İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi) verilerine göre 2024’ün ilk altı ayında en az 878 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Ocak’ta en az 161, Şubat’ta 149, Mart’ta 124, Nisan’da 165, Mayıs’ta 142 ve Haziran’da 137 işçi iş çalışırken öldü. Ölenlerin 33’ü kadın ve 845’si erkek işçiydi.
İşçilerin 303’ü sanayi sektörü, 227’si inşaat, 207’si hizmet ve 141’i tarım sektöründe çalışıyordu.
İSİG Meclisi bu noktada rapora “İş cinayetleri her yılın ikinci yarısında ‘mevsimlik çalışmanın artmasıyla beraber’ yükseliyor. Haziran ayında tarım işkolundaki ölümlerin tüm iş cinayetlerindeki oranı yüzde 30’a yaklaştı” notunu düştü.
Ayrıca ölenlerin 33’ü 18 yaşının altındaydı. İSİG Meclisi 42 işçinin ise yaşını belirleyemedi. Yaş gruplarına göre dağılım şöyle:
- 14 yaş ve altı 13 çocuk işçi,
- 15-17 yaş arası 20 çocuk/genç işçi,
- 18-29 yaş arası 175 işçi,
- 30-49 yaş arası 361 işçi,
- 50-64 yaş arası 215 işçi,
- 65 yaş ve üstü 52 işçi…
İSİG Meclisi bu noktada rapora özellikle sanayide meydana gelen çocuk işçi ölümlerinin dikkat çekici olduğu notunu düştü. “Çocuk işçi ölümlerinin yarısından fazlasının meydana geldiği sektörün tarım olduğunu düşününce (sadece Haziran ayında altı ölüm) bu yıl çocuk işçi ölümlerinde büyük bir artışın meydana geldiğini söylemeliyiz” dedi. Ayrıca ‘Mesleki Eğitim Merkezleri’ni (MESEM) eleştirdi:
MESEM’i son dönemde ön plana çıkaran çocuk işçiliğini mesleki eğitim adıyla pazarlayarak “bir gün okulda dört gün işyerinde” diyerek “öğrenci” adıyla kitleselleştirmesi, eğitim ile sanayiyi içiçe geçirmesi (her işkoluna dönük MESEM faaliyetleri ve OSB’lerin içine taşınan meslek liseleri) ve böylece çocukların devlet eliyle ucuz işgücü olarak işgücü pazarına fırlatılmasıdır. Bu durum (özellikle mevsimlik tarımda sıkça meydana gelen çocuk işçi ölümlerini) şehir içine taşımakta ve görünür kılmaktadır. MESEM’li çocuklar 81 şehirde 922 ilçededir, her ailenin bir üyesidir ya da tanıdığımız bir çocuktur.
Yine bu dönemde en az 33 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. İşçilerin 19’u Suriyeli, 6’sı Afganistanlı, 3’ü İranlı, 2’si Rusyalı ve birer işçi de Cezayirli, Gürcistanlı, Iraklı, Sudanlı, Ukraynalı ve Türkmenistanlıydı.
2024’ün ilk altı ayında iş cinayetlerinde ölenlerin yalnızca 13’ü (yüzde 1,48) sendikalıydı. 865 işçi ise (yüzde 98,52) bir sendikaya üye değildi. Sendikalı işçilerin 3’ü metal, 3’ü sağlık, 2’si maden, 2’si enerji, 1’i kimya, 1’i tekstil, 1’i belediye işkolunda çalışıyordu.
İSİG Meclisi’nin raporlarında kullandığı bazı kavramlara dair hatırlatmalar
• Türkiye yasaları “iş sağlığı” kavramını kullanıyor. İSİG Meclisi’ne göre bu kavram işçinin değil işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade ediyor. “İşçilerin sağlığı her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce gelir” diyen İSİG Meclisi bu nedenle “iş sağlığı” yerine “işçi sağlığı” kavramını kullanıyor.
• Temel kriterleri “bütün iş kazalarının önlenebilir olduğu”. İşçi ölümlerinin önlenebilir olması yüzünden yaşananları “iş kazası” değil “iş cinayeti” olarak tanımlıyor.
• İSİG Meclisi, kısıtlı imkânlarla derlediği iş cinayetleri raporlarında, işçi ölümlerinin bir kısmına ulaşarak kayıt altına alabiliyor. Bu yüzden raporlarda “en az” vurgusunu yapıyor. Bu kısıtlılığa rağmen ulaştıkları iş cinayetleri sayısı SGK verilerinden fazla.