Hopa’da yaşananlar doğal afet değil, AKP hükümetinin rant ve talan düzeninin cinayetleridir! Talan ve rant düzenine hayır dediği için Metin Lokumcu’nun Erdoğan’ın “Kahraman polisleri” tarafından katledildiği Hopa’da rant düzeni bu kez sel olup onlarca canımızı aldı.
23 Ağustos saat 21:00 sıralarında başlayan yoğuna yağış sonucunda Artvin’in Arhavi, Hopa ve Borçka ilçelerindeki dereler taştı, heyelanlar meydana geldi. Artvin valiliğinden yapılan açıklamada sel nedeniyle 8 kişinin öldüğünü, biri çocuk 2 kişinin ise kayıp olduğu söylendi. Bizim ulaşabildiğimiz Hopalı yoldaşlarımızın verdiği bilgi ise ölü sayısının çok daha fazla olabileceği yönünde. Bölgede heyelanlar nedeniyle köylerle ulaşım kesilirken, elektrik şebekesi ve telefon hatlarında meydana gelen tahribat nedeniyle de iletişimde güçlükler yaşanıyor.
Can kayıplarına ve büyük maddi hasara yol açan bu sel felaketinin sorumluları “inşaat ya resul Allah” diyerek “insanca yaşamın” yerine “daha fazla kar” anlayışını koyan yerel ve merkezi yönetimlerdir. Doğaya, insanlığa savaş açanlardan hesap sorana ve insan doğa bütünlüğüne uygun bir düzen kurana kadar bu felaketlerle karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz ne yazık ki.
Yaşananlar doğal afet değil, AKP hükümetinin rant ve talan düzeninin cinayetleridir.
Hopa Belediye Başkanı Nedim Cihan, Hopa’da bir felaket yaşandığını, tüm yaşananların ilçeye son 50 yılın en fazla yağışın yağmasından olduğunu söylüyor. Hayır! Bu felaket aşırı yağan yağmurdan değil, devlet sermaye işbirliği ile borulara hapsedilen suların kendini kurtardıktan sonra Karadeniz sahil yolunu geçip denize ulaşamamasından, dere yataklarının rant uğruna imara açılarak halkın yaşam alanlarının güvenliğinin ortadan kaldırılmasındandır.
Her şeyin alınır satılır olduğu kapitalist sömürü düzeninde sermaye, sınırsız ve pervasız bir talan özgürlüğü ile ülkelerin doğal varlıklarına el koyarak doğaya ve insana ait ne varsa her şeyi metalaştırıyor. Tüm canlıların en temel ihtiyacı ve bir insan hakkı olan “su” da bu talanın malzemesi haline getirilmiş durumda. Orhan Veli’nin başka sorunları öne çıkartmak için kullandığı “hava bedava, su bedava” ironi bile boşa düştü artık, ne su bedava, ne temiz hava! Teme insan hakkı olan “su” çoktan kamu mülkü olmaktan çıkartılarak özel mülk haline, kar nesnesi haline getirildi.
Türkiye özelinde suyun özelleştirilmesi 2000’li yıllarda Karadeniz’in özellikle doğusunda pıtrak gibi çoğalan HES’ler ile başladı. Tüm derelerin ve havzaların kullanım hakkını 49 yıllığına satışa çıkaran yasalar ile yüzlerce irili ufaklı şirket, enerji ve turizm cenneti yapmak üzere Karadeniz’i talan etmeye giriştiler. Bir “Yeşil Cennet” olan Karadeniz, sermayenin daha “fazla kar” hırsıyla giriştiği Sahil yolu, HES’ler, maden alanları, Yeşil yol girişimi, Nükleer santral tehdidi nedeniyle şimdilerde cehenneme çevrilmiş durumda.
Başta Artvin-Hopa’dakiler olmak üzere tüm halklarımıza başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Yaraları hep birlikte saralım ve bu rant düzeninden hesabı hep birlikte soralım.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi
Merkez Yürütme Kurulu