HDP’nin yeni Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen, Zergele Katliamı’yla ilgili Arınç’ın söylediklerine, “Arınç’a üzerinden 43 ay geçen Roboski katliamını hatırlatmak istiyoruz” diyerek yanıt verdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen bir basın açıklaması düzenleyerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Zergele Katliamı’yla ilgili AK Parti Sözcüsü Bülent Arınç’ın, “Zergele’de sivillerin hedef alındığı alçakça bir yalan” sözlerine Bilgen, “Üzerinden 43 ay geçen Roboski katliamını hatırlatmak istiyoruz” diyerek cevap verdi. Bilgen Ayrıca MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sözlerine de, “Bir partinin başkanı böyle konuşursa yavrukurtları gördükleri her bayrağa saldırır” diyerek tepki gösterdi.
Bilgen, “90’larda neler yaşandıysa işkence yoluyla ifade alınmasından, yargısız infazlara kadar ormanların yakılmasına kadar aynı şeylere maruz kaldığımız için aydınlar bu benzetmeyi yapıyorlar ancak, Türkiye’deki devlet, yönetim modeli aslında 1990 görünümlü ama 1930 model gibi. Devlet-parti ilişkisinin bu kadar iç içe geçtiğimi bir dönemi Türkiye 1930’larda yaşadı. Valilerin parti yöneticisi gibi yaptığı, aslında tersinden 1930’ların tekrarıdır” dedi.
KESK’e yapılan saldırı
Ayhan Bilgen, “Türkiye’nin sağduyu ve insanların kendisini ifade etmeye ihtiyacı olduğu böyle bir dönemde, demokratik haklara müdahale edilmesi sadece provokasyona hizmet eder” uyarısında bulundu.
Bilgen’in konuşmalarından başlıklar şöyle:
Burhan Kuzu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan
“Sayın Kuzu’da demokrasi kültürünü, çok partili hayatı hazmedip hazmedemediğine yönelik çok net cümleler kurdu. Koalisyon kelimesini duyunca kaşıntı içine girdiğini ifade etti. Sayın Kuzu hızını alamamış İngilizlerin ‘kokuşmuş’ parlamenter sisteminden kurtulmaktan bahsediyor. Ancak, Sayın Kuzu daha önce de Obama’ya acıdığını söylemişti, elindeki denge denetleme mekanizmaları konusunda. Kuzu’ya sormamız gerekiyor; sana uygun sistemi nereden bulacağız?”
Zergele-Roboski katliamı
“Arınç TSK’nın açıklamalarını tekrarlıyor. TSK operasyonlarında sivillerin ölmediğini söylüyor ama Dışişleri Bakanlığı öyle söylemiyor, ‘Bu durum araştırılacak’ diyor.
Sivil siyasetçiler silahlı kuvvetlerin tercümanlığını yapıyor, Dışişleri Bakanlığı da uluslararası kamuoyunu yönetmeye çalışıyor. Nitekim birçok uluslararası parti katliamı kınadı. Sivillerin ölüp ölmediği konusunda Arınç’a üzerinden 43 ay geçen Roboski katliamını hatırlatmak istiyoruz” dedi.
Devlet Bahçeli
“MHP’li temsilciler bu öfkelerini bize yönelteceklerine Irak’ta Suriye’de tecavüze uğrayan katledilen Türkmenlerin, sorumlularına yöneltsin. Onlara karşı şimdiye kadar ciddi bir tepkisi olmayan bir partinin, IŞİD konusunda bu kadar nefret dili taşımayan bir partinin, seçilmiş 80 vekili ile söylediklerini kendilerine iade ediyorum.
İktidar partisinin seçim riski yaşamadan istikrarla ülkeyi yönetmesini istiyorlarsa ve bizimle de parlamentoda yan yana oturmak istemiyorlarsa yüzde 5 vekilleri istifa ettiğinde ön seçime gider, hem hükümet istikrarlı yönetme sorunu çözülmüş olur hem de bizimle yan yana oturmaktan kurtulmuş olurlar. Böyle yollar varken, hamasete, nefret söylemlerini girmek siyasi partiye yakışmaz. Bir partinin başkanı böyle konuşursa yavrukurtları gördükleri her bayrağa saldırır, her sembolü, her farklı yaklaşımı anlamadıkları her dili tehdit olarak, düşman olarak görürler. Linç ederler. Türkiye siyasetçileri ifadelerini hangi sonuçlar doğuracağını bilerek konuşmalılar. Onların söylemleri sonucu bir kendini bilmezin parti yöneticilerine yönelik bir saldırının faturası onların üzerinden kalır.”
Ülkeye alınmayan cenazeler
“Cenaze ölen ili ilgili bir hukuku değil, kalanlarla ilgili bir hukuktur. İnsanların en tabi hakları, savaşların en kanlı, şiddetli, vahşi olduğu dönemlerde bile cenazelere, esirlere muamele konusunda oluşmuş bir hukuk var, insanlık tarihinin bu konuda ortaya çıkarttığı bir deneyim var. Cenaze törenlerinde güvenlik kaygısı gibi gerekçeleri mazeret göstermeden insanların çocuklarının cenazelerini kavuşması ve definlerin gerçekleşmesi tam da barış için bir fırsat olabileceğini, bu konuda sergilenecek sağduyu ve İslami tutumun daha fazla insanın hayatını kaybetmesini önleyecek bir fırsata dönüştürebilir diye düşünüyorum.”