Yahudi tarihindeki en acı gün olan Tişa BeAv’dan sadece altı gün sonra Tu BeAv’da tarih boyunca birçok mucize gerçekleşir ve yaşanan bu güzellikler, Tu BeAv’ı bir sevgi, affediliş, yeni başlangıçların günü yapar.
Tora’da bahsedilmeyen, takvime hahamlar tarafından eklenen ve Av ayının 15’i anlamına gelen Tu BeAv, günümüzde ‘Sevgililer Günü’, ‘Sevgi Günü’ olarak coşku dolu ve neşeyle kutlanan bir bayramdır. Yahudi tarihindeki en acı gün olan Tişa BeAv’dan sadece altı gün sonra Tu BeAv’da tarih boyunca birçok mucize gerçekleşir ve yaşanan bu güzellikler, Tu BeAv’ı bir sevgi, affediliş, yeni başlangıçlar, hayırlı ilişkiler, potansiyel bir bağlılık günü olarak sağlamca yapılandırır. Bu yıl Tu BeAv, 30 Temmuz Perşembe akşamı ve 31 Temmuz Cuma günü kutlanıyor.
Tu BeAv deyince
*“Yahudiler için hiçbir gün, Tu BeAv ve Yom Kipur kadar hayırlı ve güzel olmamıştır. ”(Taanit 4:8)
Yom Kipur’da, Tanrı’ya karşı bilerek/bilmeyerek işlediğimiz, pişmanlık duyduğumuz günahlarımızın Tanrı tarafından affedilmesini ve bu şekilde Tanrı’ya her yıl biraz daha yakınlaşmamızı, ilişkimizin daha güçlenmesini tarifsiz bir sevinçle kutlarız. Tu BeAv da, aynen Yom Kipur gibi bir affediliş, yakınlaşma ve kutlama günüdür.
* Tu BeAv’da gerçekleşen mutlu olaylar ve mucizeler, Tişa BeAv’daki düşüşün onarımının sağlandığını gösterir.
* Üç haftalık yas dönemi ve Tişa BeAv’da düğün yapılmadığından, günün özelliği nedeniyle, Tu BeAv, düğünler için de çoğunlukla tercih edilen bir gündür. Tarihte de Tu BeAv’da: “Bu günde, Yeruşalayim’in kızları çıkıp… bağlarda dans ederdi…” ve “bekar erkekler de kendilerine uygun gelini bu bağlarda arardı.” (Talmud ;Taanit 26b).
* Yeruşalayim’in bekâr kızları, kıyafet alacak imkânı olmayanları mahcup etmemek için, birbirinden ödünç kıyafet alır ve birbirinin aynı kıyafetler giyerdi. Bu şekilde, erkekler de kendilerine uygun gelini, kızların kıyafetlerine değil, içlerine odaklanarak bulmaya çalışırdı. “Çekicilik aldatıcı, güzellik ise boştur. Tanrı’dan uzaklaşmaktan korkan kadındır övgüye layık olan” (Mişle 31:30)
*Tişa BeAv’dan sadece altı gün sonra gerçekleşen mucizeler, olayların en kötü anında bile umutsuzluğa kapılınmaması ve her zaman Yüce Tanrı’ya güvenilmesi gerektiğini, hiçbir zaman her şeyin sona ermediğini, en beklenmedik bir anda, göz açıp kapayana kadar kısa bir sürede, birden yeni bir kapı açılıp işlerin düzelmeye başlayacağını hatırlatır.
*Tu BeAv’da ‘Yedi teselli haftası’nın süreci de başladığı için, yeni başlangıçlar, yeni ilişkiler, yeni ortaklıklar kurulması için çok hayırlı bir dönemdir.
Tu BeAv- Tişa BeAv bağlantısı
Tu BeAv’da gerçekleşen mutlu olaylar ve mucizeler, Tişa BeAv’daki düşüşün onarımının sağlandığını gösterir.
Casusların kurguladığı rapor üzerine verilen ceza son bulur ve bu sebeple meydana gelen ölümler sona erer.
