk. Davutoğlu’na da gönderdik. Zaafiyeti aşan bir durum. İhmal değil kast söz konusu” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Ankara'daki patlamayla ilgili olarak "Biz Adıyaman ve IŞİD Raporu’nu aylar önce meclise sunduk. Davutoğlu'na da gönderdik. Zaafiyeti aşan bir durum. İhmal değil kast söz konusu" dedi.
Ağbaba'nın açıklaması şu şekilde; "Diyarbakır ve Suruç'taki patlamaların ardından Cumhuriyet Halk Partisi olarak heyet oluşturduk ve Adıyaman'da incelemeler yaptık. O zaman gördüğümüz tablo IŞİD adlı kanlı örgütün Adıyaman'ı bir üs olarak kullandığı ve buradan gençleri kandırıp örgütleyerek canlı bomba eylemine hazırladığıydı. Bunu bütün Adıyaman biliyordu. Bunu biz hiçbir istihbarat yetkilisi olmamamıza rağmen çıplak gözle görebiliyorduk ama maalesef her ne hikmetse emniyet yetkilileri bunu görmedi, duymadı."
"SADECE BAKANLARIN DEĞİL HÜKÜMETİN İSTİFASI GEREKİR"
"IŞİD'e katılıp Suriye'ye giden, orada savaşan ve geri dönen kişiler herkesçe biliniyor. Aileler kendi çocuklarını ihbar ediyor ama emniyet bu durumu görmezden geliyor. Aylar önce isim isim tespit ettiğimiz insanlar, bugün gençlerimizin katili oldu. Bunun tek açıklaması var, IŞİD'i terör örgütü olarak görmemek. Bu oradaki yetkilileri de aşan bir durum. Sadece bakanın değil hükümetin istifa etmesi gerekiyor."
"İHMAL DEĞİL KAST SÖZ KONUSU"
"Canlı bomba olduğu belirtilen kişilerden biri Rus asıllı biriyle evli ve birlikte örgüte katılmışlar. Bir diğeri Adıyaman'da çay ocağı işletip IŞİD'e eleman devşiriyor. Bunları 9 Ağustos'ta raporlaştırdık ve kamuoyuna açıkladık. Eğer bir yerde IŞİD militanları çay ocağı açıp işletebiliyor, daha sonra burayı irtibat noktası olarak kullanıp örgüte eleman devşirebiliyor, sınırdan defalarca gidip gelmesine ve herkesin bu durumu bilmesine rağmen emniyetin yanı başında oturan insanlar hakkında en ufak bir soruşturma bile açılmıyorsa burada zaafiyetten bahsedemeyiz. Bu zaafiyeti aşan bir durum. İhmal değil kast söz konusu."
"HALA ARAMIZDA DOLAŞAN ONLARCA CANLI BOMBA VAR"
"16 yaşındaki gençleri fişleyen, Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklayan AKP adaylarını araştıran istihbarat ve emniyet yetkilileri, IŞİD örgütlenmesini görmezden geliyor. Bizim tespit edebildiğimiz onlarca isimden sadece ikisi eylem gerçekleştirdi. Daha hala önlem alınmamış ve yakalanması için eylem yapması beklenen onlarca canlı bomba aramızda dolaşıyor. Bu şekilde devam etmesi halinde yeni facialar, katliamlar da kaçınılmazdır. Bu olayın aydınlatılması ve bundan sonrası için can güvenliğimizin sağlanması bekleniyorsa bütün bunlara göz yuman, bu kana bulaşan hükümetin istifa etmesi gerekiyor."
RAPORU KILIÇDAROĞLU, DAVUTOĞLU'NA GÖNDERDİ
Ağbaba ayrıca 9 Ağustos'ta açıkladıkları Adıyaman Raporunun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından Ahmet Davutoğlu'na gönderildiğini de kaydetti.
