Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Avrupa Koordinasyonu 4 Ekim’de Strasbourg’a gelecek Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili açıklama yaptı: Gelme Tayyip ama gelirsen sana Strasbourg’u dar edeceğiz!
SYKP Avrupa Koordinasyonu’ndan yapılan açıklama ise şöyle:
Türkiye coğrafyasını savaş alanına çeviren, Ortadoğu’da akan kanda en büyük paydaşlarından, yürek yakıcı göçmen akının sorumlularından olan Türkiye Devleti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Strasbourg’a geliyor. Avrupa’da yaşayan Türkiyeli demokrasi güçleri olarak Erdoğan’ın 1 Kasım’da gerçekleşecek seçimler için oy toplamak ve diktatörlük heveslerine uluslar arası destek aramak için gerçekleştirdiği bu ziyaretini “Hoş Gelmedin” diyerek karşılayacağız.
Erdoğan Strasbourg’a “Hoş Gelmiyor” çünkü; Ortadoğu’nun savaş alanına dönmesinin baş sorumlularından biridir. Türkiye topraklarını Selefi, cihatçı islami terör örgütlerinin geçiş ve lojistik merkezine çevirdiği yetmiyormuş gibi Suriye’deki cihatçı teröristlere TIR TIR silah taşıdı. Şimdi Ege’de kıyıya vuran, Macaristan’da tellere takılan göçmen cesetleri Erdoğan ve suç ortaklarının eseridir.
Erdoğan Strasbourg’a “Hoş Gelmiyor” çünkü; Kürt sorunun demokratik yollarla çözümü için kurulan masayı devirdi ve yeniden çatışmalı süreci başlattı. 7 Haziran seçimleri öncesinde yükselttiği tansiyon sonucu pek çok HDP binasına, mitingine ve HDP’liye saldırılar gerçekleşmişti. Yüzbinlerce insanın katıldığı HDP Amed mitinginde canlı bomba saldırısı düzenleyen IŞİD militanının polis kontrolünden geçerek oraya geldiği kesinleşmiş durumda. Seçimi kaybetmesinin ardından ise Kürt halkına ve Türkiyeli sosyalistlere, demokratlara, muhaliflere yönelik adeta bir savaş başlattı. 7 Hazirandan bugüne yüzün üzerinde sivil hayatını kaybederken binin üzerinde muhalif tutuklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP adına seçim çalışmasına devam ettiği bu günlerde açıkça “400 AKP’li milletvekilini seçmezseniz savaş devam eder” diye halklarımızı tehdit etmekte.
Erdoğan Strasbourg’a “Hoş Gelmiyor” çünkü; başbakan olarak başa geldiği günden bu güne Alevilere yönelik büyük bir asimilasyon, inkar ve hatta imha politikası yürüttü. “Alevi açılımı” yalanıyla Alevileri ve Alevili Sünni İslam’ın parçası yapmaya çalıştı. Gerilimin yükseldiği her kritik dönemde Alevileri ve Aleviliği tehdit unsuru olarak göstererek kamplaşmayı derinleştirdi. Sadece Kürtlere, Alevilere yönelik değil Türk ve Sünni olmayan bütün kesimlere karşı nefreti büyüten politikalar uyguladı.
Erdoğan Strasbourg’a “Hoş Gelmiyor” çünkü; 14 yıllık iktidarı boyunca işçi sınıfının kazanımlarına dönük en kapsamlı saldırılarını gerçekleştirdi. Neoliberal politikaların en büyük agresif uygulayıcısı oldu. Kendinden önceki hükümetlerin yaptığından kat be kat fazlasıyla özelleştirmeler gerçekleştirdi ve kamu malı TÜSİAD ve MÜSİAD sermayesine peşkeş çekti. Ülke’de çalışma koşulları neredeyse Çin’i aratmayacak düzeyde. İş cinayetinde en az birkaç işçinin ölmediği gün yok gibi. Üstüne, Soma gibi, Ermenek gibi, Torunlar inşaat gibi toplu işçi katliamlarını da “işin fıtratıyla” açıklayan işçi düşmanı bir akıldır Tayyip Erdoğan.
Erdoğan Strasbourg’a “Hoş Gelmiyor” çünkü; lideri olduğu ve hayatın tüm alanlarına nüfus ettirdiği muhafazakar akılla zaten yaşadıkları çekilmez olan kadınların hayatlarını kabusa çevirdi. Tecavüzü, tacizi, cinayetleri kadının hatalarına bağlayan bu akıl kadını ömür boyu eve ve annelik görevlerine mahkum etmek istiyor. Bunu yapmadığında ise karşılaşacağı her türlü tehlikeyi “normal” sayıyor. Bu erkek egemen muhafazakarlaşma sürecinde LGBTİ bireylerin yaşadıkları ise tarifsiz durumda. Sivil ve resmi AK timler adeta hayatı eşcinseller için cehenneme çevirmek için yarışıyorlar. Egemen aklın bu yaklaşımından güç alan heteroseksist toplum aklı LGBTİ’lere toplumun kanserli hücreleriymişçesine davranıyor, dışlıyor, ötekileştiriyor.
Erdoğan Strasbourg’a “Hoş Gelmiyor” çünkü; sadece insana değil, insanın habitatı, bütünleyicisi olan kente doğaya da aynı hoyratlıkla davranıyor. Binlerce yılın tarihsel, kültürel, sosyolojik birikimin taşıyan kentleri ve doğal yapıyı sadece bir kar nesnesi olarak ele alıyor. Dünü ve yarını düşünmeden bugün nasıl daha fazla kar elde edeceğinden başka bir bakışı yok. İnsanlık mirası olan tarihsel anıtlar barajlar altında bırakılıyor. Ormanlar, vadiler, nehirler ve onların beslediği toplumsal yapı birileri elektrik üretip satsın, inşaatından para kazansın diye HES’lere (Hidro Elektirik Santrali) kurban ediliyor.
Erdoğan Strasbourg’a “Hoş Gelmiyor” çünkü; büyük bir yüzsüzlükle tüm bu meselelerin sorumlusu değilmiş gibi; işlediği ve işlemeye devam ettiği suçlardan dolayı insanlığın büyük vicdan mahkemesinde mahkum olmamış, Uluslar arası Ceza Mahkemesinde yargılanması için incelemesi devam etmiyor gibi; Avrupa’dan dönünce suç işlemeye devam etmeyecek gibi Strasbourg’a “olağan” bir ziyaret yapmak istiyor. Bir cumhurbaşkanı olarak asla müdahale etmemesi, dahil olmaması gerekirken kapı kapı, il il, ülke ülke AKP için oy topluyor, savaş, sömürü ve nefret politikalarını devam ettirebilmek için uluslar arası destek istiyor.
Hayır! Boynunda bunca vebali taşıyan Tayyip Erdoğan’ın elini kolunu sallaya sallaya, utanmadan sıkılmadan, teşhir edileceğini, rezil edileceğini, istenmeyeceğini düşünmeden gelip gitmesine izin vermeyeceğiz! Tayyip Erdoğan savaş suçlusudur ve uluslar arası gezileri bu kadar rahatlıkla yapamamalıdır.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Avrupa örgütü olarak, Avrupa’da yaşayan tüm Türkiyeli halklarımızı ve Avrupa’nın demokratik kurum, kuruluş ve bireylerini Erdoğan’ı 4 Ekim’de gelmeyi planladığı geziden vazgeçirmeye, vaz geçmediği noktada da güçlü bir şekilde “Hoş gelmedin Erdoğan” demeye çağırıyoruz.
En gür sesimizle bağırıyoruz GELME TAYYİP!