Türk Hemşireler Derneği Samsun Şube Başkanı İlknur Buga, Kovid-19 salgınının başlangıcından bu yana sağlık kurumlarında yaşananları anlattı. Buga, “yönetimler yöneticilerin elinde topaç oldu” dedi.
THD (Türk Hemşireler Derneği) Samsun Şube Başkanı İlknur Buga, 11 Mart’ta başlayan korona virüsüyle mücadele kapsamında bugüne kadar sağlık emekçileri olarak neler yaşadıklarını anlattı.
“Süreç uzadıkça sorunlar arttı. Acı bir şekilde sağlıkçı ölümleri çoğaldı. Yönetim zaafiyetleri bizi bilinmeze sürüklüyor. Sağlık çalışanları gün aşırı 12 saat veya 8-16 saat, bazı alanlarda da 24 saat şeklinde çalıştırılıyor. Her hastanenin kendine ait bir çalışma politikası var ve neye göre planlama yapılıyor anlaşılır gibi değil” diyen Buga, sağlık çalışanlarının durumlarıyla ilgili şunları söyledi:
'Enteresan şeyler yaşanıyor'
"Sağlık çalışanları bu süreçte kaç saat mesai yapıyor merak konusu. Bir liste yapılıyor kimin ne kadar çalıştığı belirsiz. Bazı hastaneler 5 günde bir, bazıları 3 günde, kimi 7 gün, kimi gün aşırı, aradaki saat farkları neye göre, bu hesabı kim nasıl yapıyor bir anlatan olmadı henüz. Arkadaşımız malzeme yetersiz diyerek ayağına çöp poşetini flaster ile bağlamış, kimine malzeme verilmiyor, olana ‘elindekini idareli kullan’ deniyor, idareli kullanmaktan kasıt ne anlaşılır gibi değil. Enteresan şeyler yaşanıyor. Mesela kurumlarda sekreter, güvenlik görevlisi, hizmetli kadrosunda olan arkadaşlar ödemelerden pay alamadılar. Siperlik, koruyucu ekipman verilmiyor, kendi imkânı ile alan çok. İlk başlarda maske vermeyen dahi vardı. Bir başka kurumda da tam tekmil her şey mevcut. Yani idarecinin insafı ile yaşamaya çalışan bir kitle oluverdik."
'Günlerce gelmeyenler 'geleceksin' diyor'
"Çalıştığı kuruma günlerce uğramayan bir kesim varken, ‘hayır gelip çalışacaksın, burada olacaksın’ diyen bir grup var mesela. Yönetim, yönetenlerin parmağında topaç oldu, çevir çevirebildiğince. ‘Yasa çıkıyor, şiddet engellenecek’ derken şiddet uygulayan tam şiddeti oluşturmadığı için yani kafa göz kırıp öldürmediği için serbest. Medya baskısı ile tekrar geri alınıyor ama sonuçta yine serbest, peki yine bu gibi saldırıları yapmaz mı? Yapar. Sağlık çalışanlarının özlük hakları, 3600’ler, ‘sağlık şehidi’ dediğimiz arkadaşlarımızın şehit sayılması ile ilgili yasalar, maaş, nöbet, döner sermaye düzenlemeleri… O kadar çok yara var ki maalesef bu durumu düzeltebilecek, ne bir yasa yapıcı, ne de bunları göze alacak yöneticilerimiz var."
'Siyaset ve yönetim bizi ayrıştırdı'
"Sağlık bu, şakaya gelmez biz işimizin başındayız ama siyaset ve yönetim rahat durmayarak bizi yine ayrıştırdı. Tüm sağlık çalışanlarını kapsayan bir ödeme planı yapılamadı ve Covid-19 en çok sağlık çalışanlarını vurdu. Kimi hiçbir ücret alamazken alanlar arasında da uçurum oldu. “Toplumda da işini yapıyor parasını alıyor” imajı ile itibarsızlaştırılmaya devam edildik. Covid servisinde, acillerde, yoğun bakımlarda çalışan döner sermaye alacak olan arkadaşlar, eğitimine göre değil meslek grubuna göre ücretlendirilmeliydiler. Kimse eğitimi farklı diye bir diğerinden az iş yapmadı veya kimsenin eğitiminden dolayı ölümü, hastalığa yakalanması belirlenmedi. Çalışan arkadaşlarımızla aramıza duvarlar örüldü. 112’lerde çalışanlar, hastaneler, ASM’ler, özel hastanelerin eleman çalıştırma politikaları hepsi sağlık çalışanları için bulunduğu durumdan daha beter hale getirildi. Evlerden, ailelerden, yuvalarımızdan ayrı sadece çalışmaya devam edeceğiz."
'Adam kayırma sona ermeli'
"Her hastane idarecisi kendi kafasına göre çalışma şekli belirleyecek ve bizlere dikte edecek, tehdit edecek biz hâlâ çalışmaya devam edeceğiz. Torpilli, torpilli raporlu, arkadaş, iş, eş, dost diye ‘hatırlı’ bir grup ise yan gelip yatmaya devam edecek. Siz yöneticiler onlara hiçbir şey söyleyemeden aylarca işe getirmeden, bizlerin sırtında kambur olarak yaşatıyor, bizlerin iş yükünü artırıyorsunuz. Sahalara kaçını çekebildiniz sağlıkçı diplomalı, sağlam torpilli memurlarınızın? Bu süreçte hâlâ adam kayırma, ‘bizden değilse ezelim’ derdinde iseniz hepinize yazıklar olsun."
(Duvar)