Elbet hep böyle gitmeyecek
Umutlarımızın gerçekleştiği
Güzel sabahlara uyanacağız
Türkülerimizi söyleyip
Halaylar da çekeceğiz meydanlarımızda
Güneş bile gülümseyerek doğacak üzerimize
Hep birlikte ısınacağız sıcaklığında.
Sosyalistler dünyayı değiştirmek için çıktılar yola…
Kurtuluş da aynı amaç ve hedefle topladı çevresine insanları.
Erkek egemen bir yapılanması vardı, o zamanın anlayışı gereği, ancak Kurtuluş’ta örgütlenen kadınlar el birliğiyle aştılar kalıpları ve “Yolu Kurtuluştan Geçen Kadınlar” kitabıyla yeni bir pencere açtılar.
Yazılan bu kocaman ve tarihe ışık tutacak olan kitapta yerimin olmasından, bana da yer verilmesinden mutlandım. Okuduğumda kendimi yeniden tanıyarak geriye baktım, bir kadın olarak. Bütün yaşanmışlıklarım bir film gibi geldi geçti gözümün önünden. Tarihimi hatırladım, bu düşündüklerimle daha neler yazabilirdim diye kendimi eleştirdim.
TÖB-DER’de başladım, Kurtuluş örgütlenmesinin içinde geliştim. Okudukça, dinledikçe, yorumladıkça doğruları yanlışları ayırt edecek duruma geldiğimde toplumun içinde kadının yerini aradım… Yok! Bulamadım. Bu arayış bana, kadın olarak “ben de varım” dedirtti. Çalışmalara devamla daha çok öğrendim. Okudum, okudukça geliştim. Toplantılarda öne çıkmasam da öğrendiklerimden yola çıkarak biz kadınları savunabildim de.
Bu işler tek başına olmuyor. İşte, şimdi hep birlikte “okullarda, evlerde, sokaklarda biz de varız” deyip varlığımızı inat ve ısrarla haykırarak toplumun içinde kadınların yerinin olduğunu görmeleri için çabalıyoruz. Hak ettiğimiz halde, iptal edilen İstanbul Sözleşmesi’ni geri almak için sokaklardayız… Ne zamana kadar derseniz; sağırlaşmış kulaklara duyuruncaya kadar! Sosyal, kültürel ve eşitlik haklarımızı kabul ettirene kadar! Yerimizi toplum içinde belirleyene kadar! Bütün meslek çalışanları, kadın örgütleri, emeği görünmeyen ve de değeri bilinmeyen ev kadınları, çalışan-çalışmayan, hasta-engelli, lezbiyen kadınlar ile farkındalık yaratarak, bütün dünya kadınlarını da yanımıza alarak “biz de varız” diye haykırıyoruz.
Toplumun yarısı biz kadınlarız, toplumun diğer yarısı olan erkekleri de biz doğurduk. O halde ne duruyoruz! Evimizin yöneticisi olan biz toplumu da en güzel şekilde yönetebiliriz. Kendimize inancımız, güvenimiz tam.
Kadın Yaşam Özgürlük şiarımızla haksızlığa karşı çıkıyoruz; eşitlik ve özgürlük için hak hukuk adalet anlayışımızla toplumu en güzel biz kadınlar yönetebiliriz.
İşte mücadeleyle geçen ömrümüzün birikimlerini Yolu Kurtuluştan Geçen Kadınlar sözlü tarih çalışmasında topladık. Okuduğunuzda nasıl yürekten çalıştığımızı göreceksiniz.
Coşkulu bir miting sonrası dağılan kalabalık arasında eşim Abdullah Akın ile kol kola yürüyoruz…
-Ne güzel devrim yakındır dedim
-Durdu kolumdan çıkarak
-Ne…? Öyle kolay mı dedi
Sevincim yüzümde dondu.