Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) ‘yaşamını tek başına idame ettiremez’ raporuna rağmen tahliyesi engellenen hasta mahpus Abdulkadir Kuday, 41 kiloya kadar düştü. Kuday’ın ağabeyi Salih Kuday, kardeşinin cihaza bağlı yaşadığına işaret ederek emniyetin “toplum için tehlikeli” görüşü nedeniyle tahliyenin engellenmesine tepki gösterdi.
Mardin’de 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleşen Kobanê eylemleri sırasında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Abdulkadir Kuday, önce Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi, ardından Tekirdağ T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Yaklaşık 4 yıl boyunca hastane sevkleri yapılmayan Kuday, siyasi partiler ile insan hakları örgütlerinin girişimlerinin üzerine hastaneye sevk edildi. Kuday’a, 2021 yılında bel fıtığı teşhisi konuldu.
Tahliye kabul edilmedi
Kuday, bunun üzerine Ağustos 2021’de bel fıtığı ameliyatı oldu. 3 ay sonra rahatsızlığının devam etmesiyle Kuday’a yanlış teşhis konulduğu ortaya çıktı. Sonrasında Kuday’ın, sinir sisteminin uyarılar gönderememesine neden olan ALS hastası olduğu ortaya çıktı. Kuday, bir süre önce kısmi felç geçirdi ve ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi.
Kuday, Ocak 2022’de Metris R (Rehabilitasyon) Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. 30 Ekim 2023 tarihinde ATK tarafından Kuday’a “yaşamını tek başına idame ettiremez” raporu verildi. Rapor üzerine tahliye başvurusu yapan Kuday’ın talebi kabul edilmedi. 24 Mayıs’ta açıklama yapan avukatlar, Kuday’ın 41 kiloya düştüğünü duyurdu.
Kuday’ın ailesi, hukuki destek ve kamuoyu oluşturulması talebiyle bir kez daha İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuruda bulundu. Salih Kuday, tutsak kardeşinin durumuna dair konuştu.
‘Cihaza bağlı yaşıyor’
Kardeşinin tutuklanmadan önce herhangi bir hastalığının olmadığına dikkat çeken Kuday, “En son iki ay önce tekerlekli sandalyede gördük. Cihaza bağlıydı. Sağılığı ise gün gün daha da kötüye gidiyor. Göğsü sıkışıyor, nefes alamıyor. Başka hastalıklar da başladı. Mide ve kalbinde başkaca sorunlar yaşıyor. Ama bugün en büyük sorun ALS hastalığıdır. Bu hastalık ölüme kadar götüren bir hastalıktır. Aşırı derecede zayıflamış durumda. Yemek yiyemiyor, mamayla besleniyor” diye belirtti.
Üç ağır hasta mahpus aynı koğuşta
Ergin Aktaş ve Serdar Yıldırım’ın da kardeşi gibi hasta mahpuslar olduğunu ancak birlikte tutulduklarını hatırlatan Kuday, “Diğer iki arkadaşı Abdulkadir’e ne kadar yardımcı olabilirler o da ayrı bir sorun. Bu hafta avukatı yanına gidip görüşmek istedi ancak göremedi. Çünkü cihaza bağlı ve artık tekerlekli sandalyeye oturamıyor. Bütün vücudu felç geçirmiş, ayakta duramaz bir halde. Çok fazla konuşamıyor. 2-3 dakikada bir nefesi kesiliyor. Yine de kendi durumuna dair bir şey söylemiyor, haline rağmen o moral veriyor bize” ifadelerini kullandı.
‘Siyasi karardan dolayı bırakılmıyor’
Kardeşinin 6 ay kadar önce kalp krizi geçirdiğini ve uzun bir süre hastane sevkinin yapılmadığını söyleyen Kuday, bunun bilinçli olarak yapıldığını ve kardeşinin ölümünün beklendiğini söyledi. Kardeşinin ilk gün teşhisinin doğru konulması durumunda bu hale gelmeyeceğini dile getiren Kuday, şunları söyledi:
“Kardeşim vefat edecekse de çocuklarının arasında olmasını istiyoruz. Kimse ‘bana ne’ dememeli. Bugün bizim yaşadıklarımızı yarın başkaları yaşayabilir. Bunların hepsi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecritten dolayı yaşanıyor. Çünkü tecrit sadece Sayın Öcalan’ın üzerinde uygulanmıyor. Bütün sivil toplum örgütleri, demokrasi ve barış isteyenlerin, halkların özgür olmasını isteyenlerin tamamına uygulanıyor. Bu nedenle tecrit kaldırılırsa bu sorunun çözüleceğine inanıyoruz. Bugün kardeşim bırakılmıyorsa, siyasi bir karardan kaynaklandığını biliyoruz. Herkes kardeşimin yurtseverliğinden dolayı cezaevinde olduğunu biliyor.”
‘Nefes alamayan bir insan nasıl tehlikeli olur?’
“Nefes alamayan, koku alamayan bir insan nasıl devlete tehlike olabilir” diye soran Kuday, şunları belirtti: “Ayağa kalkamıyor, cihaz olmadan adım atamıyor. Bu şekilde nasıl devlete tehlike çıkarabilir? Cihaza bağlı bir insanın ölü bir insandan farkı yok neredeyse. Ama biliyoruz ki, ölümüzden de mezar taşımızdan da korkuyorlar. Açık açık bize desinler ki; ‘Bu karar siyasidir. Bu kişi Kürt’tür. Toprağını, dilini, insanını seven biridir. Bu nedenle bırakmıyoruz.’ Bunu dedikleri zaman biz de artık bir talepte bulunmayacağız. Madem 28 Şubat’ın generallerinin hakkı var, o zaman bizim de hakkımız var. Tek isteğimiz budur. Bundan fazlasını istemiyoruz.”
ALS hastalığı nedir?
Amyotrofik lateral skleroz veya ALS hastalığı, istemli kas hareketini ve nefes almayı kontrol eden motor nöronlarını, beyindeki sinir hücrelerini ve omuriliği etkileyen nörolojik bir hastalıktır. ALS hastalığını etkilediği kaslar çiğnemek, konuşmak, kolları ve bacakları hareket ettirmek gibi eylemler için kullanılan kaslardır. ALS zamanla ilerleyebilir ve semptomları kötüleşebilir. ALS hastalığı kasların körelmesine ve erimesin neden olur. ALS hastalığı olan kişiler, akciğerleri kana yeterince oksijen gidemediğinde solunum yetmezliğinden ölebilir.
ALS tedavisi olmamasına rağmen semptomların azalmasına yönelik tedaviler sürekli olarak gelişme gösterir. Tedavilerin doğru uygulandığında hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir. (MA)