Gülfer AKKAYA yazdı – Kılıçdaroğlu çifti Alevi olduğu için uçkur akıllılar “mum söndü” yapıyorlar demeye başladılar çift için. Nefretin siyasette haz alınan bir katık olarak bolca kullanıldığı memleketimizde uçkur akıllılar coştukça coştular.
Aylarca peş peşe yağan elektrik zamları ülkede haliyle gündem oldu. Gelen zamlar öyle böyle miktarlarda değildi. Çok sayıda insan isyan etti ultra zamlı elektrik faturalarına.
Tam bu dönemde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ardı arkası kesilmeyen bu zamlarını protesto etmek için elektrik faturasını ödemeyeceğini açıkladı.
Bu bir direnişti. Toplumda heyecan yarattı. Her ne kadar Kılıçdaroğu bu heyecanlı bireysel eylem sınırında tutmakta ısrar ederek etkisini ve genişlemesini sınırlamış olsa da bu yine de bir direniş.
Ana muhalefet partisi liderinin bu yerinde direnişine iktidar ittifakı hemen karşı durdu. Zamları değil, halkı soyan şirketleri değil, o zamlara karşı duran kişiyi hedef aldılar.
Bu haklı ve halkın sempatisini toplayan direnişin etkisini kırmak için dalga geçmek, hor görmek ve Kılıçdaroğlu’na kandil göndermek gibi abuk sabuk eylemlerde bulundu iktidar bloku. Haliyle başarılı olamadılar. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun eylemi gücünü her ay evlere gelen çok yüksek elektrik faturalarından alıyordu.
Bir yandan da muhalefetin tamamı elektrik faturaları başta olmak üzere gelen zamlara karşı ayaktaydı. Toplumda sermaye kesimi ve huzur haklarıyla ballanmış paralı yandaş kesimler hariç her kesimden, her gelir grubundan insanın bütçesi yağan zamlar karşısında eridikçe eriyordu. Hala durum aynı.
Kılıçdaroğlu’nun evinin elektriği geçtiğimiz günlerde kesildi iki buçuk aylık faturayı ödemediği gerekçesi ile. Önce Selvi Kılıçdaroğlu medyada göründü, olacakları bilen ve buna hazır biri olarak “Önemli değil, atlatırız. 4 milyon aile var elektriği kesilen, onlarla dayanışıyoruz” dedi.
İktidar ve ortaklarının derdi buydu. 4 milyon aile yokmuş gibi davranmak, bu zamlardan etkilenen milyonları görünmezleştirmek, susturarak bastırmak.
Derken Kemal ve Selvi Kılıçdaroğlu çiftinin elektrikleri kesilmiş halde evlerinde, loş ışık eşliğindeki açıklaması sosyal medyada göründü.
Ardından yandaşlar, troller her taraftan saldırıya geçti.
Kılıçdaroğlu çifti Alevi olduğu için uçkur akıllılar “mum söndü” yapıyorlar demeye başladılar çift için.
Nefretin siyasette haz alınan bir katık olarak bolca kullanıldığı memleketimizde uçkur akıllılar coştukça coştular.
Aleviler mum söndü nedir bilmezler. Hiçbir Alevi yoktur ki mum söndüyü Alevilerden duysun, öğrensin. Aleviler mum söndü lafını ve içeriğini dışarıdan öğrenirler. Genellikle de bu öğrenme ilkokul çağlarında olur. Diğer çocuklar Alevi çocuklara kasıtlı olarak söyler “Aleviler mum söndü yapıyormuş” diye.
Asıl acı olan Alevileri karalamak için ürettikleri mum söndü tezgahına düşerek buna inanan ve bunu içselleştiren bir kesimin varlığıdır. Bu, üretilen nefretin kaynağını zehirlemesidir. Aleviler mum söndü yapıyor deyince Aleviler mum söndü yapmış olmuyor ama bu nefreti üreten ve yayanların nasıl bir zehirlenme içinde olduklarını göstermeye yetiyor.
Ülkede soyguna dönüşmüş zam furyasına karşı mücadele eden siyasi bir kişiliğe üretecek cevabınız mum söndü yapıyorlar ise sönen sizin siyasi varlığınızdır.
Demek ki siyasi olarak diyebileceğiniz hiçbir sözünüz yok. Demek ki yoksuldan, emeği ile geçinenden, hatta kimi zenginlerden bile yana değilsiniz.
Artık umuda, geleceğe dair tek bir cümleniz kalmadığı gibi nefret suçlarına sarılmışsınız. İyice kendi köşenize sıkışmış trollerden medet umar hale gelmişsiniz.
Aleviler bu karalamalara karşı haklı olarak içerleniyor, öfkeleniyor. Nasıl öfkelenmesinler ki? Onurlu her kişi, onurlu her topluluk nefret suçlarına karşı benzer tepkiler verir. Bu, Alevilerin hakkıdır da. Haklının öfkesi gereklidir ama sadece öfke yetmez. Birlik olmak gerekir.
Alevilere karşı sistematik olarak işlenen nefret suçlarına karşı sessiz kalacaklarını sanıp istedikleri gibi Alevileri karalayabileceklerini zannedenler bilsinler.
Aleviler mum söndürme nedir bilmez ama ampul söndürmeyi bilir.