Herkes 1981′de Fransa’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sosyalist François Mitterand ile dönemin sağcı cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing arasında geçeceğini sanıyordu. Giscard, 1974′den beri iktidardaydı ve uyguladığı politikalar halk tarafından, özelikle çalışanlar ve sol seçmen tarafından pek kabul görmüyor, alttan alta ciddi bir toplumsal tepki büyüyordu kendisine karşı. Mitterand ise, sağın yıllardır süren hegemonyasını kırarak 5. Cumhuriyetin halk tarafından seçilmiş ilk sosyalist cumhurbaşkanı olmak istiyordu. Mitterand, sosyal liberaller ve sol için büyük bir umut oluyor, solun önemli bir kesimini kampanyası etrafında toplayarak ciddi bir dinamik oluşturuyordu. Ama herşey bu kadar kolay değildi elbette! Mitterand’ın adaylığına ve programına sıcak bakmayan sol-devrimci partiler ve gruplar da vardı. Bunlar içinde her iki adaya sıcak bakmayan, dönemin cumhurbaşkanı Giscard’ın politikalarını her fırsatta eleştiren komedyen Coluche’de vardı. Hatta bu yüzden anaakım medya ve iktidar tarafından çok ciddi baskılara ve sansüre de maruz kalmıştı. Sanatına zincir vurulmak istenen Coluche bu durumdan çok rahatsız oluyor ama baskıları ve sansüre karşı ne yapacağını da pek bilemiyordu. Tam bu sırada yakın arkadaşlarından biri Coluche’ye sansürü delmek için cumhurbaşkanlığına aday olmasını öneriyordu.
“Yalan söylemek için hiç bir nedeni olmayan tek aday”
“Bir şaka mı bu? Bir palyaçodan cumhurbaşkanı olunur mu hiç? Coluche bu, kesin şaka yapıyordur! ” diyordu büyük adaylar ve medya. Hayır, şaka değildi ve Coluche en alttakilerin, dışlanmışların sesi olmak için aday oluyor ve onlardan oy istiyordu.
Adaylığı ciddiye alınmayan Colluche, Fransa’nın dünyaca tanınmış filozofları Gilles Deleuz, Felix Guatari ve sosyolog Pierre Boudieu’nun da aralarında bulunduğu birçok entellektüelin ve tanınmış sendikacıların desteğini alır. Yapılan anketlerde Coluche’ye oy vermek isteyen seçmenlerin oranı yüzde 14-17 arası olduğu açıklanır. Büyük adaylar için bir şakadan ibaret olan Coluche’nin adaylığı bir kabusa dönüşmeye başlar. Coluche, en fazla yine aday olan sağcı-liberal cumhurbaşkanı Giscard’la uğraşmasına rağmen, ondan en fazla korkan Mitterand idi; çünkü Coluche’ye oy veren seçmenlerin büyük bir çoğunluğu sol seçmenlerden oluşuyordu. Tehlikeyi erken sezen Mitterand, hemen harekete geçer ve yakın danışmanlarını Coluche’yi ikna edip adaylıktan vazgeçirerek kendisini desteklemesi için ikna etmeye göderir. Sağcı aday hiç durur mu, o da adamlarını Coluche’ye gönderir. Ama nafile! Coluche her iki adayın da tekliflerini reddeder ve “politikacılar beni güldürmekten vaz geçerse, ben de politika yapmaktan vaz geçerim” der.
Kimsenin ciddiye almadığı bu İtalyan asıllı palyaço, aday olmak için gerekli olan 500 seçilmişin oyunu almakla kalmamış, Fransa’ın dünyaca tanınan entellektüellerinin ve halkın ciddi bir desteğini alarak elitist, anti-demokratik Fransa seçim sisteminin meşruiyetini tehdit eder duruma gelmişti. Var olan sistemin bütün imtiyazlarından faydalanan sağ ve sol adaylar için sorun sadece seçimleri kaybetme sorunu değildi. Asıl sorun, her iki kesimin dayandığı sistemin hiç de söylendiği gibi demokratik olmadığı, seçimlerin söylendiği gibi herkesi temsil etmediğini bir tek jestle yerle bir edilmesiydi. Üstelik bir palyaço tarafından!
Yaşanan baskılar, tehditler, sansür ve rejisörünün ölümünden sonra, Coluche 16 Mart 1981′de adaylıktan vazgeçtiğini, kendisine uygulanan sansüre karşı ise açlık grevine başladığını açıklar. 29 Mart’ta ise rahatsızlandığı için açlık grevini bırakır. Seçimlerden bir ay önce resmi olarak aday olmayacağını açıklayan Coluche, kendisine oy vermek isteyenleri de Sosyalist Parti’nin adayı Mitterand’a oy vermeye çağırır. Seçimleri ise 10 Mayıs 1981′de Françios Mitterand kazanır ve Fransa’da 5. Cumhuriyet’in ilk “sosyalist” cumhurbaşkanı seçilir. Coluche, hâlâ yapılan anketlere göre Fransızların en sevdiği kişiler arasında göründüğüne göre, kazananlar gerçekten kazanmış, ya da Coluche gerçekten kaybetmiş sayılır mı? Sizi bilmem, ama bence kazanan Coluche oldu. İktidarı alanlar çoktan unutuldu, Coluche ise halkın kalbinde taht kurdu ve hep orada yaşayacak.
<p style=""color:" #232323;"=""> Cem Akbalık – 11.08.2014