Rapordan önemli satırbaşları şu şekildeydi;
“IŞİD’in tüm dünyada irili ufaklı örgütlenmeler içinde olduğu bilinmektedir. Ancak Türkiye açısından bu durumu daha da tehlikeli hale getiren ise Türkiye’deki örgütlenmenin ağırlıklı olarak Türk vatandaşları üzerinden yürütülüyor olmasıdır. Yerel dinamikler içerisinde örgütlendiği görülen örgüt, özellikle gençler arasında etkili olmuş ve IŞİD’e sempati ile bakan gençlerin sayısı her geçen gün artmıştır. İlk olarak dikkat çeken nokta, evi terk ederek IŞİD’e katılan gençlerin ekonomik durumunun benzer düzeyde ve zayıf olduğudur. Çocuklar okul ya da dershaneden birbirleriyle arkadaşlık kurmuş durumdadırlar. Aynı şekilde işsizliğin yaygın olmasının bir sonucu olarak çay ocakları ve kahvehaneler kalabalık durumdadır ve bazı kahvehaneler ‘IŞİD İrtibat Noktası’’ haline gelmiştir.
IŞİD’in Devletten Bir Resmi Ödenek Almadığı Kalmış…
Örgütün eleman devşirdiği bir diğer temas noktası ise kentteki bazı camilerdir. Özellikle Maraşlılar ve Fatih camilerinde dışardan gelen ve camilerde sohbetler ile cihad yanlısı çağrıda bulunan kişiler bulunmaktadır. Bu duruma cami hocalarının göz yumduğu anlaşılmaktadır. Hatta bir cami hocasının, kendisine bu durumu şikâyet eden bir aileye ‘Sen bu işe karışma, bunlar dışarıdan geldiler, devlet gönderdi. Yakında giderler’ dediği ifade edilmektedir.
Annelerine çarşafa girme baskısı yapan çocukların, camide namaz kılan babalarına ise ‘devletin imamının arkasında namaz kılınmayacağı’ gerekçesi ile ‘sizin yolunuz yol değil, Hak yoluna gelin’ diye çağrıda bulundukları ve seçimlerde oy kullanmamalarını istedikleri, demokrasiyi şirk rejimi olarak gördükleri anlatılmaktadır. Yine çocukların flash diskte getirdikleri şiddet içerikli çeşitli videolar izledikleri ve ailelerine de izlettirmeye çalıştıkları anlatılmaktadır. Çocuklarının evi terk ederek Suriye’ye gidip gelmesi karşısında aileler kendi çocuklarını Emniyet makamlarına ihbar etmişlerdir.
Hatta Diyarbakır bombacısı olduğu belirtilen Orhan G.’nin ailesinin, çocukları evi terk etmeden 6 ay önce, Diyarbakır‘daki patlamadan ise yaklaşık bir yıl önce 2014 yılında Emniyet’e gittiği ve şikayette bulunduğu belirtilmiştir. Ancak buna karşın Emniyet güçleri tarafından bir adım atılmamış ve ‘Suç işlemedilerse bir şey yapamayız’ denerek durum geçiştirilmiştir. Bazı kahvehaneler ve camilerdeki IŞİD sempatizanı kişilerin gençleri kandırdığı ve IŞİD’e katılmaları noktasında ikna ettikleri yönündeki ihbarlar da Emniyet tarafından dikkate alınmamıştır. Örgüte katılan gençlerden birinin yakını tarafından BİMER aracılığıyla Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na hitaben Eylül 2013’te iki farklı şikayette bulunulmasına karşın bu kişiler hakkında uzun bir süre hiçbir işlem yapılmamış, bu durum adeta görmezden gelinmiştir.
“Ambulanslar Terörist Taşımacılığı Yaparken Emniyet Suça Ortaklık Ediyor”
Dikkat çekici bir diğer nokta, evi terk ederek Suriye’ye giden gençlerin birkaç ay sonra geri dönmeleri ve bir süre Adıyaman’da kaldıktan sonra tekrar Suriye’ye geçmeleridir. Bu kişiler bu şekilde sürekli gelip gittikleri halde Emniyet tarafından bu kişiler hakkında yapılmış bir işlem bulunmamaktadır. Bazı çocuklar ailelerine, sınırdan 20 TL vererek geçtiklerini ifade etmiştir. Yine aileler tarafından dile getirilen önemli bir iddia ise sınırdan ambulans ile geçtikleri yönündedir. Buna göre, sınırın öte tarafından yaralı getiren ambulanslar buradan gençleri oraya götürmektedir.