Kenaan ‘ı(İsrail Toprakları)incelemeye giden (Bamidbar 13:2) on iki casustan on tanesi, ülkede yaşayanların ‘bizden daha güçlü’ devler ve savaşçılar olduğu ve bu toprakları fethetmenin imkânsızlığı konusunda rapor vererek (Bamidbar 13:27-28), halkı yanıltır ve umutsuzluğa düşürür. Bu ümitsizlikle bütün gece sızlanıp boş yere ağlayan halk (Bamidbar :14:1), o günün (Tişa Beav) tarih boyu bir ağlama günü olarak sabitlenmesine sebep olur. (Masehet Taanit 29a)
Buna ek olarak, Tanrı; Moşe Peygamber dâhil, 600.000 erkekten oluşan tüm nesli, Kutsal Topraklara girmelerine izin vermeyerek cezalandırır. (Vaat edilen toprakların ne kadar iyi olduğunu ısrarla savunan Kalev ve Yeoşua hariç).
Bu şekilde, çölde geçen yaklaşık kırk yıl boyunca, her yıl Tişa Beav günü, 15.000’den fazla kişi ölür. O yıl kimlerin öleceği bilinmediğinden, günahın işleniş yıldönümü olan Tişa Beav günü, halk mezarlar kazıp içlerine yatar, ertesi gün, o yıl içinde ölmesi gerekenler ölü olarak bulunup mezarında kalır, diğerleri kazdıkları mezarlardan çıkıp yaşamlarına devam ederler. Her sene bu şekilde devam ettikten sonra, kırkıncı yıl, herkes mezarlardan canlı olarak çıkınca, halk tarihi yanlış olarak hesapladığını düşünerek ertesi gün tekrar mezarlara girer. Herkes yine canlı kalınca, bir ertesi gün, yine mezarlara girilir. Bu düzen 15 Av’a kadar devam eder. Dolunay görülünce hesapta bir hata olmadığı kesin bir şekilde ortaya çıkar ve İsrailoğulları Tanrı’nın kendilerini affettiğini ve artık ölümlerin sona erdiğini anlar.
Böylece- Av ayının yükselişi başlar. Yeni bir nesil, vaat edilen topraklara girmek, yeniden yapılanmanın ve canlanmanın temelini atmak ve yeni bir başlangıç için hazırdır.
Toplumdan aforoz edilen Binyamin kabilesi, tekrar cemaate kabul edilir
Şofetim Kitabı’nda anlatılan bir olay (Hâkimler 19-21) ,İsrailoğullarının on iki kabilesinden biri olan Binyamin kabilesinin sınırları içinde geçer. Bu sınırlara gelen bir misafirin cariyesi, eşkıyalar tarafından kaçırılır ve tecavüz edilerek evin kapısına bırakılır. Cariyenin bu olay sonucu ölmesi, diğer kabileler ve Binyaminoğulları arasında büyük bir iç savaş çıkmasına sebep olur. Binyaminoğulları kabilesinin büyük bir kısmı savaş sonunda yok olur, kalan kısmının da diğer kabilelerden kızlarla evlenmeleri yasaklanır.
Bir Tu BeAv günü, Binyaminoğulları kabilesinin tamamen yok olması engellemek için bu yasağın sadece olayın geçtiği nesli bağladığı, sonradan gelen nesillerin istedikleri gibi davranmakta serbest oldukları ilan edilir.
Böylece Binyamin kabilesi tekrar İsrailoğulları arasına kabul edilir ve halk tekrar bir bütün haline gelir. Tişa BeAv’da Bet Amikdaş’ı yıkıma götüren, halkın kendi içinde bölünmüşlüğü onarılmış olur.
Kabileler arası evlilikler yapılmaya başlanır
Erkek varis bırakmadan vefat eden bir babanın toprakları kızları arasında bölüşülüyordu. Kızların başka kabileden kişilerle yapacakları evlilikler, bu toprakların da evlendikleri kabileye geçmesine neden olacaktı. Bu nedenle, bu durumdaki kızların sadece kendi kabilelerinden kişilerle evlenmeleri gerekiyordu,(Bamidbar 36:2-12). Bu durum kızların üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu.
