HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendisinin katılmadığı Meclis Genel Kurulu’ndan partili vekillerin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto ederek ayrılmasına ilişkin “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlemek zorunda değilim” dedi.
Ankara’da 10 Ekim’de “Savaşa inat, barış hemen şimdi” mitingini düzenleyecek olan sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ile KESK, DİSK, TMOB ve TTB temsilcileri, HDP Genel Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ederek, mitinge katılım çağrısı amacıyla ortak basın açıklaması düzenlendi. Ortak basın toplantısında konuşan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de barış isteyen, demokrasi isteyen herkesi 10 Ekim’de gerçekleştirecekleri bu büyük buluşmaya davet etti.
Çerkezoğlu, “Sarayın saltanatına karşı bu ülkede 35 günlük bebekten 80 yaşındaki insanımızı katleden savaş politikalarına karşı herkesi Ankara’ya çağırıyoruz” sözleriyle bu çağrıda bulundu. Çerkezoğlu, yarın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşüp, kendisini mitinge davet edecekleri bilgisini de verdi.
Çerkezoğlu’nun ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise bu mitinge en güçlü katılımla bütün barışseverleri davet ederek, savaşı durduracak bir mitingin gerçekleşmesini arzuladığını ifade etti. Demirtaş, HDP olarak katılımın yüksek olması için çalışma ve hazırlıklarının olduğunu aktararak, “Bu dönemde barış diyebilmek cesaret işidir. Savaşı değil, savaşın durdurulmasını istemek cesaret işidir. Birileri ısrarla ‘son terörist kalana kadar’ diyerek cesaret örneği gösterebilir. Ama asıl cesaret barış istemektir. Kanın aktığı yerde 7’den 77’ye kadar insanlarımızın öldüğü bugünlerde bu kan neden akıyor. Bu savaş neden oluyor, bu savaş durmalı demektir cesaret” ifadelerini kullandı.
Demirtaş, savaş politikalarını durdurmanın sadece meslek örgütlerinin görevi olmadığını da söyledi.
‘Kendi paralarımızla alınmış silahlar, kendi çocuklarımızın ölümüne neden oluyor’
“Onlar bu kutsal çalışmayı sürdürecekler ama sonuç almak istiyorsak, siyasetçiler başta olmak üzere toplumun bütün kesimleri, bu çabaya bu sese destek vermeliyiz” diyen Demirtaş, savaşın herkese acı bir fatura çıkardığını söyledi. Demirtaş, şunları söyledi: “Kendi paralarımızla kendi coğrafyamız bombalanıyor. Kendi paralarımızla alınmış silahlar kendi çocuklarımızın ölümüne neden oluyor. Bu savaştan çıkmak son derece kolayken, bu savaşı başlatanların kendi iktidarları ve koltukları uğruna biz evlatlarımızı öldürtmeyeceğiz diyorsak eğer bütün barış çağrılarının yanında olmak bizim onur borcumuzdur. Barış toplumun kendi bağrından çıkacak güçlü barış çığlıkları etkili olacaktır. Parti ayrımı gözetmeksizin 10 Ekim’de Sıhhıye Meydanı’nda herkesin en azından iki saatini barışa ayırmasını rica ediyorum.”
Demirtaş, bu açıklamalarının ardından basın mensuplarının güncel gelişmelere ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
‘Erdoğan’ı dinlemek zorunda değilim’
Meclis’in açılış törenine katılıp katılmayacağı yönündeki bir soruya, “katılmayacağı” yanıtını veren Demirtaş, ek olarak şunları söyledi:
“Bugün parlamentoda bir siyasi parti genel başkanı gibi davranan, seçim kampanyasında partimizi hedefe koyan, ağır hakaretler, itiraflarla partimizi baraj altında bırakmaya çalışan bir siyasi kişilik konuşacak. Tarafsız hepimizin cumhurbaşkanı sıfatıyla bunu hak eden bir sıfatla Genel Kurul’da konuşsaydı memnuniyetle gider kendisini dinlerdik. Bir cumhurbaşkanına gösterilen saygıyı da gösterildik. Ama hakkı olmadığı halde bir parti genel başkanı olarak seçim kampanyası yürüten bir siyasiyi de parlamentoda açılış konuşması yapıyor diye dinlemek zorunda hissetmiyorum kendimi.”
Demirtaş’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın çözüm süreciyle ilgili olarak valilikleri suçlayan açıklamalarına ilişkin görüşleri de soruldu.
Demirtaş, buna dair ise “Siyasi sorumluluk herkestedir. Sorumluluk hepimizdedir. O dönem yapılan büyük çözüm arayışları var. O süreçte herkes barışa destek sunma adına elinden gelen gayreti gösterdi. Ortada bir suç yoktur. Büyük bir suçluluk psikoloji ile topu birbirlerine atmalarını yadırgıyorum. Suç varsa da eğer siyasiler bu suçu rahatlıkla üstlenebilmelidir. Yarın işler daha da sarpa sardığında muhtarları da suçlayacaklar. Saraya çağırdıkları muhtarlar ‘sorumlu sizdiniz’ diyip o işi muhtarlara kadar götürecekler. O dönem vali ve kaymakamlar bu dönem olduğu gibi bizzati Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların emriyle çalışılar. Halen öyle çalışıyorlar. Bugün bazı valiler suç işliyor örneğin. Sivillerin öldürülmesi, mezarlıkların yıkılması, sokağa çıkma yasağı konusunda bazı vali ve kaymakamlar suç işlemeye devam ediyor. Bugün gördüğünüz gibi bunun talimatını Cumhurbaşkanı veriyor. Yarın bir gün ‘ben bunun emrini vermedim’ diyebilir. Ama sizler duydunuz ‘Biz o mezarlıkları yerle yeksen ediyoruz’ diye açıklaması var. Benim tavsiyem baki olan devletin kendisidir. Kendinizi güvenceye alın. Aksi takdirde hükümetler düşer yargı önünde hesap verirsiniz” diye konuştu.
Demirtaş, gazeteci Ahmet Hakan’a dönük saldırıyı da bir kez daha kınadı. Aylardır gazetecilerin hedef gösterildiğini anımsatarak, hedef gösterenler hakkında en ufak bir işlem yapılmadığına dikkat çeken Demirtaş, “Her gün AKP’nin yayın organlarından isim verilerek hedef gösteriliyor. Bunlarla ilgili tek bir soruşturma bile açılmıyor. Yönlendiriciler ortaya çıkar mı çok umudum yok. Ama siyasi yönlendirme bu işin temel sorumlusudur. Başbakan, Cumhurbaşkanı, AKP sözcüleri isim vererek gazetecileri alenen hedef gösterdi. Bir gazeteci sadece gazeteciliğini yaptığı için ölüm korkusu yaşıyor” ifadesini kullandı.