Sivil Toplum Örgütleri, Alevi kanaat önderleri ve Cemevi yöneticileri ile yapılan görüşmelerde IŞİD’e katılımların şehirde aleni biçimde yapıldığı, buna rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı, durumun önlenmesi için hiçbir girişimde bulunulmadığı belirtilmiştir. Cemevlerine gelen ve cemlere katılan kişi sayısı gözle görülür biçimde azalmıştır. Bazı köylerde gece nöbeti tutulmaktadır. Kendi ifadelerine göre Aleviler, eskiden devlete karşı nöbet tutarken şimdi IŞİD’e karşı nöbet tutmaktadırlar.”
Aleviler Canlarını Korumak İçin IŞİD Nöbetinde
Sivil Toplum Örgütleri, Alevi kanaat liderleri ve cemevi yöneticilerinin aktarımına göre, yaşanan tedirginlik nedeniyle cem ayinlerine katılım azalırken, bazı köylerde gece nöbeti tutulmaya başlanmış. Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş’ın anlatımıyla Alevi yurttaşların evleri 6 farklı zamanda işaretlenmiş ve 5 olayın failleri bulunamamış.
26-27 Temmuz’da bölgeye bir araştırma ziyareti gerçekleştiren CHP’li Umut Oran da, “IŞİD Adıyaman için gerçekten de çok büyük bir tehdit. Merkez dışında dağlarda, yaylalarda yaşayan Adıyamanlılar, özellikle Alevi yurttaşlarımız evlerinin önünde, köylerinin dışında gece gündüz nöbet tutuyorlar. Üstelik bu yeni bir durum değil aylardır olabilecek bir IŞİD baskınına karşı bu şekilde yaşıyorlar.” tespitinde bulunmuştu.
Oran’ın tespitlerine göre IŞİD’e katılan ve Suriye’deki çatışmalarda öldürülenlerin geceleri Adıyaman’da gizlice defnedildiğini ildeki herkes biliyor. Buradaki vatandaşlar ‘Adıyaman’ın ismi IŞİD ile anılmasın, Adıyaman’ın ismi lekelenmesin’ yalanıyla baskı altına alınmaya çalışılıyor. Ayrıca onlarca aile tarafından Adıyaman Emniyetine çocuklarının kaçırıldıkları yönünde müracaat ve şikayette bulunulmasına karşın gereğinin yapılmamış olmasının yanısıra, Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 6 ayı aşkın süredir devam eden ve 300’den fazla şüphelisi bulunan gizli bir soruşturma olmasına rağmen konu hakkındaki iddianeme bir türlü hazırlanamamış durumda.
Davutoğlu’ndan Teröristin Ailesine: “İyi ki eşiyle beraber gitmişler, birbirlerine destek olurlar”
CHP heyeti, HDP’nin Diyarbakır mitinginde gerçekleştirilen bombalı saldırının faili olduğu iddiasıyla tutuklanan Orhan G. ile de cezaevinde görüştü. Orhan G.’nin ifadelerinden bazı dikkat çeken bölümler ise şu şe“Antep’te pansiyonda kalıyorken 2. günde baskın yaptılar. Kafama ayaklarıyla bastılar. ‘Kayıp ilanından dolayı aranıyorsun’ dediler. Avukat istemediğime dair kağıt imzalattılar. Arabaya bindirdiler ve hiç durmadan direk Diyarbakır’a götürdüler. Diyarbakır’da küçük çuval ve poşet geçirdiler kafama. Dayak attılar. Beni çok tehdit ettiler. Pişmanlık yasasından faydalan, en fazla iki yıl yatarsın dediler. Kabul etmezsen Diyarbakır Cezaevinde yatarsın kabul edersen yardımcı oluruz dediler. ‘Cezaevinde sana kötü şeyler yaparlar’ dediler.