Dönemin yöneticileri, bir Tu BeAv günü, bu kuralın sadece İsrail topraklarına ilk giren nesil için geçerli olduğunu ve kızların diğer Yahudi kabilelerle de evlilik yapabileceğini duyurur. Böylece bekâr kızlar, artık sadece kendi kabilelerinden kişilerle değil, gönüllerinin seçtiği kişiyle evlenebileceklerdi. Bu şekilde Tu BeAv, bekâr kızlar için coşkuyla beklenen, sevinç dolu bir kutlama günü haline gelir.
Böylece kabileler arası bariyerlerin ortadan kalkmasıyla Tişa BeAv’daki düşüşün başka bir yönü daha düzeltmiş olur. Bilgeler, Bet Amikdaş’ın yıkılmasındaki en önemli etkenlerden birinin, İsrail halkının içindeki bölünmüşlük olduğuna dikkat çeker. Buna göre kurtuluşun anahtarı, İsrail halkının kendi içindeki birlik ve ahengin oluşması, korunması ve beslenmesidir.
Halkın Bet Amikdaş’ı ziyaret etmesini engelleyen birlikler kaldırılır
Kral Şlomo’nun ölümünden sonra ülke bölünür. İsrail, kötülüğü ile ünlü Yerovam Ben Nevat tarafından yönetilir. Nevat, tahta geçtikten üç yıl sonra İsrail’in kuzey ve güneyine altın buzağılar yerleştirir ve halkın Bet Amikdaş’ı ziyaret etmelerini engellemek ve altın buzağılara tapmasını teşvik etmek için Bet Amikdaş’a çıkan yollara engelleyici askeri birlikler yerleştirir. Kendisinden sonra gelen Kral Oşea Ben Ela, bir Tu BeAv günü bu birlikleri kaldırır.
Böylece- Halk Bet Amikdaş’a serbestçe ulaşma imkânına tekrar kavuşur. Bet Amikdaş, politik anlaşmazlıklar yüzünden ayrı düşen İsrailoğullarını tekrar bir araya getiren birleştirici güç olmaya devam eder. Bu birleşme, Tişa BeAv’da Bet Amikdaş’ın yıkılışına götüren, halk içindeki bölünmüşlüğün giderilmesini sağlar.
Betar’da ölenlerin gömülmesine nihayet izin verilir
Tişa Beav’da yas tutmamızın bir sebebi de Bar Kohba isyanı sırasında Yahudi direnişinin son kalesi olan Betar’ın, Romalıların eline geçip 100.000’den fazla Yahudi’nin katledilmesiydi. Romalı yetkililer, Yahudilerin itibarını zedelemek ve üzmek için, bu şehitlerin gömülmesine izin vermez. Cesetler, bir mucize eseri, gömülene kadar, yıllar boyu, çürümeden, aynı şekilde kalır. Sonunda İmparator Adrian’ın ölümünden sonra, bir Tu BeAv günü, şehitlerin gömülmesine izin verilir.
Hahamlar, bu mucizenin anısına, ekmek yenilen yemeklerden sonra söylenen teşekkür duası Birkat Amazon’a “Atov Veametiv-İyi Olan ve İyilik Yapan Tanrı” kısmını ekler.
Böylece- Tişa BeAv’da Betar’ın düşüşü, 15 Av’daki mucize ile sonuçlanır ve 9 Av’ın başka bir yönü daha düzeltilmiş olur.
Yom Tabar Maagal- Döngünün son bulduğu dönem
II. Bet Amikdaş zamanında, yetmiş yıllık sürgün boyunca toprakların bakımsız kalmasından dolayı sınırlı miktarda odun bulunabiliyordu. Mizbeah’ta(Sunak) kullanılmak üzere devamlı odun stoku olmasını garantilemek için, zengin aileler özellikle –sunakta kullanılmak üzere bağışta bulunurlar. Bu odunlarda kurt olmasını engellemek amacıyla, odunlar tamamen kuruyana kadar güneşte bırakılır.
Odunların bu şekilde kurtlardan tamamen arınma işlemi, her yıl Tu BeAv gününden itibaren sona erdirilir. Bunun sebebi, güneşin bu tarihten sonra istenilen sonucu vermemesidir. Tu BeAv’da, bütün sene yapılacak kurbanlar için gerekli olan odun stoku sağlamış olmanın sevinci yaşanır, artık “baltalar kırılabilir”. Bir mitsva tamamlandığı için, Tu BeAv günü, şenlikler ve mutlulukla kutlanır.
