18 ve 19. Yüzyılda Kafkaslar eşitsiz güçlerin acımasız bir savaşına ve büyük katliamlara sahne oldu. Çerkeslerin ana yurdu olan Kafkas coğrafyasını işgale kalkışan Çarlık Rusya orduları yüzyıl süren bir savaşta sayı ve silah gücü bakımından son derece zayıf Çerkes savaşçılarını yenilgiye uğrattı.
‘’Vakta ki, döğüşsek gerekti,
Özgürlükleri ve dağları için,
Vuruştular bir yüzyıl kadar.
Sonuçta kader ağını ördü.
Kâr etmedi usta savaş taktikleri,
Kâr etmedi civan yiğitlik, yenildiler.
Terk-i vatan eylediler’’.
Bir milyonu aşkın Çerkes Osmanlı topraklarına sürgüne gönderildi. Yüz binlercesi sürgün yollarında Karadeniz sularına gömüldü. Bir o kadarı da ulaştığı topraklarda açlık, hastalık ve soğuktan kırıldı.
Osmanlı devleti gelenleri belli bir stratejik plan dâhilinde iskâna tabi tuttu. Dağınık şekilde yerleştirilen Çerkesler ister istemez asimilasyona açık kalmıştır.
Osmanlı topraklarına sürgün edilen Çerkeslerin büyük bir çoğunluğu bugün Türkiye’de yaşamaktadır. Küçük bir azınlık ise Osmanlı’nın yıkılması sonucu eski Osmanlı toprakları olan Suriye, Ürdün ve Filistin’de kalmıştır.
Çerkes boylarının dağınık yerleşimi ve ortak bir dile sahip olmaması asimilasyonu kolaylaştırmaktadır.
Asimilasyon tüm hızıyla devam etmektedir.
Öyle ki, asimilasyonun derin etkisi sonucu bir kısım Çerkesler kendilerinin bir Türk kavmi olduğunu varsaymaktadır. Bu kabulün Çerkes gerçekliği ile hiçbir alakası yoktur.