Diyarbakır’a mitingden bir hafta önce geldim. Mitinge Kürt olduğum için destek amaçlı gittim. Alandan herkesi boşalttılar. ‘Bölgeyi arayacağız’ dediler. Tekrar girdim, bir parkta oturdum. O çevredeydim. Konuşmalar vardı. 3 su aldım. Üzerime döktüm, çok sıcaktı. Mitingin sonu beklemeden ayrıldım, berbere gittim. Patlamayı yarım saat sonra öğrendim.
Bir insan öldürmek bütün insanlığı öldürmektir. Ben devletime sağdığım. Suruç’a da üzüldüm. Suruç’taki bombacıyı tanımıyorum.”
Oğullarının 13 Ekim 2014 tarihinde evi terk etmesinden sonra yaşanan süreci anlatan aile, oğullarının Maraşlılar Camisi’ne gittikten sonra kılık kıyafetinin değiştiğini belirtti. Orhan G.’nin 13 Ekim 2014 tarihinde evi terk etmesinden sonra Aralık 2014’teki AKP İl Kongresi’nde görüştükleri Başbakan Davutoğlu, “Senin oğlun için MİT’e talimat verdim” derken yine ailenin ifadesine göre, IŞİD’e katılmak üzere giden çocuklardan birinin ailesi oğlunun eşiyle gittiğini söyleyince Başbakan, “İyi ki beraber gitmişler, birbirlerine destek olurlar” ifadesinde bulundu.
Kömür Karşılığı Örgüte Alınan Çocuklar
Raporda, kentte birçok kahvehane ve caminin IŞİD’in “eleman devşirdiği yerler” haline getirildiği belirtilerek, Suruç bombacısı Abdurrahman Alagöz’ün abisinin işlettiği İslam Cafe ile Maraşlılar ve Fatih Camileri örnek gösterildi.
Rapora göre, çocukları IŞİD’e katılan aileler ders çalışma bahanesiyle evden uzaklaşan çocuklarının zamanla ruh hali ve kılık kıyafetinin değiştiğini anlatıyor. Gençlerin bir kısmı IŞİD’e katılmak üzere evden ayrılırken 5-10 bin liraya varan miktarda para da götürmüş. Aileler devlete yönelik tepkilerini, “Kömür veriyor ama çocuklarımızı alıyor” sözleriyle dile getiriyor.
Raporun Sonucu: “Sınır Güvenliği Yok, Hükümet Engelleyici Faaliyette Bulunmak Yerine Teşvik Ediyor, Olayların Üstünü Örtüyor”
CHP heyeti tarafından hazırlanan raporun sonuç bölümü ise şu şekilde:
“Bölgede sınır güvenliği yok denecek durumdadır. Bu durum IŞİD’in örgütlenmesine ve buradan gençleri toplayıp Suriye ve diğer bölgelere götürmesine olanak tanımaktadır. Emniyet’in IŞİD’e katılımları engelleyici hiçbir çalışması olmadığı, bu tutumun IŞİD’e katılımları teşvik ettiği, IŞİD’e terör eylemleri gerçekleştirmeye gidenlerin Adıyaman’a geri döndüğünde elini kolunu sallayarak özgürce hareket ettiği, hatta döndükten sonra ifadesi alınan bir gencin geri bırakıldığı ve tekrar Suriye’ye gittiği, örgüte yeni katılımlar sağlamak örgüt adına organizasyonlar yapıldığı ve hiçbir emniyet baskısına maruz kalmadığı çok açık ve net biçimde görülmüştür.
IŞİD’e katılım noktasında elde net bir sayı bulunmamaktadır. Hükümet yetkilileri sayıyı 10-15 kişi olarak gösterilmeye çalışılsa da kamuoyunda dile getirilen sayılar 300 ile 500 arasında değişmektedir. Şehirde, IŞİD’in örgütlendiği ve irtibat noktası olarak kullandığı belirtilen mekânlar ile ilgili yapılmış herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Özellikle kahvehaneler halen örgütlenmede kullanılmaya devam edilmektedir. Çocukların dershanelere başladıktan sonra değişmeye başlaması, buralar aracılığıyla IŞİD’in örgütlenmesini yaygınlaştırdığını göstermektedir. Örgüt propagandası yapılan bazı camiler de dikkatle incelenmeli ve bu duruma göz yuman kişiler hakkında takipte bulunulmalıdır.”