Böylece- Tişa BeAv’da daha yoğun olarak yıkılışının yasını tuttuğumuz Bet Amikdaş’ın yeniden kurulması, halkın birlik ve ahenk içinde yaşayacağı Maşiah döneminin müjdesi verilmiş olunur.
‘Baltalar’ı kırmaya gerek var mıydı, gelecek senenin kesimi için saklanamaz mıydı? ‘Balta’, sunağın ve Bet Amikdaş’ın temsil ettiklerinin tam zıddını simgeler. Sunağın amacı, insan hayatını uzatmaktır. Bet Amikdaş’ın yapımında, insan hayatını kısaltan silah yapımında kullanılan demir çelik vb gibi hiç bir madde kullanılmaz. Savaş ve yıkım için kullanılan maddelerin, insan hayatını uzatacak, sonsuz barış ve ahenk getirecek bir aracın yapımında hiç bir yeri olamaz.
Tu BeAv mesajları
Yahudilikte, herkesin bir bashert’i olduğuna inanılır(evlenmek, ‘tam’ olmak üzere aradıkları, ruhlarının diğer yarısı). Kişi doğmadan kırk gün önce, cennetten gelen bir ses, ona kendi bashert’ini fısıldar. 15 Av da, Yaratılış’ın birinci günü olan 25 Elul’den kırk gün öncedir. Bu yüzdendir ki Av ayının dolunayı, hayırlı ilişkiler günü olarak kutlanır. (Bene Yissachar)
Ay, başarılı ilişkilerin temelini oluşturan üç ana temaya ışık tutar:
1) Ay; nasıl mütevazı ve hatta görünmez olunacağını çok iyi bilir. Kendi egosunun içinde eriyip gitmez. İlişkilerin temel taşı budur: alçakgönüllü olmak, gerektiğinde geri çekilecek kadar güçlü olmak. Sadece kendisiyle, kendi ışığıyla dolu olan kişi, eşini, Tanrı’yı, hiç kimseyi sevmeyi başaramaz.
‘Ay’ olunduğunda, ‘kap’ olunduğunda, içinde bir başkası için, onun özelliklerine, eşsizliğine, benzersizliğine, biricikliğine yer açıldığında, gerçek sevgiye ulaşmak mümkün olabilir.
2) Parlasa da, ay, bu ışığın ‘kendi’ ışığı olmadığının bilincindedir. Onun gücü, başka bir yerden gelir. Gerçek kuvvet, daha yüksek ve güçlü bir kaynaktan gelen ışığı yansıtıp doğru yere yönlendirebilmekten geçer. Rabi Twersk, bunun başarılı bir evliliğin de temelini oluşturduğuna dikkat çeker.
Rabi Abraham Twerski, düğünlerde yüzük verildikten sonra söylenen ilk berahaya dikkat çeker: “ Baruh Ata Ad. Elo-enu Meleh Aolam Şeakol Bara Lihvodo-Her Şeyi Onuruna Uygun Var Kılan Evren’in Kralı, Sen, Tanrı’mız Mübareksin”. Çok güzel harika bir kavram olan bu berahanın düğün ile olan bağlantısı nedir diye sorgular Rabi Twerski. Bunun cevabını şöyle ifade eder: erkek, evliliği kendi özel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir müessese olarak görebilir,aynı şekilde kadın da evliliği kendi özel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir yer olarak görebilir. Bu şekilde, erkek de kadın da arada buluşulması çok zor olan farklı yönlere doğru hareket eder ve ‘shalom bayit- evdeki huzur’, sallantılı bir temel üzerine kurulmuş olur. Kişisel ihtiyaçların ön planda olduğu bir evlilikte, ihtiyaçların karşılanmaması, hayal kırıklığı, hüsran ve gerginliğe yol açar. İşte bu yüzden bilgelerimiz, erkek ve kadının kendilerine göre ihtiyaçları olmasının mantıklı olduğunu, fakat evliliğin öncelikli amacının ‘kevod şamayim-Tanrı’ya daha büyük Onur’ getirecek bir ailenin temelini atmak olduğunu belirtir. Evliliğin esası, kevod şamayim olduğunda, karı koca arasındaki kişisel farklılıklar, evliliğin temelini etkilemeyecek ve daha kolaylıkla uzlaşılmasını sağlayacaktır.
