GÜLFER AKKAYA yazdı: “Bu sosyolojik durumun bir de adı olacak. Evlilik mültecileri. Yani evliliğe sığınanlar. Evliliği patriarka kadınlar için bir meslek yapmıştı. Şimdilerde çok sayıda erkek de bu yönteme koşuyor. Alın size kapitalizm ve patriarkanın uzlaştığı bir alan daha.”
GÜLFER AKKAYA
Ülke her açıdan yaşanmaz olunca insanlar insanca yaşam için çareler üretmeye başladı. Yurt dışında ev almaktan, yurt dışında evlenmeye dek çok fazla sayıda insan bu konuda plan yapıp harekete geçmiş durumda.
İleri demokrasimizde en ilerde koşan euronun ipi göğüslediği, her daim büyüyen ekonomili ülkemizde, halkın önemli kısmı borç batağında olduğundan Yunanistan’da ev’lenemediğinden, Avrupa’da yaşayanlarla evlenme planları yapmakta.
Şu anda söz yüzüklerini takmak üzere olan hiç bir çiftin içine şüphe düşürüp pişmiş aşa su katmak istemem ama belirtmek isterim ki ülkede yükselen trend yurt dışında biriyle evlenebilmek.
Kadın ve erkek birçok kişinin gelecek planı bu.
Yurt dışı evliliklere talebin başlıca iki nedeni var.
İlki; burada insanlar geleceği göremiyor, kimse yarın ne olacak kestiremiyor. Öğrenciyse okul bittikten sonra çalışabilecek mi? Esnafsa batacak mı? Ücretli çalışansa maaşını alabilecek mi? Çoğunluk için ele geçen para ile yaşamı sürdürmek mümkün değil. Kısaca birinci neden geçim kaygısı.
İkincisi; güvenlik kaygısı. İş insanlarından siyasetçilere, akademisyenlerden sanatçılara, gazetecilere, yazarlara, sıradan insanlara dek herkes her an saçma sapan bir gerekçe ile gözaltına alınıp, tutuklanabilir. Ne kadar yatacağı ise piyango. İki ay da olabilir, iki yıl da. Ne çıkarsa bahtına.
Her gün artarak yaşanan bu kaygılar sonuç olarak insanları yurtdışına çıkma fikrinde buluşturuyor. Ebeveynler, liseli, üniversiteli çocuklarını kaliteli eğitim almaları ve kendilerine orada gelecek kurabilmeleri için yurtdışındaki okullara kaydetme telaşı içinde.
Bekar yetişkinlerse evlenmek için artık yurtiçinden ziyade yurtdışına bakmaktalar. Bunun için sosyal medya başta olmak üzere harıl harıl çalışmaktalar.
Bu yazıyı okuyan kim bilir kaç kişi sosyal medya hesaplarından yurtdışında yaşayan kişileri araştırmakta, takibe almakta, hatta mesaj yazmakta.
Geçen gün bir arkadaşım anlatıyordu, buradakiler daha çok yurtdışında yaşayanları takibe alıyor diye.
Bir diğer arkadaşım sordu, neden, diye.
Neden olacaktı, evlenmek için. Soruyu soran gülerek, “Ayol yurtdışındaki evli-bekar herkes burada biriyle evlense yine de çare olmaz, buranın sayısı yurtdışından fazla.”
Demokrasilerde çare tükenmezdi. Diğer arkadaş cevabı yapıştırdı.
“Müftülük yasası burada devreye girer işte, boşuna geçmedi.”
Bana dokunmaz nasılsa gamsızlığı ile müftü imam el ele nikahlı günlere diye gerilediğimiz şu zamanda kadın erkek herkes pısıp susmanın bedelini hep beraber ödeyecek elbette.
Yurtdışında evlilik konusu yine de o kadar kolay değil, zira çifte sorunlu bir alan.
Önce evlenilecek kişiyi bulacaksınız, onun aklını başından alacaksız, evlenmeye ikna edeceksiniz. Deveye hendeği atlattıktan sonra araya devletler girecek.
Bakanların bile vize almakta zorlandığı, hatta alamadığı şu zamanda ülkenin çulsuz “aşıkları”na düşse düşse Ferhat misali Avrupa dağlarını delmek düşüyor.
Evlilik, aile birleşimi falan eskiden kolaymış, şimdilerde o da zor iş. Konsolosluklar taktı mı takıyor.
Yurtdışına sık çıkan biri olduğumdan bir süredir çevremdekiler yokluyor, yurtdışında bekar tanıdığın var mı diye?
Benim gibi evlilik karşıtı bir feministten istedikleri şey çöpçatanlık. O kadar çok duymaya başladım ki, sonunda kendimi yurtdışındaki arkadaşları evli mi, bekar mı diye ayıklarken yakaladım.
Bunca insanın bir bildiği vardır herhalde, yoksa insanlar kitlesel olarak aynı soruna, aynı çözümde nasıl buluşabilir ki?
Yurtdışında evlenip hayatını kurtarma umudu ile sevdiklerini geride bırakıp gitmekle, yarım asır evvel yine geride sevdiklerini bırakarak yurtdışına çalışmaya gitmek benzer şeyler değil mi?
Zaten yurtdışında evlenip, orada yaşamak isteyen arkadaşlarımızın gerekçeleri “Burada iş bulamıyorum, işyerim kapandı, emekli olamıyorum, gideyim orada hiç olmazsa devlet aç bırakmıyor” değil mi?
Sarayın milyarlarla ısıtılıp süslendiği, temizlendiği ülkede halkın önemli kısmı açlıktan, işsizlikten kurtulmak için yurt dışında evlenmeyi çare olarak görüyor. Kendi devletinin sahip çıkmayacağını biliyor “el kapılarına” sığınmaya çalışıyor.
Bu sosyolojik durumun bir de adı olacak. Evlilik mültecileri. Yani evliliğe sığınanlar. Evliliği patriarka kadınlar için bir meslek yapmıştı. Şimdilerde çok sayıda erkek de bu yönteme koşuyor. Alın size kapitalizm ve patriarkanın uzlaştığı bir alan daha. Avrupa’daki kadınlarla evlenip güçlenen erkeklerin o kadınlara ne yapacağı başka yazının konusu olsun.
Henüz Diyanet’in dahilinde olmadığı için müftüler gibi yüksek bütçeye sahip olamayacaksa da çöpçatanlık; müftülük, imamlık gibi yükselen meslekler arasında belli ki yerini alacak.
Düşünün. Evlilik başına bin euro dersek ve euronun engellenemez yükselişini düşünürsek çok değil, iki, üç yıl içinde ilk çöp çatanların köşeyi döneceğini öngörmek için kahin olmak gerekmez, değil mi?
Haydi kadınlar kolları sıvayın, yeni bir iş alanı açılıyor.