İşçi sınıfı ve Kurtuluş’un Rize’deki önderlerinden, “Rize’nin Deniz Gezmişi” diye anılan halk kahramanı Bayram Ali Tatoğlu, katledilişinin 35. yılında yoldaşları tarafından Rize’de mezarı başında anıldı. HDP,SYKP, SDP, ÖDP, BHH VE CHP’den bir gurup arkadaşın katılımıyla ortak gerçekleştirilen anmada, savaş planlarına karşı tüm olanaklarımızla, birlikte mücadelenin önemine vurgu yapıldı.
Bayram Ali Tatoğlu
Doğu Karadenizliler, doğadan devşirdikleri sonsuz enerjiyle sürekli hareket halindedirler. Kesintisiz horona durma halidir hayatları. Acılarını ve aşklarını derin bir mizah duygusuyla yaşarlar. Tarih onlara kendileriyle, hayatla ve acılarıyla alay etme becerisini nasip etmiştir. Doğanın özelliklerini, tarihin emri, toplumsal görgünün kavliyle hayata tercüme ederek sosyalist kişilikleri oluşmuştur. Doğu Karadenizli bir devrimci doğaçlama bir sosyalisttir. Teoriden çok pratiklerdir. Hangi gelenekten gelirse gelsin, Doğu Karadeniz’de devrimci olmak, iki, üç daha çok acele etmektir. Anonim özellikleri, toplumsal dönüşümün ‘horon çabukluğunda’ olacağının teorisi ve pratiğidir.
Bizim mahallenin çocuklarından Bayram Ali Tatoğlu 4 Nisan 1951’de Rize’de doğar. Rize Lisesi Orta Kısmını ‘öğretmenler kurulu kararıyla’ bitirince karnesini sırtına yapıştırarak okul bahçesinde sevinç turları atar. İyi bir yüzücü ve kürekçidir. Rizespor, Çayspor, Çaykurspor, Rize Gücü, YSE, Derepazarıspor, Kalespor’da futbolcu. Yetiştirdiklerinin bazılarının profesyonel olduğu Rizespor minik takım antrenörü… ve… Çay Fabrikası’nda mevsimlik işçi… 1974’ten sonra zamanın çok hızlı aktığı, siyasetin büyük şehirlerden taşraya yayıldığı yıllardır. Her genç hızla bir siyasete kaydolur. Bayram Ali de daha az kitap/teori, daha çok hayat/pratik üzerinden Kurtuluş siyasetine kayıtlanır.
Futbolcuların ve liseli gençliğin ‘abisi’ ve idolüdür. Dev-Lis’i örgütler. En büyük marifeti hilesiz sevgidir. Propagandistliği, ajitatörlüğü ve örgütlenme yeteneğiyle devrimci önderlerden biri olur. Klasik bir militan tipinin ötesinde, farklı özellikleri ve yetenekleriyle yerel bir ‘kahraman’ imgesi ve gerçeğidir. İşçidir, futbolcudur, mahallelidir, işçiler arasında eğlenirken örgütleyen, örgütlerken eğlenen nevi şahsına münhasır, sıra dışı bir devrimcidir.
Sözcükleri hızla kuşanan, halkı hızla örgütleyen bir hız imgesi olan Bayram Ali, Rize Eğitim Enstitüsü’nde ‘hızlandırılmış eğitim’le okur ve mezun olur. Antep’e atanırsa da öğretmenliği engellenir. Zihni Derin Çay Fabrikası’nda işçi olarak çalışmaya başlar. Reşadiye Mahallesi’nde ‘imece ustası’ olarak adlandırılan Bayram Ali tüm Rize’nin ‘Robin Hood’udur…
1900’lü yılların başlarında ‘orman valisi’ olarak tarihe geçen hemşerisi sosyal eşkıya Sandıkçı Şükrü’den yıllar sonra zenginden alıp, fakire dağıtan bir siyasi aşkiyadır. Yardıma koşan değil, yardımın, iyiliğin kendisi olan bir siyasi-otantik karakter. Kurban bayramlarında mahalleli çocukları örgütleyerek kurban eti toplatan, kavurma yaptırıp satarak elde ettiği geliri ihtiyaç sahiplerine dağıtan; evlerin malzemesinin taşınmasında, tuğlasının dizilmesinde, betonunun karılmasında insani-siyasi olan bir karakter. Öğrencilerin yiyecek ihtiyacını karşılamak için pazaryerine yapılan yardım toplama kampanyalarının ‘Devrimci Kızılayı’ dır. Sürekli iyilik yapan ama görünmeyen masal kahramanları gibidir. Şöyle de söylenebilir; kavgayı orta yerde, iyiliği gizli yapan biri; arkadaş. Yörenin hızlı akan dereleri gibi dar’dır, ama dar’lanınca da öfkesini diyalektik ve lirik kılmasını bilir…
Kasabanın Bayram’ını birkaç cümle ile şöyle özetleyebiliriz: Bir mitingde genel istek üzerine veya ardı ardına üç kez ant içtiren yirmi dört ayar ajitatör… Kentteki tüm muhalif derneklerin yanı sıra Cami Yaptırma ve Güzelleştirme Derneği’nin anahtarını da cebinde taşıyan militan… Bir cümleyle, bir işaretle kasabalıları sokağa döken halk önderi. Sabaha kadar denizde ağ sarıp balık tutan, denize kitaplardan alıntılar yapan, denizden nasihatler emanet alan, balıklardan kendi payını alıp kalanını dağıtan bir denizci… Devrim onun için şakadır aynı zamanda, güler yüzdür, kötülük karşısında iyiliktir. Kendine özgü ikna yeteneğiyle onay mekanizmasını işletir, bin dereden bir devrim getirerek karşısındakini ‘ipsiz bağlar…’
Mitinglerde, toplantılarda kerelerce, ‘ölüm nereden gelirse gelsin’ diye başlayan, ‘ölüm hoş geldi… safa geldi…’ diye biten ant içirir… Ölümün ne kadar yakınında olduğunu bilir ama su uyur faşist uyumaz, puştluk dağları da devirir. Devrimci dağ Bayram Ali, pusuya düşürülür. 30 Temmuz 1980 Çarşamba günü gece vardiyasından çıkıp evine giderken faşist katil Ferhat Tüysüz ekibinin örgütlediği 17 yaşındaki kiralık tetikçisi Recep Yılmaz’ın kurşunlarıyla öldürülür. Bayram Ali’nin cenazesinde evler boşalır, sokaklar dolar. Tüm Rizeliler camide toplanır. Halk, ilk gözyaşının tarihini bulmuş gibi ağlar. Ve o gün bugün; Bayram Ali anılarımızda, katili ise ‘aramızda’, kötülük toplumunun içinde yaşar.
Kentin Bayram’ıdır… Yerel bir efsane olarak, unutmalara, taammüden unutturmalara rağmen halkın anonim bilincinde hatıranın ötesinde siyasal bir örnek figür olarak yaşayan ve yaşatılan bir devrimci… İlk tahlilde ve son tahlilde kasabanın Bayram’ı… İlk tahlilde ve sol tahlilde “Devrimin” Bayramı…