3) Ay, karanlığı aydınlatır. Amacı, geceyi yok etmek değil, karanlığın içine bir ışık katabilmektir. Sağlıklı bir ilişki, mükemmellik üzerine kurulamaz. Gerçek sevgi, aşktan gözleri körelmiş şekilde değil, görerek, karşındakini olduğu gibi, farklılıkları ile görerek, iyi olan ve olmayan taraflarıyla olduğu kişi olduğu için, hatta olduğu kişi olmasına rağmen sevmektir. Gerçek sevgi, görmek ve buna rağmen sevmeye devam etmektir. Eşler, sadece ortak taraflarını değil, birbirinden farklı taraflarını da görüp bu farklılıkları takdir edip saygı duymalıdır. Amacımız bizimle tamamen aynı (veya böyle olacak şekilde kendi isteğimize göre yoğuracağımız) bir eş değil, kendi özellikleri ve şahsiyeti olan, bizimle paralel çizgide, aynı değerde, gerektiğinde karşımızda olacak-kenegdo- ve bizim potansiyelimize ulaşmamızda yardımcı olacak bir eş bulmaktır.
ŞABAT NAHAMU
“Avutun, Avutun Halkımı’ diyor Tanrı’mız.”
(Yeşayau 40:1)
Tişa BeAv’dan sonraki ilk Şabat; Şabat Nahamu-Teselli Şabat’ı olarak anılır. Bu yıl Şabat Nahamu 1 Ağustos Cumartesi günüdür.
Tişa BeAv ile Roş Aşana arasındaki yedi Aftara; Şiva DeNehemta-Teselli Yedilisi olarak adlandırılır. Bu Aftaralar,Yeşayau Peygamber’in kitabından, Bet Amikdaş’ın yıkılışından duyulan acıyı bir nebze olsun teselli edebilecek ve gelecek için ümit veren bölümlerdir. Bu aftaralarda Yeşayau Peygamber, çok üzgün olan Yahudilere, günah işledikleri, suçlu oldukları halde Tanrı’nın onları hiç bir zaman unutmayacağı, ışıklı günlerin yakın olduğu mesajını verir.
Şiva DeNehemta Aftara’larının ilki: Tişa BeAv’dan hemen sonra gelen Şabat’ta okunan Nahamu-Teselli; Avunma Aftarasıdır. Bu isimle anılmasının sebebi, Aftaranın giriş cümlesidir: “Avutun, avutun halkımı”diyor Tanrı’mız’.(Yeşayau 40:1)
Midraş’a göre (Pesikta Rabati 30:30), I.Bet Amikdaş’ın yıkılmasından sonra Yeruşalayim’i avutması için Tanrı sırasıyla Avraam Avinu’yu, daha sonra Yitshak’ı, ve nihayet Yaakov ve Moşe’yi gönderir. Ancak, Yeruşalayim, bütün bu elçilerle teselli bulmayı reddeder, bunun üzerine Tanrı şehri Bizzat Kendisi teselli edeceğini söyler: “Benim! Benim sizi avutacak olan…”(Tişa BeAv’dan sonra dördüncü hafta okunan Şofetim Peraşasının Aftarası-Anohi Anohi-Yeşayau 51:12)
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, Bamidbar (Gözlem), Devarim (Gözlem), Emanations kitaplarından ve www.ou.org, www.chabad.org, www.hebcal.com, www.meaningfullife.com, www.torah.org, myjewishlearning.com, www.torahweb.org, www.aish.com, www.kiruv.com, www.thejewishstar.com sitelerinden, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla derlenmiştir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için, önemli günler hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
Katkıları için Rav İzak Peres ve Rav Ceki Baruh’a teşekkür ederiz.
(Bu haber Şalom gazetesinden alınmıştır.)